Güzel pazarlar canlar,
Hafta sonunuzu şenlendirmeye geldim. Bu kez olayları Tyron'ın gözünden okuyacaksınız. Çünkü multimedyadaki şarkımızın da dediği gibi her hikayenin iki yüzü vardır ;)
Yorumlarınızı bekliyorum, biliyorsunuz!
Hadi keyifli okumalar,
E.Ç.
***
There's two sides to every story
But I don't know how this one ends
***
BÖLÜM 5
Tyron
Ayaktaydım. Etrafımdaki herkes çılgınca oradan oraya koştururken istesem de oturamazdım zaten. Dr. L.'in laboratuvara dönüşüyle benim yardımıma ihtiyacı kalmamıştı kimsenin. Bir köşeden korkunç bir felaket filmi izler gibi önümdeki manzaraya bakıyordum. Tam da şu an bu zayıflıklarını kullanıp kaçabilir, hatta daha iyisi onları yakalayabilirdim. Sadece doktoru rehin almamın tüm ekibini dize getireceğini biliyordum. Bir bilgisayar gibi çalışan beynim sonsuz savaş taktiğini sıralamıştı bile. Yine de...
Fitz koşarak laboratuvara daldığında hala milim kıpırdamamıştım yerimden. Ve sonra Flame ile Ace aralarında taşıdıkları çocukla içeri girdiler. Karnındaki bıçak yarasına bakılırsa bu Flame'in kardeşi olmalıydı. Acil müdahaleye ihtiyacı olan bir insan daha... diye düşündüm çaresizce. Ne yazık ki sırasını beklemesi gerekecekti. Moxie, Lee ve Olly'nin hastaları almaya gittiğini duyar duymaz dışarı fırlamış, o andan sonra da yaralıların transferini tamamen o ve ilk kez gördüğüm adamlar üstlenmişti. Çok daha hızlı bir şekilde yeni yaralılar geliyordu artık laboratuvara.
Moxie'nin kontrolü ele almasıyla Lee ilk trenle laboratuvara dönmüş, ama defalarca kez ona nasıl olduğunu sorduysam da ağzını bıçak açmamıştı. Kollarını önünde bağlamış titriyordu. Tıpkı bir ay önce onu kaybettiğim zamanki kadar hastaydı bugün de. Soluk, cansız, bir hayalet gibi... Kat'in ona verdiği silah garip bir açıda belinde duruyordu hala. Öyle iğretiydi ki kardeşimin üzerinde... öyle yanlıştı ki Lee'nin tüm bu kıyametin ortasında, kanlar içinde duruyor olması... Yıllarca onu her türlü kötülükten korumaya çalıştıktan sonra tüm karabasanlar bir anda rüyalarına saldırmış gibiydi.
Kafamın içinde aynı karabasanlarla mücadele ediyor olmasam ona uzanıp teselli edebilirdim belki. Ama Kat'e yaptığım savunmanın arkasında durmaya çalışan mantığım gelen her yeni hastayla biraz daha sarsılıyordu. Kedi kız ortadan kaybolmadan önce zihnime kazıdığı laflarıyla kanıma vermişti zehri bir kere. Beynimin her köşesinde aynı sözler yankılanıyordu şimdi.
Onların kurduğu bu aptal sistemi hiçbir güç bozamaz. Ve bu yüzden her gün masum insanlar ölmeye devam edecek! Başka kız çocukları gelecek buraya ve biz cesetlerine bakıp sonra onları unutacağız.
Ona itiraz etmek, o isyankarlar yüzünden kendi ellerimde ölen insanlardan bahsetmek istemiştim. Hala her kan kokusu aldığımda o gün canlanıyordu zihnimde. İki yıl önce Ark'a düzenlenen saldırıda yüzden fazla masum insan hayatını kaybetmişti. Silah arkadaşım ve dostum Cal'le birlikte... O yüzden bu kadar sıkıydı artık güvenlik. O yüzden verilmiş olmalıydı beyaz kod. İsyanın büyümesini önlemek ve başka bir saldırı ihtimalini kökten yok etmek için... Biliyordum, eve döndüğümde her şeyin mantıklı bir açıklamasını bulacaktım. Babam... hata yapmazdı. Kurduğu sistem kusursuzdu. Her zamanki gibi ince ince düşünülmüş bir planın parçası olmalıydı yaşananlar...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
N.O.A.H. - I
Science Fiction***Watty 2021 Bilim Kurgu kazananı*** ***Watty 2021 En Etkileyici Dünya ödülü*** ***ScifiTR Bilim Kurgu tatil yarışması 1.si*** --- Bir kurdun keskin dişleri, bir kaplanın pençeleri, bir maymunun çevikliği veya bir kartalın kanadı... Sel felaketiyle...