İyi okumalarr
Bir gün öncesi saat gece üç civarı~
Deniz Ada'dan devam
Yatakta doğrulup olduğum yerde oturdum. Babam hemen yanımdaki tekli koltukta uyuyakalmıştı.. Ona bi süre baktıktan sonra ayaklarımı yataktan aşağı sarkıtıp ayakkabılarımı giyindim. Ayağa kalktım.
Uzaklaşıcağım sırada sakarlığım sağolsun elim yanıbaşımdaki bardağa çarpmıştı. Tutmuştum ama çok ses çıkartmıştım. E malum elim ayağıma dolaştı..
"Deniz?"
Babamın sesini duyduğumda arkamı dönüp ona çevirdim bakışlarımı. Uyku mahmuru gözlerle bana bakarken "Efendim baba?" dedim.
"Nereye bu saatte kızım?"
"Dilim damağım kurumuş baba, şu bahsettiğin haatahanenin hemen karşısındaki kafeden birşeyler alıp gelicem hemen" diye kısaca açıkladım kendimi.
"Tek başına gidebilir misin, geliyim mi?" diye sorarken kalkıcaktı ki oturmasını işaret edip "Hayır hayır iyiyim bak, cidden iyiyim" dedim.
Yüzünde rahatladığına dair bi ifade gördüğümde gülümsedim. "Peki prenses fakat en ufak bir şeyde," derken duraksadı, telefonumu işaret edip "beni arıyorsun" dedi.
Elimi alnıma dayadım ve asker selamı verdim. Bu babamı mutlu etmiş olucak ki tebbessüm etti. Bende o sıra hastahane odasından çıktım. Asansöre bindim, zemin kata inen tuşa basıcaktım ki asansörden içeriye biri daha girdi.
Gelen kişinin Eren olduğunu farkettiğim sırada zemin kata inen tuşa basıp geri çekildim. Bakışlarımı ayakkabılarıma diktim ve beklemeye başladım.
Göz ucu ile Eren'in ne yaptığına bakıyordum. Sağ elindeki kağıt kahve bardağını parmaklarıyla tepesinden tutmuştu, bir şey düşünüyor gibi bir gali vardı.
Hâlâ kahve bardağına bakarken "Ee koca binanın üstüne yıkılması nasıl hissettirdi?" diye sormuştu.
Bir iki saniye cevap vermeden öylece durdum. Daha sonra kafamı kaldırıp doğrudan yüzüne baktım, önüne düşen sarı saçları alnına gölge yapıyordu. Hâlâ kafası öne eğikti.
"İyi hissettirmediği kesin" dedim önüme dönerken.
Bir cevap vermedi. Ya da yeni bir şey de dediği yoktu sadece önüne bakıyordu. Sessiz ortam asansör kapısının açılmasıyla bozulduğunda dışarıya çıktım. Hastahane çıkışına doğru ilerlerken arkamdan geliyordu. Aramızda iki adımlık mesafe vardı.
Aramızdaki mesafeyi kapatmadan kafeye kadar arkamdan geldi. Tezgahtaki çalışana ne istediğimi söyleyip beklemeye başladığım sırada yanıbaşımda duran Eren yine dikkatimi çekti.
Ellerini görünmez yapıp geri getiriyordu ve bunu sürekli olarak tekrarlıyordu. Kafe boştu, yinede etrafa bakınmaya başladım. Gelen geçende olduğu söylenemezdi.
Elimi elinin üstüne koyup "Ne yaptığını sanıyorsun? Biri görebilir." dedim. Yaptığını bırakıp gözlerimin içine bakmaya başladı.
Bir süre bir şey demeden mavi gözlerini benimkilerden ayırmadan sadece baktı. Bende baktım, daldım bi ara. Kendi kontrolümün dışında olmuştu..
Kendime geldiğimde ise tam bir şey diyecektim ki Eren omuz silkti. Sonrada umursamaz ses tonu ile "Görsünler" dedi.
"Ne"
