25.BÖLÜM

1.1K 99 71
                                    

-İyi okumalar.

Yiğit

Her şeyin yolunda gittiğini düşündüğümüz sırada hayat alay edercesine cevabını veriyordu. Böylece birçoğumuz yaşamın kolay olmadığını düşsek de kalksak da devam ettiğini anlıyorduk. Ama insan bu ya yine büyük lokma yemiyor yine büyük konuşuyorduk. Ne zaman daha kötüsü olmaz dersek daha da kötüsü gerçekleşiyordu ve biz bununla olgunlaşıyorduk.

Ben beni olgunlaştırmaktan ziyade bedenimi hücrelerimden, ruhumu derinlerden sarsan en büyük darbeyi yemiştim. Daha kötüsü olmaz diyerek kendimi inandırmaya çalışmaktan deli gibi korkuyordum.

Ya daha kötüsü olursa, ben nasıl yaşamaya devam edebilirdim?

Yüzüne vuran ay ışığı soluk teninin parlamasını sağlıyordu. Üzerine örttüğü battaniyenin bir kısmını sağ bacağının altına almıştı. Uyandırmamaya çalışarak battaniyeyi çıkarıp üzerine örttüm.

Yorgun bedeni kendini huzurlu bir uykuya teslim etmişti. Derin bir uykudaydı sevdiğim.

Üzerimde hissettiğim büyük ağırlığa rağmen gözüme bir gram uyku girmemişti. Bu yüzden yavaşça yanına oturup ilk defa sıcaklığını hissettiğim yanağını okşamaya başladım.

Tenini ilk hissedişimde ürpertici soğukluğuna tezat yaydığı sıcak enerjisi bende şok dalgası yaratmıştı. Yaşadığım şaşkınlıkla ne yapacağımı şaşırıp güzel yüzüne vurmuştum. Aklıma geldikçe kendime küfürler yağdırdığım olay şimdiyse içimde büyük pişmanlıklar yaratıyordu. O yaralıydı. Bense yaralarının üstüne yara eklemiştim.

Ellerimle bir süre önce morarttığım gözüne dokunup merhem sürer gibi dolaştırdım parmaklarımı.

Cuma günü rezanethanede geçirdiğim ilk gece değildi ama sadece onunla aynı ortamı paylaştığım ilk geceydi.

Ayılıp rezanethaneye getirilmesini beklerken meraktan yerimde duramamıştım. Sesini duyduğumda ise içimi kemiren kurtlar yokmuş gibi umursamaz davranıp kendimi yere atmış ve hemen uyuma pozisyonuna geçmiştim.

Öfkeyle soluyup ''Adamın sikinden aşağı kasımpaşa!'' deyişini duyunca tüm ciddiyetim bozulurken gülmemek için kendimi sıkmıştım.

Güldüğüm bu anılar bu gece içimde bir yerlere oturmuştu.

Onun yaralarını sarmak varken ben de onu yaralayanlar arasındaydım. Bu düşünce beynimin içinde dönüp duruyor ve sakin kalamayışıma sebep oluyordu.

Ulan ben ona sinirlendiğim için ''Sen ne çektin?'' demiştim alay ederek. Meğer ne acılar çekmişti de sesini çıkartamamıştı.

Bedenim kasılırken sakinleşmek için elimi yumuşak saçlarına geçirip alnına düşen saçları geriye doğru taramaya başladım. Küçük mırıltılarla yerinden kıpırdandığında durup bekledim. Hareket etmeyi kesip farklı bir uyuma pozisyonuna geçtiğinde elimi saçlarından çektim.

Dokunmaya kıyamayacağım kadar narin olan saçlarının parmaklarımın arasında kalan ince tutamları göğsüme bıçak gibi saplanırken nefesim kesildi. Onun dokunmaya kıyamadığım yumuşak saçları yine avucumun içindeydi.

Bunu fark ettiğim günden beri hassas olduğunu düşünüp elimden geldiğince saçına dokunmamaya çalışıyordum. Dokunsam bile kopacak değil de hemencicik kırılacakmış gibi nazik davranmaya çalışıyordum ama artık istesem de dokunamayacaktım. Çok zoruma gidiyordu.

Engel olamadan ağzımdan kaçan hıçkırığın geri kalanını elimle engelleyip koşar adım kendimi balkona attım.

Dizlerimin bağı çözüldüğü için yere çökerken ağzımın üstündeki ellerimi çekip hıçkırıklarımı özgürlüğe kavuşturdum.

SONSUZUM (GAY)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin