4.2🔗

623 78 294
                                    

Oy ver

.

.

Ya da verme keyfin bilir

.

.

Deniz Ada'dan devam

Gözlerimin içine bakarken daha yolu yarlılamadığım halde "Geri dön!" diye bağıran babama doğru tedirgin bir şekilde adım daha attım.

"Deniz geri dön dedim."

"Ama baba-"

"GİT VE EREN'İ KURTAR! BİR KEZ DAHA SÖYLEMEYECEĞİM."

Boğazı yırtılırcasına bağırdı. Elimi sıktım, tırnaklarım avuç içime geçerken geriye doğru bir adım attım. Babama son kez bakıp arkamı döndüm.

Koşmaya başladım. Koşarak Eren'e yaklaşabildiğim kadar yaklaştım.

"Çabul ol" dedi, sesi çok kısık gelmişti.

"Ne yapmam gerektiğini bilmiyorum!"

"Doğaçlama yap!"

Alt dudağımı dişlerim altına geçirdim. Avuçlarımda biriktirdiğim bütün ısı ve enerjiyi sulara doğru yönlendirdim. Bembeyaz buharlar ile kaplanıyordu her yer.

"Hadi, hadiii!" diye bağırırken daha fazlası için çabaladım. Dizlerimin üzerine düştüğüm an elimden gelen her şey ile su kütlelerini yok etmiştim.

Buharlar yüzünden Eren'i göremedim. Panikleyip olduğum yerden zoraki kalktım.
Sadece Eren değil, kimse yok gibiydi. Dört bir yanım sis ile kaplıydı sanki. Normalden fazla sıcak olan avuç içimi alnıma koydum, başım dönüyor gibiydi.

Az biraz titreyen dizlerime yüklendim, yürümeye başladım. Önümde ellerimi savururken dikkatli bir şekilde ilerlemekteydim. Bulanık gibi de olsa bir insan silueti görür görmez adımlarımı hızlandırdım.

Yerde baygın olan kişiye yakalştığım an onun Eren olduğunu fark etmiştim.

Dizlerimin üzerine bıraktım bana fazlası ile ağır gelen bedenimi. Ellerimle kolunu sardım.

"Eren...?"

Seslendim, ve seslendim. Cevap vermiyordu. Elimi bileğine kaydırdım, baş parmağımı nabzının üzerine gelecek şekilde koydum. Nabzı atıyordu.

Ne zaman tuttuğumun bile farkında olmadığım nefesimi dışarıya verdim rahatlamışçasına.

Eren'in eli kıpırdandığında gözlerim bileğini kavramış olan elime kaydı. Elini bıraz daha kıpırdatarak elimi tuttuğunda ne yapacağımı bilememiştim. Refleks olsa gerek ben de onun elini tuttuğum sırada konuştuğunu duydum.

"Bu sefer beni ölüme terk etmediğin için sağol."

Fısıltı misali çıkan ses tonuna karşın üzgün bakışlarım gözlerini buldu. Elimi elinden çektim.

İki elimi yanaklarına koyup üzerine eğildim. Yaklaştım,  yaklaştım ve yaklaştım.

Eren "Ne yapıyorsun?" diye fısıldadığında nefesi dudağıma vurmuştu.

Birden bire dudaklarımı onun dudaklarına bastırdığımda hareketsiz bir şekilde durmuştu. Geri çekileceğim sırada boynumu bulan eli beni kendine bastırdı. Öpüşüme karşılık vermesi ben de çok baika hisler uyandırırken bu aniden gelen cesaretinin ve tutkumun sebebini merek etmiyor değildim...

Geri çekildiğimde alnımı alnına dayadım.

Eren sıradan biri değildi. Benim için değildi. Başka hissettiriyordu, başka geliyordu sesi. Ya da hareketleri farklıydı bana karşı.

Karaağaç KolejiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin