PK 22

28 1 0
                                    

Gözlerimi yavaşça araladığımda, krem renginin hakim olduğu bir yatak odasında buldum kendimi. Buraya nasıl geldiğimi hatırlamaya çalışırken uçaktan indiğim an canlandı gözümde. Valiz beklediğim alan, havaalanından çıkışım ve telefonuma gelen sayısız mesaj...

En son Atlas'ın beni aradığını hatırlıyorum, gerisi yoktu. Yattığım yatakta doğrulup, etrafımda telefonumu arasamda, sonuç hüsrandı. Evet, kaçırılmış olduğum gerçeği yüzüme vururken telefonumun yanımda olduğunu düşünmem büyük bir saçmalıktan ibaretti. Acaba Atlas fark etmiş miydi kaçırıldığımı? Beni neden kaçırmışlardı ki?

Gelen ses ile başımı kapıya doğru çevirdiğimde kapım açılmış ve karşımda uzun süredir görmediğim bir sima görünmüştü. İtalyaya gitmemdeki büyük neden şu an karşımdaydı. Cenk kapının pervazına yaslanmış bana psikopat psikopat gülüyordu. Bu ifadesinin nedenini anlayamayarak "Benden ne istiyorsun be!?" Diyerek çıkıştım. Sonuçta anladığım kadarıyla derdi Atlaslaydı ve ben neden buradaydım anlam verememiştim. Cenk gülmeye devam ederken "Çünkü, sana bir akşam yemeği teklif etmiştim ve sen bunu reddetmiştin yanlış hatırlamıyorsam?" Dedi soru sorarcasına. Beni sadece bir daveti geri çevirdim diye mi buralara sürüklemişti?

"Sen salak falan mısın? Dalga mı geçiyorsun gerizekalı, bir yemek için insan mı kaçırılır? Bırak beni o zaman bu nasıl bir zorlama" diyerek kin kusmaya çalıştığımda, kendimi dizginliyordum bir yandan da. Çünkü Cenk'in bakışları gitgide kötüleşiyordu.

"Salakta değilim, dalga da geçmiyorum. Koynunda hastanelerden çıktığın o Atlas yüzünden zamanında ben saatlerce bekledim birini akşam yemeğine. Bekledim de ne oldu biliyor musun? Beklediğim kişinin ölüm haberini aldım. Ve şimdi senle o akşam yemeğini tamamlayacağız. Ama bu sefer o ölüm haberini ben almayacağım." Dedi sinir kusarken ve arkasına bakmadan kapıyı çarparak çıktı odadan. Ardından kapıyı da kilitlenmişti.

Bense perişan halimle dediklerini anlamlandırmaya çalışıyordum. Bir akşam yemeğinden bahsetmişti, birini bekliyordu ve o kişinin ölüm haberini almıştı. Şimdi ise benimle yemek yemek istiyordu ve yine ölüm haberi dedi.

Bu ne demekti yani?

Acaba kimi kaybetmişti?

Ve Atlas'ın bu olaylarla ne ilgisi vardı?

Kapının yanına doğru ilerledim bulunduğum odada. Kilitlediği için açamayacaktım kapıyı ama belki birine sesimi duyurabilirim diye yumruklamaya başladım kapıyı.

Sonra baktım kendi kendime. Ben ne yapıyordum? Resmen mantığımı kaybetmiş gibiydim, odada bulunan pencereyi es geçip psikopatın evinden yardım istiyordum.

Camın yanına doğru ilerlediğimde camın sadece yarım şekilde açıldığını fark ettim. Dışarıda ki manzarada tanıdık bir şey bulmak umuduyla uzun uzun pencereden dışarıya baksam da sadece uçsuz bucaksız ormanı görüyordu pencere. Bunun dışında hiçbir tanıdıklık yoktu. Ama bir umut yine de camdan dışarıya doğru "yardım edin! Kimse yok mu?" Diye bağırmaya devam ettim.

Bu sırada kapımdan kilit sesi yükseldi tüm odaya doğru. Bense bakışlarımı camdan kapıya doğru çevirdim. Bu sefer gelen Cenk değildi.

Cenk'in buğday tenine, siyah saçlarına tezat şimdi içeriye giren adamın uzun boyu, sarı saçları, beyaz bir teni vardı. Takım elbiseli adam bana doğru ilerleyip oldukça duygusuz bir şekilde "sesini kimseye duyuramazsın burada ufaklık, boşuna çabalama. Bunu Cenk bey getirtti. Akşam için şık olmanızı istiyormuş. Özen gösterirseniz iyi olur, yoksa bu özeni bizim göstermemiz gerekecek" diyerek pis pis baktı bana. Ne demeye çalışıyordu bu herif.

PORTAKAL KOKULUM Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin