"Rüzgar bilinmeyen benim"
dedikten hemen sonra Rüzgar'a asla bakmadan hemen depodan çıktım. Yüzü ne haldeydi, tepkisi nasıldı bilmiyordum. Çünkü o kadar çok utanıyordum ki yüzüne bakamamıştım. Kapıyı açıp biraz ilerledikten sonra Emre'yi görmemle "rahatladın mı şerefsiz " diyerek omuzuna çarpıp yanından geçtim.
Ne yapmam gerektiğini bilmiyordum. Çok utanıyordum. Bir anlık üzerime gelen aptal Emre yüzünden kendime hakim olamamıştım. Zaten öğle arası olduğu için hızla sınıfa girip eşyalarımı toplayıp çıktım. Rüzgar'ın yüzüne nasıl bakacağım hakkında hiçbir fikrim yoktu.
Esen'den yazarken bu kadar sıkıntı edip utanmıyordum. Çünkü zaten kim olduğumu bilmiyordu. O yüzden bu kadar rahat konuşabiliyordum. Aslan kesilebiliyordum ama şuan tek kelimeyle kedi olmuştum.
Şuan tek düşündüğüm okuldan bir an önce çıkmaktı. Hızlı adımlarla okuldan çıktığımda merak etmesinler diye Süeda'ya mesaj attım.
ben: Süeda ben eve gidiyorum.
ben: kimseye bir şey deme
ben: rahatsızlanmış dersin
Südoş: noldu lan Rüzgar'da senin arkandan geliyordu
ben: sonra anlatırım
Südoş: akşam sizdeyim
ben: tamam kuşum
Rüzgar'da arkamdan geldiği için adımlarımı daha da hızlandırdım. O beni büyük ihtimalle sınıfta arıyordu ama ben çoktan okuldan çıkmıştım. Beni yakalaması imkansızdı.
Şimdi ne yapacaktım. Çok utanıyordum. Keşke bu şekilde öğrenmeseydi. En azından kendimi hazırlayıp söyleseydim çok daha iyi olurdu. Zaten tepkisini de görememiştim. Hayal kırıklığına uğramış mıydı, sevinmiş miydi hiçbir şey bilmiyordum. Çok harika gerçekten.
Adımlarımı bizim evin yakınında olan parka yönlendirdim. Okul vakti olduğu için çok fazla çocuk yoktu. Salıncağa oturup ne yapacağımı düşünmeye başladım. Benim bu utancım bir yıla anca geçerdi. Ofladım.
Yanımda bir hareketlilik hissettiğimde kafamı çevirdim. "Aa sen o ablasın" dediğinde Rüzgar'ın kardeşi olduğundan emin olmuştum. Bana "sen çocuk musun hep sallanıyorsun" dediğinde sırıttım. Şu bücür bu halde aklımı dağıtmayı başarmıştı.
"Evet çocuğum" deyip dil çıkardım ve ekledim "sen kiminle geldin bakayım buraya" dediğimde "teyzemle geldim." dedi. Doğrusu geçen park olayımızdan sonra bu bücürün çirkefleşmesi gerekmiyor muydu?
"sen abimin arkadaşı mısın" dediğinde başımı eğdim. Abinin sapığıyım diyemeyeceğime göre güldüm.
"Evet" deyip konuyu değiştirmek için ekledim. "Sen bana kızgın değil misin, hani salıncakta sana yer vermedim ya?" Diye sorduğumda tatlı tatlı kafasını salladı. "Hayır, değilim " dedi. "Neden peki" diye sorduğumda "çünkü abim bana ne olursa olsun kimsenin kalbini kırma , kimseye kızma diyor " dediğinde gülümsedim.
Kendi içinde ne kadar yaralı da olsa kardeşine sevgiyi aşılamıştı. Birazcık çok bilmiş bir tatlıştı. Arkadan biri gelerek "Enes" diye seslendiğinde bizim minnoş arkasını döndü.
"Efendim teyze" dediğinde bende sırıtarak arkamı döndüm. Rüzgarcığımın teyzesini görmek isterdim sonuçta.
Çok güzel bir kadın yanımıza geldiğinde kafamla selam verdim. O da gülerek "merhaba, bizim bücür sizi rahatsız etti galiba" dediğinde hemen cevap verdim. "Yok zaten biz tanışıyoruz Enesle" dedim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ESEN |YARI TEXTİNG|*Tamamlandı*
Historia Cortarüzgar_karahan: peki adın neden esen? esen: seni ilk gördüğümde kulağımda kulaklık , karşımda sen esen: kulaklıkta yüzyüzeyken konuşuruz- esen esen: seni gördüğümde dinlediğim şarkı yaptım ismimi esen: çünkü duygularımı şarkı ile ifade etmeyi s...