6. BÖLÜM - KISKANÇLIK SİLAHIM HEDEF AKLIN

5.1K 678 260
                                    

Kapanmaya hazır mıyız? ben geldim :)

-*-
Aklımı kaçıracağım biliyor musun? Bensizliğe nasıl katlanıyorsun anlamıyorum, nasıl dayanıyorsun. Ben aklımı oynatırken sensiz, sen bensizken sana ‘nasılsın?’ diye soranlara, hangi cesaretle koca bir yalanla ‘iyiyim’ diyebiliyorsun?


Adam restorana kadınla el ele girince çalışanların gözleri direkt onlara çevrilmişti. Serdar yanında telefonla uğraşan nişanlısını koluyla iki kere dürtüp kapıyı gösterdi.
Sinem başını kaldırıp gelenleri görünce “Oha! Ne oluyor lan?” dedi gülerek.

“Bizimki kapmış kızı,” diye yanıtladı onu Serdar.
Deniz yanlarına geldiğinde, “Selam millet,” dedi. Sonra Sahra’nın beline elini yerleştirdi, “Tanıştırayım, sevgilim -demek az kalıyor ama- Sahra. Birtanem, bunlarda hem dostlarım hem işimi emanet ettiğim mesai arkadaşlarım Serdar ve Sinem. Bu arada nişanlılar.”

Sahra gülümsedi, “Çok memnun oldum. Sinem’in ismini çok duydum. Her şey senin içinle başladık.”
Sinem yalandan kaşlarını çattı, “Bende çok memnun oldum da, neyimle başladınız onu anlamadım.”
Serdar da kadının elini sıktı, “Bende memnun oldum.”
Deniz kahkaha attı, “Evet, çok pis kullandım seni Sinem.” Sevdiği kadına bakıp göz kırptı ve yeniden arkadaşlarına döndü, “Mutfak ne zaman boşalır acaba?”

“Yarım saate kapanır, hayırdır neden?” dedi Sinem başını sallayarak. “Uzun zaman sonra mutfağa girmeni neye borçluyuz?”
“Sevdiğim kadına.”
O an Sahra aşkla baktı adama. Kalbi bu adamın sözleri ile gümbür gümbür atıyordu. “Deniz,” dedi utanarak.
Sinem de iç çekmişti, “Ah çok romantik. Tabiki sizin için, ben şuan midemi düşünüyorum. Uzun zaman sonra Deniz’in yemeklerini yiyeceğim.”

“Yiyeceğim, derken? Senin burada kalacağını kim söyledi?” başını sağa sola salladı, “Biz odamdayız ve,” dedi işaret parmağını kıza uzatarak, “Otuz beş dakika sonra burada kimseyi görmek istemiyorum.”
Sinem yüzünü buruşturdu, “Aman kalmadık yemeğine.” Nişanlısının koluna girdi, “Hadi gidelim sevgilim. Daha da cumartesi gelmem. Sevgilinle gelir beklersiniz, kasayı da Sahra alır, muhasebecin nasılsa.”
Onlar çıkınca Deniz “Hep laf,” diyerek odasına geçirdi kadını.

Sahra odaya girdiğinde rahat olan koltuğa bıraktı kendini, “Ee ne yemek yapacaksın bana?”
“Mantar sevmediğinizi biliyoruz hanım efendi. Sevmediğiniz başka ne var?” dedi koltukta yanına oturup. “Ona göre oluşturalım menüyü.”
Kadın elini çenesine koyup düşündü, “Bilmem. Başka bir şeye kırmızı çizgim yoktur.”
Deniz ona yaklaştı, “Hımm... İyi sevindim,” dedi dudaklarına bakıp, “Çünkü seninle ve benimle ilgili çok mükemmel planlarım var.”

“Ben yanlış anlaşıldım sanırım,” diyerek güldü Sahra. “Yemek anlamında demiştim.”
Başını sağa sola salladı Deniz, “Hiç yanlış anlaşılmamışsın. Bende yemekten bahsediyorum.”
“Adi, ahlaksız.” Sahra onu omzundan ittirip uzaklaştırdı. Bir yandan da gülüyordu.
Deniz onu ensesinden tutup, kendine çekti ve uzun uzun öptü. Her bir hareketi ile kadını baştan çıkarıyor, onu kendine esir ediyordu. Alt dudağını ayrı, üst dudağını farklı bir tutkuyla öpüyor, eli ensesinde, boynunda tutkuyla dans ediyordu. Yavaşça uzaklaştı, kadının gözlerinin içine bakarken ikisi de anın büyüsünün hapsindeydi, “Bu gece ikimizin. Sakın bozma.”
“Bozmam,” dedi mırıltı ile. Konuşabildiğine bile şaşırıyordu.

***

“Demek sizi kovdu,” diye iç çekti Semih. “Sera da beni kovdu. Sevmiyor beni.”
“Senin taktik yanlış diyorum, inanmıyorsun bana.” Sinem önündeki tabaktan çekirdek çitleyip, laf yetiştiriyordu. “Sen minnak kedi gibi peşinde koştukça bu kadın sana bakmaz. Azıcık cool olacaksın, ağırdan alıp, seni kaybedebileceğini gözüne gözüne sokacaksın.”

SAHRA ÇÖLÜ * İKİNCİ ŞANS SERİSİ IV  - FİNALHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin