7.BÖLÜM - HER ZAMAN BİR UMUT VARDIR

5.3K 685 272
                                    

ve kazanan çok küçük bir farkla SAHRA ÇÖLÜ :) O yüzden bölümümüzü paylaşalım...

-*-
Anlamadın...
Benim tek umudum gözlerindi. Anlamadın, o gözlerimdeki aşka bakamadın. Korkaktın, elimi tutamayacak kadar korkak. Oysa düşsen bile seni tutacak tek kişi bendim, ama sen elimi tutamadın...
Gitmek ne derece çözümdü, bilemiyorum. Kaçtın, seni suçlamadım. Güvenmeni, bekledim, seni zorlamadım. Aşıktım, sabrettim. Tek isteğim yanımda olmandı, sen onu bile başaramadın.

---

Sera kapıya kadar yolcu ettiği hastasından sonra boynunu ovdu, çok yorucu bir sabahtı ona göre. Yarın ise büyük gündü. Semih’in ameliyatı vardı ve hem çok korkuyor, hem de endişe ediyordu.
“Sera hanım,” dedi asistanı elinde koca bir hediye paketi ile gelirken.
“Efendim.”
“Bu size gelmiş, danışmana bırakmışlar.”

Kaşları çatıldı, “Bana mı?” eline aldı. Tabloya benziyordu. İçeri geçip masasına koyduktan sonra hızlıca açtı. Gördüğü resimle gözleri dolmuştu. Semih’le seviştikleri gece beğendiği kar manzaralı tabloydu bu.
Üzerindeki kartı alıp notu okudu.

“Ben yarın kendimi sana teslim edeceğim, çünkü sana sonuna kadar güveniyorum. Lütfen sen de bana güven. Sen benim hastalığımı tedavi et, bende senin yaralı yüreğini.
Unutma, her zaman bir umut vardır...
S.S.”

Sera gözlerindeki yaşları daha fazla tutamamıştı. “Allah’ın cezası, bütün savunma duvarlarımı yerle bir ediyorsun ve bunu bile bile yapıyorsun.” Elinin tersi ile gözyaşlarını sildi ve kız kardeşini arayıp, akşam Seren’i ona bırakacağını söyledi. En azından teşekkür etmek için ona gidebilirdi.

***

Semih bütün aileyi karşısına aldı. Ameliyat olacağı için hepsi onun yanına gelmişlerdi ve herkese birden söylemek çok daha iyiydi. Ellerini dizlerine koyup, hafifçe eğildi.
“Size söyleyeceğim şey... Aslında kötü bir haber değil. Ama çok normal de karşılamayacağınızı biliyorum, çünkü yaptığım şey tam bir delilik.”

“Canım kardeşim, annemin yüreğine indirecek bir şey değildir inşallah,” dedi Vildan uyarır bir bakışla.
Deniz kıs kıs gülüyordu, “Valla çok da sevinçten bayılacağını sanmıyorum.”
Semih ona dirseği ile vurunca sustu, “Ablacığım, bu benim kararımdı ve benim için önemliydi.”
Annesi derin bir nefes alıp verdi, “Hayırdır inşallah, söyle de bilelim.”

Semih dudağını ısırdı ve “Ben bu ameliyattan sonra asla baba olamayacaktım,” dedi. Evet, zayıf yerden vurmak en iyisiydi.
Ablası Vildan ve abisi Giray kaşlarını çatarken, annesi elini ağzına koymuş, “Ne?” diye inliyordu.
“Bu nasıl denir bilmiyorum ama...” sakalını sıvazladı, “Ben baba olmak istiyorum, yani istiyordum. Bir arkadaşımın da kızına kök hücre tedavisi için acil donöre ihtiyaç vardı.”

“Semih?” dedi Vildan şüpheyle. O kadarını yapmış olamaz, diye düşünse de konuşmanın gidişatı onu gösteriyordu.
“Evet abla, biz... Yani anlaşmalı olarak birlikte olduk.” 
“Hii!” diye bağırdı bu sefer annesi. “Nasıl yani?”

“Sera... Yani arkadaşım benim ikizlerime hamile ve ayrıca benim doktorum,” dedi ve durup ailesinin tepkisini bekledi. Deniz ona güç vermek için elini koluna koyup, gülümseyerek gözlerini kırptı. Yaptığı yanlıştı belki ama, dünyanın tüm günahlarını taşımaya değer bir yanlıştı. Deniz onu anlıyordu. Bu dünyaya bir daha gelse, yaşadığı onca acıya, gururunun zedelenmesine rağmen, kızı için yine o kadınla evlenirdi. Sırf kızını dünyaya getirmesi için. Çünkü Güneş onun her şeyiydi.

SAHRA ÇÖLÜ * İKİNCİ ŞANS SERİSİ IV  - FİNALHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin