-İyi okumalar.
"Biz küçükken sabah kalkar kalkmaz kahvaltımızı yapar ağzımızdaki lokmanın bitmesini beklemeden kendimizi sokağa atardık. İkindiye kadar hiç usanmadan oynar sonra acıktığımız için eve dönerdik. "
"Terli halimizle kana kana su içip anamın bizim için hazırladığı salçalı ekmeği yerdik. Sonra yine sokağa koşar, kaldığımız yerden devam ederdik. O saatlerde evde annesine yardım edip kendilerine verilen işi bitiren kızlar, babaları izin verirse oynamak için sokağa inerlerdi. Kimisi köşe başında ip atlar kimisi tebeşir taşı ile çizdiği zeminin üstünde seksek oynardı. Bizden yaşça küçük olan oğlanlar sizin 'Misket' diye tabir ettiğiniz gülleler ile oynarlardı. Biz de mahalleden en az yirmi kişi toplar futbol takımı kurardık."
Anlattıkları bizim mahallede yaşadıklarımızdı. Büyükler futbol oynayıp bizi oynatmadıkları için sinirlenir oynamalarına izin vermezdik. Daha doğrusu arkadaşlarım izin vermezdi. Ben bir köşeye çekilip sessizce onu izlerdim.
"Normal takımların aksine bizde herkesin sabit bir konumu olmazdı. Kim neyi istiyorsa karşılıklı atışmalar yapar kazanan istediği yere geçerdi. Bir gün her yarışta kaybedip sonuncu olarak kaleye ben itilmiştim. File bekçisi olmayı sevmiyordum ama atılan her topu tutuyor, hiç fire vermiyordum."
"Karşı takımın forvet oyuncusunun ayağındaki topu pür dikkat izlerken duyduğum çığlık sesiyle bakışlarımı toptan ayırıp sesin geldiği yöne çevirdim. Esmer, kıvırcık saçlı bir kız seksek oynarken düşmüştü ve sivri çıkıntıların olduğu zemin yüzünden dizleri parçalanmıştı. Gözlerim ağlayan yüzünde takılı kalırken etrafımdan yükselen bağırış sesleriyle kendime geldim. Takım arkadaşlarımın hepsi bana doğru yürürken öfke ile soluyordu çünkü gol yemiştik. Doğruyu söylemek gerekirse umrumda değildi. O an kimseyi algılayamıyordum. Zaman durmuş gibiydi sadece onu görüyor sadece onu işitebiliyordum."
Tanıdık gelen hislerle yüzümdeki yamuk gülümsemeye engel olmadım.
"Ayaklarım benden izin istemeden onun olduğu yere ilerlerken kollarım arsızca ona doğru uzanmıştı. Kanayan dizilerinin acısı geçsin diye üfleyen kız uzattığım eli fark ederek bakışlarını bana yöneltmişti. Kahverengi gözlerini görür görmez kalbimde oluşan çarpıntıya engel olmadım. "
Demek ki aşk denen soyutluk varlığını böyle hissettiriyordu, hem de cinsiyet gözetmeksizin.
"Uzattığım elimi tutmuştu ve bedenim uyuştuğu için ayağa kalkıp da dizleri yandığı için yere tekrardan kapaklanan kızı tutamamıştım. Arkamızdan kahkahalar yükseldiğinde maçı bırakmış bizi izleyen arkadaşlarımı fark etmiştim. Karşı takımın kalesinde duran abim bana bakıp hınzırca göz kırptığında utancımdan yanaklarım yanmaya başlamıştı. Görmezden gelmeye çalışarak kızı yerden kaldırıp evine kadar götürmüştüm. Annesi kapıyı açar açmaz telaşla kızını içeri alıp daha adını bile soramadan kapıyı suratıma çarpmıştı ve ben arkasından bakakalmıştım."
Kendimi tutamayıp yüzünde oluşan sitem dolu ifadeye kıkırdadım.
"O günki maçı iptal ettiğimiz için ertesi gün yine aynı poziyonda devam etmiştik. Ama kadere bak ki yine karşımdaydı. Bu sefer seksek oynamıyor direkt beni izliyordu. Gözlerimi gözlerinden alamamıştım ve o sırada üst üste iki tane gol yemiştim. Herkes bu halimi anlayışla karşılayıp mecnunluğuma gülerken o da ayrık dişleriyle bana gülümsemişti ve ben asıl golü o an yemiştim."
"Vay bee !"
"Sonra hiç görememiştim onu. Bir ay daha geçmişti, yaz bitmişti, okul başlamıştı. Okul başladığı için isyan ediyorduk etmesine ama babamın ıslak odunları sağ olsun koşa koşa gidiyorduk."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SONSUZUM (GAY)
Teen Fiction[TAMAMLANDI] "Ölümsüzler gitmez ki... Ebediyen yaşar. Sen de ölümsüzsün, sen de sonsuzsun ama tek bir fark var. Sen benim sonsuzumsun." NOT : Küfür, cinsellik vb. ögeler içerir.