İyi Okumalar.
2 Hafta Sonra
Günlerdir bir çöplüğün içindeymişim de bulunduğum yerden memnun olmasam da başka yere gidecek gücüm olmadığı için yaşamaya çalışıyor gibiydim.
Bu çöplük soğuktu. Ateş yakacak kibritim de yoktu yanacak odunum da.
"Uyandın mı?"
Kapının önünde dikilen Hasan uzunca bir süre yüzümü inceledi.
"Yine mi uyumadın? Bu gözlerinin hali ne?"
Endişe ile kaşları çatılırken beni izlemeyi kesip yanıma oturdu.
"Bugün işin için arayıp izin alayım, gitme." diyerek terden alnıma yapışmış saçlarımı geriye taradı.
Haziran'ın bitmesine birkaç gün kalmıştı. Hava sıcak ve nemliydi bu yüzden terliyorduk. Buna rağmen titriyordum. Onun güneşi yoktu ya içim üşüyordu.
"Neden ağladın?"
Onu unutmaya çalışarak geçirdiğim iki hafta boyunca beni eğlendirip beynimdekileri susturmaya çalışmışlardı. Onların hatrı için ağlamayı kesip her şey yolundaymış gibi davranmıştım ama değildi. Ne dersem diyeyim bok gibi hissediyordum.
Şişlikten açılmayan gözlerimi ovuşturup yastığın altındaki telefonumu ona uzattım. Dün geceden beri ağladığımdan yorgundum ve konuşmaya üşeniyordum.
Ekrana bakıp onu engellediğim için başka bir numaradan gelen ses kaydını açtı.
-Altı yıl önce seni ilk gördüğümde çimlerin üstüne çökmüş ağlıyordun. O kadar masum ve güzeldin ki yanına gelip bir çocuğu sever gibi silmek istedim tüm yaşlarını.
Titreyen sesinin iç acıtan tınısı yüzünden gözlerim yine dolarken tavanı izlemeye devam ediyordum.
-Sen sürekli beynimin bir köşesinde duran, doğruyu söylemek gerekirse arada sırada aklıma gelip "Acaba şimdi huzurlu mudur?" diye düşündüğüm bir yabancıydın.
Gittikçe sarhoş olduğu için sözcüklerin bir kısmını yutup kelimeleri yuvarlamaya başlamıştı.
-Şimdiyse beynimin her köşesinde, kalbimin her zerresinde varlığını her daim hissettiren birisin. Senden başka bir şey düşünemiyorum. Sevdiğim, ne yaptın sen bana böyle ?
Zar zor kurduğu cümlelerin arasından kopan hıçkırıkları yüreğimi dağlıyordu.
-Seni çok incittim ben. Her gün özenle sulayıp bakımını yaptığım güllerim gibi soldun ve gittin.
Sona doğru incelen sesini düzeltmek için bir süre bekleyip devam etti.
-Ama bu senin intikamın değil,ben biliyorum gül kokulum. Sen başkalarını kandıramayacak kadar masum intikam alamayacak kadar da olgun bir çocuksun.Ve ben bu çocuğu seviyorum. Seni seviyorum. Sen beni sevsen de sevmesen de seni seveceğim.
Sırf bana bağlanmasın diye gözlerinin içine bakarak bir kere bile 'Seni seviyorum.' diyememiştim ama o hiç çekinmeden dile getiriyordu ya içim gidiyordu.
Hasan'ın dolu olan gözleri telefonun ışığı ile parlamaya başlarken diğer ses kaydını açtı.
-Her şeyi geçtim beni sevme, benden nefret et, ne istiyorsan öyle olsun. Ama düşünmekten kafayı yiyeceğim!
Duyulan kırılma sesleri, bu kaydı çekerken kendinden ne denli geçtiğini gösteriyordu.
-Ulan o karnındaki iz ne, neler yaşadın bilmiyorum ama gözlerindeki hüzün, teninin solukluğu, dudaklarının morluğu... Beni korkutuyor. Çok korkuyorum sevdiğim. Ben hiç bu kadar korkmamıştım!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SONSUZUM (GAY)
Teen Fiction[TAMAMLANDI] "Ölümsüzler gitmez ki... Ebediyen yaşar. Sen de ölümsüzsün, sen de sonsuzsun ama tek bir fark var. Sen benim sonsuzumsun." NOT : Küfür, cinsellik vb. ögeler içerir.