2.1🍁

1.4K 181 322
                                    

İyi okumalarr

Deniz'den devam

"İki.."

"ŞİMDİ!"

Eren işaret verir vermez ellerimi geri çekip bütün gücümle bağırdım. Ses tellerini zorladığımı dahi hissederken yere düşmüştüm. Bağırırken kapattığım gözlerimi araladım.

Duvarlar çatlıyor, çelikten yapılma korkuluklar bir bir atıyordu. Bğtün adamlar yere yığılmıştı ama Gediz'i görememiştim.

Bina deprem oluyor gibi sallanırken arkamı döndüm. Eren yerdeydi. Kaşlarım havalanırken sürünerek yanına ulaştım, kolunu tutup sarsmaya başladım. Gözleri kapalıydı.

"Eren, Eren uyanman lazım. Gitmeliyiz burdan hadi. Eren hadi!"

İç çektim, saniyeler geçtikçe ölüme daha da yakın hissediyordum. Etrafıma bakındım, ikinci kattaydık ve birazdan bütün bina üstümüze yıkılıcaktı.

Çatlayan duvarlardan düşen parçalar zeminide zedeliyordu.

Bacağımdan dolayı ayağa bike kalkamıyordum. Eren'in başından kanlar akıyordu ve burda çağresiz bi şekilde duruyorduk.

Kendi kendime "Ne yapıcam.. Ne yapabilirim..." diye mırıldanırken Eren hareket etti.

Elimin tersiyle kafasındaki kanın birazını silerken "Eren.. Eren..." diye seslenmeye başladım ard arda.

"A-anne.." diye mırıldandı. Bilinci açık değildi anlaşılan.

Son umut olarak uyanmasını ümit ettim ve yanağına yumruğumu geçirdim.

Yüzünü buruşturup biraz doğrulduğunda birşey diyecekti ki elimle ağzını kapadım.

"Konuşmak için vaktimiz yok, burdan çıkman gerek" dedim tek solukta.

Etrafa bakındı, daha şokunu atlatamasada yerinden kalktı. Kalkmam için yardım edicekken "Beni bırak git!" dedim.

"Ayağa bile kalkamıyorsun ve burasının üstüne yıkılmasını mı izliyim? Benimle geliyorsun!" der demez kollarımdan tutup beni kaldırdı. Ben topallayarak yürürken merdivenlere doğru koştuk.

"Seni yavaşlatıyorum" dediğimde bana bakıp "Kapa çeneni." dedi.

Sinirlendiğinde koyılaşan mavi gözleri bu sefer daha farklı gelmişti.

Çöken merdivenlerden inerken sağlam görünen yerlere basmaya çalıştık. Uzun koridor boyunca ilerlerken gözüme çarpan ışığı işaret edip "Ordan çıkabiliriz!" dedim.

Tam Eren o tarafa yöneldiğinde önümüze koca bir tuğla yığını düştü ve yolumuzu kapattı.

Üstte bi boşluk vardı ama küçüktü.

Eren etrafına bakınıyor başka bi çıkış yoku arıyordu. Aynı zamanda kendini korumaya çalışıyordu. Derin bir nefes alıp verdim.

"Eren"

"Düşünüyorum, sus."

Elimi yanağına koyup bana bakmasını sağladım. "Beni dinle," dedim ve üstte kalan küçük boşluğu gösterdim.

"Ordan geçebiliceğin kadar yer var, ikimiz bir geçemeyiz ama sen geçebilirsin. Bende hemen arkandan çıkıntılara tutunup gelicem. Sürüklenerek ilerlersem çıkabilirim ama önce senin çıkıp benim elimi tutman lazım tamam mı?" dedim.

'Olmaz' der gibi kafasını hızlıca iki yana salladığında "Başka bi yol yok, çıkıp beni kurtarabilirsin." dedim.

Hâlâ çağresizce düşünüyordu, gözleri gözlerimi bulduğunda "Eren.. Lütfen git, lütfen." dedim.

Karaağaç KolejiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin