3.BÖLÜM - AŞKIN PEŞİNDE

5.8K 685 220
                                    

Benim çok keyif aldığım bir bölümdü, bakalım siz ne düşüneceksiniz :)

-*-
“Yalancı baharlardan çıktı bu gönül, şimdi yüreğinin kışında ısıt beni...
En azından dürüst bir ayazdaki yürek, yalancı bir güneşten daha sıcak tutar aşkı...”

-*-
Deniz aynanın karşısında saçını düzenli bir şekilde taradı önce, sonra başını sağa sola salladı. “Çok süt bebesi oldum ya,” dedi ve bu sefer dağıttı. “Bu da çok mu züppe oldu nedir?” ofladı. Eline biraz şekillendirici aldı ve fazla düzeltmeden dağınık olan saçlarını hafif şekillendirdi. Yanları biraz yatırırken önleri havaya doğru eliyle şekillendirdi. “Şimdi oldu gibi...”


“Baba?” dedi kızı banyonun kapısına yaslanarak. “Ne yapıyorsun?”
Deniz kaşlarını çattı, “Saçımı yapıyorum kızım.”
“Sen hiç saçlarını böyle yapmazsın ama.”
“Öyle mi küçük ajan?” derken kızı gıdıkladı. “Bundan sonra böyle yapmaya karar verdim. Ne o beğenmedin mi?”
“Çok beğendim. Daha genç duruyorsun.” Elini ağzına koyup kıkırdadı.

“Bak sen,” dedi yüzünü buruşturarak, “Yani normalde yaşlıyım öyle mi?”
“Tam otuz iki yaşındasın. Bu çok. Sen çok büyüksün.”
Deniz ensesini kaşıdı, “Sekiz yaşında bir kızım var küçük hanım, bence bu duruma göre gayet de gencim.” -Ne bu şimdi? Saçmalık, o daha gençti. Gerçi o da küçükken otuz yaş ona çok uzak gelirdi.
“Hem giyimini de değiştirmişsin. Bunları yeni mi aldın?”

“Sabah sabah çok soru soruyorsun ufaklık. Hadi koş hazırlan. Arkadaşın gelmeyecek miydi bugün?”
“Evet. Gelmek üzeredir. Çıkmadan önce annesi seni arayacakmış.”
Deniz heyecandan ölecekti, “Be-beni mi?”
“Evet,” dedi söylediği çok normalmiş gibi. Yani aslında normaldi de, ama Deniz’e göre dünyanın en anormal şeyiydi, çünkü kalp krizi geçirebilirdi.

“Numaramı biliyor muymuş?”
“Ya baba sınıf grubu varya oradan biliyormuş.”
Gülümsedi, “Ha, evet. Tamam. Oldu arasın. Hadi git giyin o zaman sen.”
Kızı odasına gittiğinde aynada yeniden kendine baktı. Demek onu arayacaktı. Telefonunu cebinden çıkarıp, ekrana baktı. Neyse iyi sesi açıktı. “Of!” diyerek yüzünü yelledi.

*

Sahra aynadaki aksine bakarken kendine inanamıyordu. Bir yandan da düşünmemek için şarkı mırıldanıyor, aklına gelen şeyi defetmekle uğraşıyordu. ‘Hayır adam için hazırlanmıyorum’ diyordu kendi kendine. Tam rujunu süreceği an “Anne!” diyen kızının sesini duyarak, ruju geri kapatıp yerine koydu hemen.
“Efendim kızım?” sonra kendi kendine “Sen koşuya giderken ruj sürmezsin Sahra!” diye inledi. “Saçma saçma hareketler yapma!”

Kız koşturarak odaya geldi, “Hadi ama geç kalacağız.”
“Tamam kızım hazırlanıyorum. Hem belki daha uyanmamışlardır, bekle.”
“Hayır. Biz konuştuk, erkenden gel biz babamla erken uyanıyoruz, dedi Güneş bana.”
“O zaman mesaj çekip soralım, müsaitlerse çıkarız. Olur mu?” demek babasıyla erken uyanıyorlardı. Allah’ım bu ayrıntı neden dikkatini çekti ki? Neredeyse adamın nefes alışından bile çekici bir şey bulacak kıvamdaydı şuan.
“Tamam.”

S: “Günaydın. Burada size gelmek için sabırsızlanan biri var.”

*

Deniz okuduğu mesajla çapkınca gülümsedi ve ucu açık olan mesaja aynı şekilde cevap verdi.

D: “Burada da sabahtan uyanıp, hazırlanan ve yine sabırsızlıkla o birinin gelmesini bekleyen başka biri var :)”
S: “O zaman koşarak geliyor.”
D: “O da dört gözle bekleniyor.”

SAHRA ÇÖLÜ * İKİNCİ ŞANS SERİSİ IV  - FİNALHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin