11. BÖLÜM - ÖMRÜMÜ UZATAN BAKIŞLAR

5.5K 652 302
                                    

ve kuzenimi evlendirip upuzun bir aradan sonra rosromantik bir bölümle geldim :)


-*-
Aklım karmakarışık sensizken
Ve tastamamım gözlerin gözlerimdeyken...
Anlamıyorsun beni,
Göremiyorsun...
Ben sadece emanetimi değil,
Senden seni sen yapan her varlığı istiyorum...

Semih Aybeniz’in yanına gelip onu manzara resmi çizmesi için ikna etmiş ve birlikte doğaçlama bir manzara resmi çizmişlerdi. İkisi o anlarda çok güzel vakit geçirmişlerdi.
Resim bittiğinde Semih uzaklaşıp baktı tuvale, “Aybeniz gerçekten çok yeteneklisin ve bu yeteneğini harcama, anlaştık mı?”
“Anlaştık Semih abi,” dedi kız gülümseyerek.

O sırada yanlarına bir genç koşarak geldi, “Semih bey!”
“Efendim Hüseyin?”
“Bir misafirin var. Kampın girişinde seni bekliyor. İçeri alamadık biliyorsun.”
Semih kaşlarını çattı, “Emin misin? Benim misafirim mi?”
“Evet, Semih bey.” Genç çocuk biraz düşündü, “Adı Sera. Sera Bahçeci.”
“Ne?” diye istem dışı bağırdı, “Oğlum bak bir yanlışlık olmasın.”
“Yok Semih bey, eminim.”

Semih etrafına bakındı. Üstü başı boyaydı, “Lanet olsun,” dedi kendi kendine ve kampın girişine koşarak gitti. Kapıda önünde dört beş koli ile bekleyen kadını görmesi ile yüzü günlerden sonra ilk kez böyle gülümsemişti. “Sera?” diye inanamadığı bir ses tonu ile seslendi ona.
“Ah, Semih!” dedi kadın da el sallayarak. “Selam.”
“Hoşgeldin.” Demir bariyerin altından geçip kadının yanına gelerek yanaklarını öptü. “Pardon, hoşgeldiniz,” diye düzeltti karnını göstererek. “Sizi gördüğüme çok sevindim. Bu ne güzel bir sürpriz.”

“Yarın ve bir sonraki gün ameliyatım yoktu. Bende geleyim, iki gün sonra dönüyorsun nasılsa, birlikte döneriz dedim.”
“Çok iyi ettin, hadi gel. Seni tanıştırmayı çok istediğim biri var.” sonra yandaki kolileri gösterdi, “Bunlar?”
“Aa, çocuklara getirdim. Oyuncak, kitap, defter... Ne bulduysam aldım. Çok bilemedim.”
“Anladım. Tamam hadi gel geçelim. Bu arada üstümün kusuruna bakma, sabahtan beri resim yapıyorum.”
Sera’nın ağzından birden “Hayır, çok tatlısın bu halinle,” cümlesi çıktı. Ama gerçekten de öyleydi. Yüzü, üstü başı boya içindeyken fazla öpülesiydi.

“Teşekkür ederim.” Semih kapıdaki görevliye, “Eşim,” dedi. Sonra da kadına dönüp, “Başka türlü kampa seni geçiremem, üzgünüm,” diye açıklama yaptı.
“Tamam, önemli değil,” dese de, önemliydi. Bu yüzden de başını kaşımaya başladı. O kadar hoşuna gitmişti ki bu sıfat.
Birlikte içeri geçtiler, Semih onu Aybeniz ile tanıştırdı. Üçü birlikte çok güzel zaman geçirmişlerdi. Aybeniz ona Semih ile yaptıkları resimleri gösterdi. Sera da getirdiği kolilerdeki kitaplardan bir kaç tane seçip, okuması için ona hediye etti.

Akşam kalacakları otele gittiklerinde onları bekleyen mükemmel bir sürpriz vardı. Proje yüzünden boş oda yoktu.
“Harika,” dedi Semih çare düşünür gibi. “Buraya çok yakın bir otel var. Oraya gidelim mi? Bende orada kalırım.”
Sera adamın gözünün içine bakarken, “Şey birlikte kalabiliriz,” dedi çekinerek.
Semih derin bir nefes alıp verdi. Elbette bu seçenek Semih’in de aklına gelmişti. Ama kendine güvenemiyordu. “Emin misin?” dedikten sonra hemen ekledi, “Yani yatak büyük zaten de...”
“Semih sorun değil. İlk kez birlikte kalmayacağız.”
“Peki tamam.”

Kızın valizinin odaya taşınmasını istedikten sonra, acıktıkları için restoran tarafına geçtiler birlikte. İstedikleri yemekleri alırken Semih sürekli ona sağlıklı ve besleyici şeyler seçiyordu.
“Sen çok tehlikelisin Semih Soykan.”
“Nedenmiş o Sera Bahçeci?” diyerek onu taklit etti.
“Çünkü bu şekilde beslersen beni otuz kilo alırım ve fazla çirkin olurum.”
Göz kırptı adam ona, “Seni çirkinleştirecek bir gücün bu dünyada var olduğunu sanmıyorum.”

SAHRA ÇÖLÜ * İKİNCİ ŞANS SERİSİ IV  - FİNALHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin