Bu bölüm benden bütün güzel annelerimize gelsin.
-İyi okumalar.
Sabah Hasan'ın sessize almayı unuttuğu için son ses çalan telefonunun sesi ile uyanmıştık.
Annesi aramış, acilen İstanbul'a gelmesini söylemişti. Başta beni yalnız bırakmak istemediği için kabul etmedi ama bir sürü dil döküp zorla kabul ettirmiştim.
Eşyalarını toparlamış bineceği otobüsün yolculuk saatini bekliyordu.
"Oğlum istersen şu ite gay olmadığını söylerim en azından ikimizin üzerinden seni kışkırtmaz." "Onu ilgilendirmez. Hem sinir etmek hoşuma gidiyor." dedi gülerek.
Onu sinir etmek benim de fazlasıyla hoşuma gidiyordu.
Odamızın kapısının çalmasıyla ayağa kalkıp açmaya gitti. Bu saatlerde temizlik yapılmadığı için ve kapıyı çalacak başka kimse olmadığı için merak edip ben de peşinden gittim ama sağ olsun kapıya varamadan çığlık atıp elimi tutan ablam merakımı gidermişti.
"Kıyamam kuzum yaa!"
Büzdüğü dudaklarıyla sargılı avucumu inceliyordu.
"Porselen takımını bozdum ama sözüm olsun daha iyisini alacağım."
Başıma yediğim hafif tokatla ileri savruldum.
"Senden daha mı kıymetli ?" Dedi başıma vurarak beynimin sarsılmasını sağlayan insan.
Bizim sülalenin genlerinde kesinlikle bozukluk vardı. Herkesin ağzından çıkan sözlerle yaptığı hareketler çelişiyordu.
Onlar içeri geçip koltuklara otururken kapının önünde dikilmiş diyaloğumuzda bahsi geçen şahsın suratına kapıyı çarpmamak için kendimi tutuyordum.
Etrafı aval aval izlemek yerine sonunda içeri geçip o da bir yere oturdu.
Herkes koltuklara sıkıştığında yer kalmadığı için Hasan'ın yanına gidip koltuğun köşesine sıkıştım.
"Evi beğendiniz mi?" "İki kişi için biraz büyük olsa da gayet güzel." Dedim ablamın sorusuna cevap vererek.
"Biz iki kişi olarak kutu kadar olan evimizde mutlu mesut yaşadığımız için biraz büyük geldi."
Hasan sırf Yiğit'i sinir etmek için araya girmişti ama o telefonuna baktığı için ilgileniyormuş gibi durmuyordu.
"Bu arada ben kısa süreliğine İstanbul'a gidiyorum." Dediğinde başını telefondan kaldırıp bize baktı.
"Neden?" " Şirketle ilgili bir işi halletmem gerek." "Kına gecesine kadar burada olmazsan oraya gelir seni kulaklarından çekerek getiririm."
Ablamın kendi çapındaki tehdidine gülerken Yiğit'in bana bakan gözleriyle kendimi Hasan'a yasladım.
Kudursundu it !
Neredeyse üç haftadır bu şehirdeydim ve ablamın düğünü yaklaşık olarak dört hafta sonra yapılacaktı.
Aslında buralarda oyalanmak yerine işe gitmem gerekiyordu ama yıllık izin aldığımdan ve patronum bu konuda diğer çalışanlara oranla bana daha ayrıcalıklı davrandığından şu an içim rahattı. Sadece Hasan gideceği için hafta içini tek başıma geçirme fikri cazip gelmiyordu. Bundan dolayı hem patronun hem de ablamın verdiği her türlü işle ilgilenmeyi planlıyordum.
Hasan'ı otogara bırakmak için tek elimle yüzümü yıkayıp üstümdeki tişörtün üzerine akşam serin olur diye ceketimi giydim.
İçeri girdiğimde Hasan, Yiğit dışında herkesle vedalaşıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SONSUZUM (GAY)
Teen Fiction[TAMAMLANDI] "Ölümsüzler gitmez ki... Ebediyen yaşar. Sen de ölümsüzsün, sen de sonsuzsun ama tek bir fark var. Sen benim sonsuzumsun." NOT : Küfür, cinsellik vb. ögeler içerir.