Yirmibeş💫

14.4K 1.1K 140
                                    

21.03.2021

***

Medya: Atilla - Yusuf

''Şuraya bırakabilirsiniz teşekkürler.'' Atilla odaya gelen görevliye yeri göstermişti. Adam yiyecekleri bırakıp selam verdi ve hızla çıktı.

O gittikten sonra Atilla yatağa oturup uyuyan güzeli uyandırmak için dürtmüştü. Yusuf omuz silkip kafasını yastığa gömdüğünde gülüp, tişörtü hafifçe sıyırmış ve omuzuna öpücük kondurmuştu. Küçük öpücükleriyle kıkırdayan çocuk sayesinde onunda gülümsemesi genişlemişti.

Dilini omuzunda gezdirip dişlerini geçirdi. Hafifçe ısırsa da canı acıyınca sızlanmıştı. Yusuf gözlerini açıp kollarını iki yana gerdi. Yatakta doğrulup bir süre Atilla'ya baktı. ''Sabah sabah uyandırma yöntemini gözden geçir bence.'' Atilla kafasını geriye atıp kahkaha atmış, sonrasında çenesini tutup kendine çekmişti. Yumuşak dudaklara, dudağını bastırıp birkaç saniye öpmüştü.

''Hadi gel kahvaltı yapalım. Saat 12 oldu.'' Geri çekilip masaya çekilmişti Atilla. Yusuf öpüşürken kapatmış olduğu gözlerini açıp bir süre daha kendine gelmeye çalıştı. Sonrasında gözüne çarpan enfes kahvaltılıklarla acıktığını hissetti.

Hızla yataktan atlayıp banyoya ilerledi. Elini yüzünü yıkayıp içeriye geçti. Karşısına oturup gözüne çarpan üzümü alıp ağzına attı. ''Bunları da ye.'' dedi peynir tabağının köşesine bırakılmış birkaç kuruyemişi alırken.

Yusuf kafasını sallayıp onları da aldı. ''Kamil abiler nerede?'' Atilla omuz silkti. Hâlâ siniri geçmemişti. ''Ne bileyim ben... Bir otelde falanlardır.'' Yusuf sinirli olduğunu anlayıp bir şey dememişti.

Atilla ekmeğe tereyağı ve bal sürüp Yusuf'un tabağına bıraktı. ''Bunu da ye.'' Yusuf ağzı doluyken kafasını salladı. Küçük bir çocuk gibiydi. Gerçi çok büyük olduğu söylenmezdi ama Atilla'nın gözünde şu an olduğundan daha küçüktü.

Dayanamayıp çenesini tuttu ve yanağına sesli bir öpücük kondurdu. Yusuf utanıp kafasını eğerken yemeğini yemesi için önüne dönmüştü Atilla.

Kahvaltı sonrası üstlerini değiştirmiş ve dışarı çıkmışlardı.  ''İstanbul'da gezmek istediğin bir yer var mı?'' Yusuf kısa bir an düşündü. Buraya gelmek istediğinde her zaman aklında olan bir yer vardı. ''Taksim meydanı.'' Atilla göz devirdi. ''Gerçekten görmen gereken bir yer Yusuf.'' Yusuf kıkırdarken o da kafasını iki yana sallayıp güldü. ''İyi bari seni biraz meydanda, bolca sahafta he birde Cihangir'de gezdiririm.

''Tarlabaşı nasıl? Orada oturan akrabalarım var. Güzel bir yer olduğunu söylüyorlar.'' Atilla kafasını ona çevirip elini beline koydu. ''Dalga mı geçiyorsun?'' Yusuf dudaklarını birbirine bastırıp ellerini arkasında birleştirdi. Omuz silkip önden önden yürürken Atilla dalga geçtiğini anlayıp hızla yanına gidip kolunu omuzuna atıp kendine çekmiş ve yüzüne çevirmişti. Önce şakağını öpmüş, sonrasında küçük burnunu ısırmıştı. ''Ahh!'' Yusuf bağırıp yüzünü çekmeye çalışırken Atilla arsızca yüzünün her köşesini öpüyordu.

Sonunda bağırışlarını biri duyup koşarak geldiğinde hızla ayrılmıştı. Kadın ilk anda bir şey olmadığı için rahatlamış sonrasında iki erkek olduğunu görünce gözlerini büyütmüştü. Bir şey demeden uzaklaşırken Atilla gülüyor, Yusuf ise utançla kafası eğiyordu.

Otelden çıkıp taksiye atlamışlardı. Taksi meydanda indirmişti. ''Daha önce bu boş alanda kafeler falan vardı.'' dedi Atilla iç çekerek. O zamanları hatırlamıştı. Güzel anıları vardı burada. Tabi belirli bölgelerinde...

BİR İYİLİK YAP | bxbHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin