Benliğini kaybetmiş, adını bile unutmuş, gencecik yaşında boyundan büyük acılara boğulmuş, kendini kirli sanan bir kadın.
İstediği her başarıyı elde etmiş, mükemmel bir hayata sahip olan, her istediğini gerçekleştirmiş bir adam.
Kader bu iki hayatı...
İnsan zihni öylesine karmaşık ve akıl sır ermeyen bir yapıydı ki, günümüzde bile hakkında cevapsız kalan birçok soru vardı. Sanırım bende şu an tüm o cevapsız soruların tam ortasındaydım.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Doktorların anlattıklarından sonra zihnim bomboş bir hale gelmişti. Normalde her zaman deli gibi çalışan, her konuda bir fikri olan zihnim hiç yokmuş gibi yok olmuştu.
Düşünmek, neler olduğunu anlamak, işittiklerimi anlamlandırmak istiyordum ama zihnim önüme taş koyuyordu.
Karan ile ortaklaşa sorduğumuz sorunun cevabını bulmak istiyordum ama zihnim kesinlikle izin vermiyordu. Gözümün önüne annemin ilk hastalandığı zamanı getirmeye çalışıyordum ama önümde koca bir boşluk oluşuyordu.
Sanki nefes nefese o hastaneye koşan, doktorun dediklerini dinlerken hüngür hüngür ağlayan, annemin yeni durumuna alışmaya çalışan ben değildim. Tüm bunlar benim başıma gelmemiş gibi zihnimin bomboş olması nasıl bir oyundu?
"Narin iyi misin?" Karan'ın endişeli sesi ile ona döndüm.
Az önceki öfkeli halinden çabucak sıyrılmış, endişeli bir halde beni izliyordu.
"Yanılıyor olabilir misiniz? Kim neden böyle bir şeyi yapsın ki?" Sorum ile ellerini masanın üzerine koyup parmaklarını birbirine kenetledi.
Tam gözlerimin içine bakarak konuşmaya başladığında tek bir kelimesini bile kaçırmamak için dikkatle dinledim.
"Yanılma payımız yok Narin çünkü inme kalıcı değildir. Hastalarımız başına gelen inmeler ya ölüme sebep olur ya da tedavi ile geçer, geçmese bile hafifletilir. Annenin durumundaki gibi yıllarca yatalak kalmak gibi bir seçenek yok." Yasin Beyin her sözünde içim biraz daha daralırken diğer doktor konuşmaya başladı.
"Ayrıca bunun kasıtlı yapıldığı annenin konuşamamasından belli. İnme kolay kolay kişilerin konuşma yetisini etkilemez, ilk indiği anda konuşmada güçlük olabilir ama sonrasında bu durum toparlar. Annenize verilen ilaçlar onu bu halde tutmak için kasıtlı olarak yapılmış. Normalde basit bir tedaviyle iyileştirilebilecek olan inme, verilen ilaçlar yüzünden daha ağır bir hal almış." Duyduklarım karşısında dilim lal olurken boş boş doktorların yüzüne baktım.
"Peki şimdi ne olacak?" Benim sormam gereken soruyu Karan sorduğunda minnetle ona baktım.
Bedenim ve zihnim öylesine kilitlenmişti ki hiçbir şey yapacak halde değildim.
"Bugün yaptığımız testlerde hala umut olduğunu gördük. İclal Hanımın bedeni hala tepki veriyor, bu da iyileşebileceğine işaret."
"İyileşmek derken?" Kocaman açtığım gözlerimle Yasin Beye baktığımda bana gülümsedi.
"İclal Hanım yeniden konuşabilir, yürüyebilir, tamamen eski haline dönebilir."