Bölüm 21

1.6K 186 155
                                    

Sevgili NOAH okurları,

Bu hafta eski hızımı kısmen yakalayıp size hafta ortası bölümüyle geliyorum (üstelik hala bir evim yok :p)

Çünküüü heyecandan yazmadan duramadım. Bu bölüm sizi yakmaya geldim diyebilirim!!! Hepimizin heyecanla beklediği kıvılcımlarla ısınmaya hazır olun. Ama heyecana çok kapılıp da yorum yapmayı unutmayın. Bu bölüm bolca dedikoduyu hak ediyor bence, sizinle konuşmak ve fikirlerinizi duymak için sabırsızlanıyorum =)))

Hadi sustum, siz okuyun :)

E.Ç.

***

We're just hanging on for a thrill
One more taste is gonna put us in our coffins screaming

***

BÖLÜM 21:

Tyron

On üç... Geceye noktayı koyacak, yarınları silecek, geleceği tamamen değiştirecek o lanetli sayı... On üç yaratık, dehşetin on üç yüzü, on üç farklı ölüm... Tünelin iki ucundan üzerimize yağan kıyametin sayısıydı on üç. Her şey bitti diye düşünürken cehennemin kapılarını yeniden açan bir şifre gibiydi. Ve ben Kat'le karşı karşıya, alevlerle dolu bir çukurun tam eşiğinde duruyordum.

Her saniyeyi milyonlara bölüyor, bizi bu durumdan kurtaracak bir yol bulmak için çırpınıyordu beynim

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Her saniyeyi milyonlara bölüyor, bizi bu durumdan kurtaracak bir yol bulmak için çırpınıyordu beynim. Tecrübelerim, öğrendiklerim, akıl edebildiklerim... elimdeki tüm verileri önüme sermiştim ya kalın bir duvardan başka bir şey yoktu yüzümü döndüğüm yönlerin hiçbirinde. Silahlarımla içine düştüğüm savaşı kazanmayı hayal edemez, bu defa o çok güvendiğim genlerimden medet umamazdım. Motosikletimi yeniden çalıştırabileceğimi hiç sanmıyordum. Üzerindeki silahları kullanmak içinse önce onunla aramızdaki yaratıkları geçmemiz gerekiyordu. Ölmeden...

Kat'in dehşetle büyümüş gözleri tüm berbat ihtimalleri doğruluyordu tam önümde. Çığlık çığlığaydı belindeki telsiz. Kameralardan üzerimize çökmüş kara bulutları görmüştü elbette laboratuvardakiler. Ama ne onların ne de Moxie'nin müdahale edemeyeceği kadar dardı etrafımızdaki çember. Şu andan sonra bir mezardı bu tünel ikimize de. Bu gece bir defa birlikte mucizeyi başarmıştık zaten. Beş canavardan kurtulmak, aldığımız yaralara rağmen tek parça kalabilmek... İkinci kezse şans bile bizi kurtarmaya yetmeyecekti.

Buna rağmen yaratıklar üzerimize saldırıya geçtiğinde ben henüz askısına taktığım iki silahımı da çekmiş, Kat'se kınına soktuğu bıçağını çıkarıp kırbacını öne uzatmıştı. Bir kez daha sırtı benimkine yaslandı tüm yönlerden gelecek saldırıya hazır olmak için. Artık yüzünü görmediğimden ne düşündüğünü sadece tahmin edebilirdim. Bense düşmanımla çarpışmayı beklerken tek bir fikre takılıp kalmıştım. Tutunamadığım tüm çözümler bir bir çürürken diğer her şeyin üstüne çıkmıştı bu ihtimal. Hayır, hala bir kurtuluş yoktu bu tünelde benim için. Ama belki Kat...

N.O.A.H. - IHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin