22.BÖLÜM

1.1K 92 75
                                    

İyi okumalar.

Selda Bağcan - Öyle Bir Yerdeyim Ki

Yiğit

Yüzümü yakan sıcağın aksine sağ tarafımda bir soğukluk vardı. Kolumu yastığın altından çıkarıp sağ tarafa attım. Dokunmak için soğuk bir beden aradım ama hissedebildiğim tek şey soğuk bir boşluktu, ürpertici cinsten.

Kafamı gömdüğüm yastıktan kaldırıp gözlerimi açtığımda içine vuran keskin güneş ışığının yakıcı etkisiyle tekrardan kapadım.

Her yerde burnuma dolan, ruhumu şenlendiren ve bana tarifsiz bir huzur veren koku yoktu.

İçime ekilen huzursuzluk tohumunu filizlendirmemek için zorla da olsa gözümü açıp yan tarafa baktım. Koku duyum beni yanılmamıştı. Gerçekten yoktu.

Hızla ayağa kalktığımda başım dönse de umursamadan banyoya girdim. Ardından bu katta bulunan misafir odasına da baktım. Ona dair hiçbir şey bulamadığımda içimde hissettiğim sıkıntı büyürken merdivenlerden aşağıya koştum.

"Güzelim!"

Gözlerim refleks ile oturma odasını ve gerisindeki mutfağı taradığında onu bulamamanın telaşı ile çıplak olduğumu unutarak dışarı çıktım.

Güneş olmasına rağmen yüzüme vuran çarpıcı soğuk içimi titretiyordu.

"Mert!"

Ne içeriden ne de dışarıdan bir ses gelmedi. Koşarak arabanın içine baktım ama burada da yoktu.

"Allah kahretsin!"

Ellerimi nereye koyacağımı bilemezken etrafımda duran ağaçların arasına da baktım belki çıkar gelir diye.

"Neredesin Mert? "

Gözlerim dolup görüşümü bulanıklaştırsa da yine de dönmeye devam edip bir umut onu aradım.

Burada arabasız tek başına bir yere gidemezdi.

Aklıma doluşan kötü düşünceleri bir köşeye saklayarak titreyen ellerimle saçlarımı çekip buza kesen bedenimi kasmaya devam ederek evin etrafını iki kez daha turladım.

"Mert!"

Haykırışımın yaptığı yankı ve kuşların hüzünlü ötüşü dışında çıt bile çıkmıyordu.

Bedenimin soğukluğuna tezat olan evin ısısı bile kaslarımı gevşetmeme yetmiyordu.

Mutfağa gidip herhangi bir iz var mı diye tekrar baktım. Dokunulmamış yemek tencereleri ve doğrama tahtasının üstüne bıraktığım bıçak bile yerli yerindeydi.

Ellerimi tezgaha yaslayıp sakinleşebilmek adına derin soluklar alıp verdim ama olmuyordu.

Siktiğimin dünyası bir gün güldürse bir ay ağlatıyordu.

Sinirden titreyen bedenimi oturma odasına sürükleyerek koltuğa attım ve yanağımdan dökülen gözyaşlarını sertçe silmeye başladım. O kadar hızlı akıyordu ki birini silsem diğeri vakit kaybetmeden yuvasından ayrılıyor ve yanağımı parçalamama sebep oluyordu.

Yan tarafta bulunan sehpanın üzerindeki biblo gözüme çarptı. Biri erkek diğeri kadın figürü olan biblolar birbirine sarılı duruyordu. Çok saçma gözüküyordu.

Gözümden akan yaşlar görüşümü kapatırken elime geçirdiğim bibloyu karşıdaki duvara çarptım. Kırılma sesi kulaklarıma geldiğinde ayağa kalkıp elime geçirdiğim sehpayı bir yere fırlattım.

SONSUZUM (GAY)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin