Ursine Vulpine & Annaca - Wicked Game
Sürprizin baş harfi S
-İyi okumalar.
''Kendine çok iyi bak." Dedim saçının belirgin bir buklesini parmağıma sararak.
''Sen de kuzum. Zaten iki hafta sonra döneceğiz.''
Sarıldığım bedeninden ayrılıp elimi saçlarına atarak karıştırmaya başladım. Sinirle elimden kurtulamaya çalışırken herkes gülmeye başlamıştı.
"Çek şu toynaklarını!''
Dediğini yaparak ellerimi çektiğimde dayanamayıp tekrardan sarıldım.
''Allah'a emanet ol.''
Herkesle tekrardan vedalaşmaya başladığında son bir konuşma için Semih abinin yanına gittim.
''Ablama iyi bakacağından şüphem yok ama yine de önce Allah'a sonra sana emanet abi.'' ''Gel buraya.'' Deyip sıkıca bana sarıldı.
Düğünün üzerinden üç gün geçmişti dün akrabaları uğurlamıştık bugün de balayına yurt dışına gidecek olan ablam ile Semih abiyi uğurluyorduk.
Londra'ya kalkacak olan uçağın anonsu yapıldığında valizlerini alıp bekleme salonuna gidene kadar el salladılar. Ağlayarak birbirine sarılmış annem ile Aslı teyzenin yanında duran eşleri hiçbir şey umurlarında olmadan ekonomiden konuşuyorlardı.
''Akşam yedide hazır ol.''
Kulağıma fısıldanan cümle ile insanları izlemeyi kesip ona döndüm.
''Bu bir randevu mu yoksa?''
Yüzünde ona çok yakışan imalı bir gülümseme oluştu.
Onun gülüşünü yarım ağız izlerken benim de yüzümde onunkine benzer bir gülüş vardı ama ben bunu fark edemeyecek kadar kendimden geçmiştim.
Yiğit'in kızarıp öksürmeye başlamasıyla kaşlarım çatıldı.
''İyi misin?'' Boğazını temizleyip elini önünde birleştirerek kafasını başka yöne çevirdi.
Baktığı yere bakınca kaşlarını kaldırmış şaşkın gözleriyle bizi izleyen babama bakakaldım. Bir süre daha bize bakıp kafasını önüne çevirerek gülmeye başladı.
---
Üstüme giydiğim beyaz gömleğin kollarını kıvırıp banyodan çıktığım için biraz dağınık olan saçımı düzeltmeye çalıştım. Odaya giren Tuğçe elindeki fön fırçası ile bana doğru yürürken arkasından Hasan girdi.
''Saçımdan memnunum.'' ''Randevuya birbirine girmiş saçlarınla mı gitmeyi düşünüyorsun ?'' ''Evet.''
Gözlerini devirip beni umursamayarak fırçayı saçıma geçirerek geriye doğru taradı. Saçım yumuşak olduğu için taranması kolaydı ve çabuk şekil alıyordu. Tek sorunu fazla dökülmesiydi.
''Oyy çen büyüdün de randevuya mı gidiyoşun?''
Yanağımı sıkan Tuğçe'den kaçmaya çalışırken beni kıstıran Hasan ile kaçamayacağımı bir kez daha anlayıp iki sevgilinin arasında kaldım.
Çalan telefonunun sesi onların imalı cümlelerini keserken şükrederek yatağın üstündeki telefona koştum.
"Cidden 'it' diye mi kaydettin?''
Merakla dibime giren Tuğçe'ye ters bakışlarımı gönderip daha fazla bekletmemek için odadan çıkarak ayakkabılarımı giydim.
Kalbim yine görevini yerine getirip hızla kan pompalamaya başlamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SONSUZUM (GAY)
Teen Fiction[TAMAMLANDI] "Ölümsüzler gitmez ki... Ebediyen yaşar. Sen de ölümsüzsün, sen de sonsuzsun ama tek bir fark var. Sen benim sonsuzumsun." NOT : Küfür, cinsellik vb. ögeler içerir.