Pk 17

6 0 0
                                    

Hadi ama! Yine bir olay olur ve babam sağ olsun, Selin ablam hemen olay yeri inceleme gibi eve damlar.

Beni görebilecekleri kadar ilerlediğimde açık renklere hakim salon takımımızın arkasında kalakaldım. Çünkü Selinle göz göze gelmiş tedirgin bir şekilde gülümsemiştim.

"Selin abla?"

Dedim 'ne arıyorsun burada?' der gibi.

"Kuzum, ortalığı yine karıştırmışsınız bende bir yoklayayım dedim. Gayette iyi etmiş gibi gözüküyorum" dedi babamla benim aramda gözlerini gezdirerek. Babamda bana bakınca yumuşayacağını bildiğinden sadece halıya bakıyordu. Aslında ben evden çıkarken pekte kızgın değildi. Sanırım Eneste bu kadar uzun süre kaldığım ve haber vermediğim için celallenmişti.

"Ya, yaa çok iyi etmişsin. İnan sen olmasan şu an saç baş girmiştik birbirimize" diyerek elimdeki çanta ve montumu yanımdaki masa takımının sandalyesine bıraktım.

"Selin söyle o portakal kokuluya, bir daha eve bu saatte gelmeye çalışmasın, ha geliyorsada ya arabada ya da garajdaki çadırlardan birini alıp gitsin bahçede falan kalsın çünkü bu saatte eve gelen, eve giremez. Bu evi-" derken

"Bu evin kuralları var!" Diyerek babamın sözlerini tamamladım. Ay ne kural aman, aman!

Bu sıralar babamda bir haller vardı anlamış değildim. Genelde her zaman ya Enese ya da Ayline giderdim ve hiç sesi çıkmazdı. Selin ablaya dönüp,

"Sende söyle o arkadaşına, bu evin bi kuralı varsa bu kurala tek ben uyacak değilim herhalde. Hem Deren nerede?" Diyerek telefonuma baktım, saati görebilmek için. Oha saat ne ara 11 olmuştu! Deren kesin yine nöbete gitmiştir

Kusura bakmada, reis haklı Niracığım. Ben olsam, seni balkondan sallandırırdım yeminle. 11 ne lan?

Diye konuştu yine içimdeki cazgır.

"Herkesin bir sorumluluğu olduğu gibi Dereninde bir işi," Diyerek bana bakan babam, yumuşayacağını anlayarak kafasını yine karşımızdaki Seline çevirerek "olduğunu söylersin sen Selin" diye düzeltti.

"Ay, tamam vazgeçtim girmiyorum aranıza. Kendi aranızda konuşun be, sanki duymuyorsunuz birbirinizi. Gelmiş burada benim beynimin etini yiyorsunuz baba, kız." Diye söylenerek mutfağa gitti Selin.

Bende babamın çaprazında kalan üçlü koltuğa oturdum ve boş boş televizyona bakmaya başladım.

Hem suçlu, hem güçlü diye geçirdim içimden. Sözde pişman olurdu, alın işte size pişmanlık. Benimde babam bu işte, pişmanlığını bir süre içinde belli edemezse, o pişmanlık yerini öfkeye bırakır.

"Sadece şunu bil ki, benim hayatımda hata olabilecek son şey sensin Nira. Hata olduğunu düşünsem, seninle oturup burada bunları bile konuşmam ya zaten" diyerek ayaklandı. "Ben yatıyorum kızım, iyi geceler" diyerek cevap beklemeden olgun adımları ile merdivenlerden çıktı.

Sanki demin çocuk gibi benimle didişen o değilmişçesine ayrılmıştı salondan. Bende sözlerinden etkilenerek arkasından iyi geceler diye şımarıkça bağırdım. Cevap olarakta bir kıkırtı duyduğuma emindim.

Kapalı olan televizyonda gözlerimi biraz daha gezdirsemde mutfaktan gelen sesler ile yerimden kalktım ve mutfağa gittim.

"Yine ortaya bombayı bırakıp kaçmışsın evden. Tüm gün Deren ve babanla uğraştım be kızım. Neredesin sen?" Diye yakınarak tezgaha yaslanan Seline mahçupça güldüm ve "sadece, sakinleştiriciyle yaptığım şeyleri ciddiye alıp bana resmen hata dedi Selin. Ne yapabilirdim? Eneslere gittim. Başka nereye gidebilirim ki?" Dedim ve lavabonun üstündeki dolaptan bir bardak alıp kendime su doldurdum. Hızlı yiyeceğim diye tüm yemek boğazıma dizilmişti zaten Eneslerde.

PORTAKAL KOKULUM Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin