Babam yudumladığı suyunu püskürtürken, Selin ablamsa bana ciddi misin? Der gibi bakmıştı. Bu kadar şaşırılacak ne var anlayamamıştım. Bu her insanın isteyebileceği bir istekti.
"Ne işin var kızım senin oralarda? Sınav sınav diye kafayı bozmuştun, evden bile çıkmıyordun şimdi mi gezesin geldi?" Diyerek yine çıkıntılık yapmaya başlayan babama nazaran, Selin ablam,
"Ne var canım aa! İstiyordur gelir, hem kafasıda dağılır Sergio da baya özlemişti Nirayı zaten. Gezer, eğleniriz" diyerek heveslenmeye başlamıştı.
Babam Sergio ismini duyunca dahada hırslanıp "Kim diyor bunu? Babasına sordunuz mu siz ilk? Vermiyorum, göndermiyorum kızımı. Hadi bakalım" diye böbürlenmişti.
"Hadi ama baba! Lütfen, kırk yılın başı gitmek istedim. Ne olur ki izin versen?" Diyerek duygu sömürüsüne başladığımda babam her zaman ki gibi dayanamadı ve onayladı. Selin abla bu duruma benden daha çok sevinmiş olacak ki babamın onayıyla boynuma atlaması bir oldu.
"O zaman Nira, sen hazırlanmaya başla kuzum. Sabah altıya alıyorum biletleri erken hazırlan ki uçağa kadar iyi dinlenesin."
"Altı erken, benim kızım sevmez erken kalkmayı biraz ileriye al sen" diyerek beni ne kadar iyi tanıdığını göstermeye çalışan babam yinede üzgün gibi duruyordu. Yerimden kalkıp arkasına geçtim ve ona sarılarak içten bir şekilde teşekkür ettim. Bunun ona yeteceğine emindim.
Selinin yoğun ısrarı üzerine hızla yemeğimi bitirip odama çıktım ve bir valiz hazırladım. Orada en az bir hafta kalırım diye düşünüyordum çünkü gerçekten çok fazla gidemiyordum ve gittiğimde de her şeyin tam olmasını isterdim.
Yatağıma girdiğimde yaptığım şeyin doğruluğunu sorgulamaya başladım. Sanki Atlastan kaçıyormuş gibiydim ama bunu sırf onun yüzünden değil Cenk denilen sapık yüzünden de yapıyordum. Hem her şeyi geçtim, benimde birazcık kafa dinlemeye ihtiyacım vardı ve bu yolculuk bana iyi gelecekti buna eminim.
Düşüncelerimle haklılık payımı soruştururken yorgunluktan uyuyakalmıştım.
Uyandığımda daha doğrusu uyandırıldığımda saat 8 di. Selin babamın dediğini yapmış ve uçağı geçe almıştı sanırım. Hazır olan valizim ve sırt çantamı kucaklayıp odamdan çıktım. Yolculukta okumak için kitap, müzik dinlemek için aldığım kulaklıkları vb şeyleri sırt çantama koymuş, uçakta yanıma alacaktım.
Merdivenlerden inip kapıya ulaştığımda babamda geldi peşimden. Bana sıkı sıkı sarılıp "dikkatli ol miniğim. Fazla özletme kendini ve aldığım biletle hemen dön lütfen, itiraz kabul etmiyorum buna da şükür demelisin" diyerek, duygularını şakaya vurarak bastırdı.
Bende sulanan gözlerimle babama karşılık verdim ve " sende dikkatli ol babacığım, seni çok seviyorum." Diyerek ayrıldım babamdan. Adem abiye bizi bırakmasını söylemiş olacak ki elimdeki valizim çoktan bagaja koyulmuştu Adem abi tarafından.
Babamı son kez öpüp Selinle birlikte arabaya bindiğimde 'bir haftalık kafa dinleme süreci. Her şeyden uzak' diyerek kendimi rahatlatmaya çalıştım.
"Eneslere haber verdin mi? Ortadan kaybolmuş gibi olma, söyle kızım onlara da merak etmesinler" diyerek bana doğru şeyi hatırlattı Selin yanımdan
Hemen üçümüzün olduğu gruba yazdım
"Ben italya'ya gidiyorum. Ulaşamazsanız eğer, merak etmeyin bebekler. Bir süre yanıt veremeyeceğim" diye bir cümle kurdum ama mantığım ikisindende bir cevap almadan beni telefonu kapatmama ikna etti. En iyi şekilde böyle kafa dinlenirmiş, deneyelim bakalım nasıl olacak
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PORTAKAL KOKULUM
Roman pour AdolescentsHer güzel şeyin bir sonu vardır derler ya hani. İşte o son, yeni bir hayatın başlangıcı olacaktı. Nira, annesinden babasına kalan bir emanet. Daha 18 yaşında iken Niraya hamile kalmıştı annesi ve aynı anda beynindeki tümörü öğrenmişti. Aynı gün, bu...