Arabanın hafif sarsıntılarla yolda ilerlemesini dinlerken başımı cama yasladım. Gözlerimde bağlı olan siyah kumaş yüzünden etrafı göremesem de bu yolun aileme gittiğini bilmek içimi rahatlatıyordu.
Erdi verdiği sözü tutmuş ve Cuma günü geldiğinde ailemin yanına götürmek için beni kafesimden çıkarmıştı.
Günlerdir içten içe bu günü beklerken hem çok heyecanlı hem de çok tedirgindim. Karan Bey ile yaptığımız konuşmadan beri içimde yine bir savaş başlamıştı.
Bir yanım daha öncesinde geleceğim deyip gelmediği için ona güvenmez iken, diğer yanım dediklerinin doğru olma ihtimalinin yüksek olması yüzünden güveniyordu.
İçimde öyle büyük bir çekişme vardı ki hala daha kimin galip geldiğine emin değildim. Tek bildiğim şey bu yerden kurtulmak için ayağıma gelen fırsatı geri tepmeyecektim.
Karan Beye tam olarak güvenemesem de gözlerinde gördüğüm samimiyet ve bana olan saygılı tavırları biraz içimi rahatlatıyordu.
Belki de benim düşüncelerimin aksine hala iyi ve vicdanlı insanlar vardı. Karan Bey de bu insanlardan biriydi ve bize yardım edecekti.
"Yine sessizsin Peri." Erdi'nin konuşması ile kısa bir an başımı ona çevirsem de yeniden cama yasladım.
Gözümde bağ varken nasıl göreceksem?
"Ne konuşayım ki?" Derken omzumu umursamaz bir şekilde silktim.
Günlerdir olduğu gibi hala kabullenmiş gözüküyordum. Gittiğim her müşteride ya da Erdi'nin her dokunuşunda duygularım ayağa kalksa da onları bastırıyordum.
Eğer uyuyan devi uyandırmak istemiyorsam böyle yapmak zorundaydım. Çünkü benim uysallaştığımı düşünen Erdi'nin tavırlarında yumuşama vardı.
Bu yumuşama bazı şeyleri fark etmemesine, benden şüphelenmemesine yarıyordu. İşte tam da bu yüzden hepsine katlanmak ve tepkisiz kalmak zorundaydım.
"Eskiden en azından bana laf yetiştirirdin, şimdi onu da yapmıyorsun." Derken bir elini bacağıma koydu.
Elini ittirmek istesem de tüm irademi kullanıp hareketsiz kaldım. Pantolon giyindiğim için içimden şükrederken başımı camdan uzaklaştırdım.
İstemeye istemeye Erdi'nin omzuna başımı yasladığımda onun derin bir nefes aldığını işittim.
"Dediğim gibi artık kabullendim." Dediğimde bir eli yüzüme değdi.
Ani temasından dolayı irkilsem de, parmakları yanağımda ve dudağımda gezinirken kendimi rahatlamaya zorladım.
"Aferin sana Peri kızı." İğrenç sesi kulaklarımın uğuldamasına sebep olurken tepkisizliğimi korumak için mücadele ettim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kirli Oyun
Tiểu Thuyết ChungBenliğini kaybetmiş, adını bile unutmuş, gencecik yaşında boyundan büyük acılara boğulmuş, kendini kirli sanan bir kadın. İstediği her başarıyı elde etmiş, mükemmel bir hayata sahip olan, her istediğini gerçekleştirmiş bir adam. Kader bu iki hayatı...