İyi okumalar.
İklimden devam
Hepimiz yorgun ve çaresizdik. Deniz uyuyakalmıştı, şuan ikinci kattaki sınıflardan birinde oturmaktan başka bir şey yapmıyorduk. Elimizde ne bir bilgi ne de yapabilecek bir şey olmadığından dinlenmeyi tercih ettik.
Bazılarımız burda bulunduğu süre boyunca hiç uyumamış ve yorgun düşmüştü.
Oturduğum sıradan kalkıp sınıfın kapısına doğru yöneldim. Kapı kolunu tutmuş açıcakken sol tarafımdan gelen sesle duraksadım. "Nereye gidiyorsun?" diye soran Aşkın'ın olduğu yöne hafif kafamı çevirdim.
"Kapının önünde gezinicem öyle."
"Burda gezin?"
"Burda?" diye sorarken gözlerimi gözlerine diktim. Başını hafif aşağı yukarı yönlü sallayıp "Evet burda, uzaklaşmıyacaksan aynı şeye çıkar?" dedi.
Onu ciddiye almadan tuttuğum kapı kolunu aşağı indirip kapıyı açtım. Dışarıya çıktığımda Aşkın yüksek sesli olmayacak şekilde arkamdan seslenmişti. Bir dakika dahi geçmeden yanımda belirdi, kapıyı kapattı ve bana yaklaştı. Yanımda dururken küçük adımlarım koridorda geziniyordu.
"Sende güvenmiyorsun" dedim düşüncelerimi dışa vurur şekilde.
"Efendim?"
Ne demek istediğimi anlamamış gibi bi duruşu vardı. Ellerini pantolonunun ceplerine yerleştirip omzunu duvara yasladı. Rahat bi konumda bana bakıyordu. Bir şey demeden bende sırtımı duvara yasladım ve karşımdaki boşkuğa bakmaya başladım.
"Diğerleri gibi sende bana güvenmiyorsun"
"Nerden çıktı? Seni savundum ya."
"Evet ama.." diyip duraksadım. Düşündüm bi süre. Ayakkabılarıma bakarken "bakışkarından, reflekslerinden anlaşılıyor" diye devam ettirdim cümlemi.
"Seni üzücek bir şey mi yaptım?" diye sordu, masum bi şekilde düşünüyordu. Hoş ve tatlıydı..
"Hayır hayır" dedim söylediğinin olmadığını ifade edebilmek için.
Gözlerimi ayak kabuklarından ayırıp ona döndüm. "Sadece güvenseydin peşimden geliceğini sanmıyorum." dedim. Düşünceli bi hal aldı yüzü. "Yanlış anlama beni koruman çok hoş fakat az önce sınıftayken sanki bir şey yapıcağımı öngörerek hareket ettin" diye devam ettim.
Bir şey diyecek gibi oldu fakat vazgeçti. Kaşlarımı çattım. "Noldu?" diye sordum.
"Hiç" derken omuzlarını silkti. Ellerini pantolonunun cebinden çıkarıp göğüsünde birleştirdi. "Haklı olabilirsin" dediğinde garip hissettim.
Söylediklerimin aksine 'sana güveniyorum' denesini isterdim galiba.. Ya da umdum o an bilemiyorum.
Neden böyle bir şey ummuş olabiliceğim hakkında bi fikrimde yok açıkçası? Off.. Her neyse.
Çok düşünüyorum.
Ben böyle düşüncelere dalmış bir şekilde dururken oldukça hızlı olan adım sesleri kulağıma geldi. Aşkın bana bakıp "duyuyor musun?" diye sorduğunda onu onaylayıp etrafıma bakınmaya başladım.
Merdivenlere doğru adım atarken hemen yanımda yürüyen Aşkın'ın kolunu kavradım.
Daha önce yapmamıştım ancak aniden önümüze çıkan bir tehlike karşısında ikimizi birden okulun başka bir yerine ışınlayabilirdim. Acil bi durumda denerdim desem daha iyi olur...