Yine kulağımın dibinde zangır zangır çalan ses ile uyandım. Saate baktığımda, dersin başlamasına 10 dakika kaldığını fark ettim ve daha gözlerimi bile tam açamamışken yorganı üstümden atarak, hızla kıyafetlerimi alıp lavaboma girdim. İşlerimi hallederken bir yandan da giyindim. Saçım başım dağınık olsada umursamadan formanın son düğmesinide ilikledim ve çantamla telefonumu da alıp hızla odadan çıktım. Nergis abla izinli olduğu için Babam ve Deren sofra hazırlıyorlardı sanırım.
Bir şey yemeyeceğimi söyleyerek evden çıktım. Çantamda arabanın anahtarını ararken otoparka vardım ve kafamı çantadan bir saniyeliğine çektim. Gördüğüm şey dün geceyi gözümün önünden geçirdi.
Enese arabayı getirirsin diyip yanından ayrılmıştım...
Arabam Enesteydi!Hızla telefonumu aldım ve Enesi aradım. İkinci çalışta açtı "sakin ol kuzu, arabanıda aldım geliyorum sizin oraya" dedi. Hızlı olmasını söyleyerek telefonu kapattım ve onu bekledim. Böylesi iyi olmuştu aslında çünkü Enes'in ehliyeti olduğu için onu aldığımda, arabayı ona veriyordum okula kadar o götürsün, ceza yemeyelim diye. Gerçi yesekte umrumda olmazdı ama alacağım ehliyetim tehlikeye girer diye bir taraflarım yemiyordu. -Şimdi sorarsınız Enes'in neden arabası yok diye. Şöyle cevap vereyim. Enesin babası ona doğum gününde son model bir mercedes alsada Enes, okuldaki davranışları yüzünden ceza yemiş ve arabası elinden alınmıştı. Bende üzülmesin diye her sabah onu alıyordum-
Yaklaşık iki dakika sonra Enes geldi ve arabaya bindiğim an son gazla okula sürdü.
Okul otoparkına park ettiğimizde dersin başlamasına iki dakika kaldığını gördüm ve hızla koşmaya başladım. Tabi Enes topuklarını yere vura vura beni geçmişti. Rahattı tabi açılacak eteği yoktu sonuçta.
Son bir dakika kala sınıfa girdik ve nefes nefese yerimize oturduk. Bugün de hava buz gibiydi ve ben yine donuyordum.
İlk ders matematik olduğu için kitaplarımı hızla açıp telefonumu sessize aldım. "Lan tipinden belli 10 dakika önce uyandığın. Bu nasıl inekliktir lan, elinde olsa uyurken bile ders dinlersin sen" diyerek bana laf sokuşturan Enese göz devirdim ve sınıfa giren hocayı görüp ayağa kalktım.
Hoca her günki gibi ayağa kalkan, bende dahil iki üç kişiye teşekkür ederek yerlerimize oturmamızı söyledi.
Ve bunu yaparken yanımda yaylanarak oturmaya devam eden Enese iğneleyici şekilde bakıyordu.
Her ne kadar bize ponçik olsada, okulda asarım keserim kafasında takılarak herkese artistlik yapıyordu Enes. Kimsede laf edemediği için anca iğneleyici şekilde bakıyorlardı.
Laf edememe sebepleri ise kendisini okulun sahibi ilan etmesiydi. Yalanda değildi aslında ama babasınındı sonuşta o bir emek harcamamıştı burayı yaparken.
Bende düşüncelerim yüzünden Enese döndüğümde göz devirip tekrar önüme döndüm ve hocanın hazırlanmasını bekledim.
"Kurtul artık şu tavırlarından. Yaptığım bir şey yok Nira. Sadece herkese yerini bildiriyorum." sert bir şekilde kulağıma bunları söylediğinde bir anda gelen sesi ile titredim. "Salak" diye gülerek tekrar arkasına yaslandığında bende tavır yapıp, konuşmaya başlayan hocayı dinlemeye koyuldum.
Her zamanki gibi geç kalan Aylinin arkama oturması ve beni dürtmesi bir olmuştu
arkama dönüp "ne oldu" der gibi baktığımda bana heyecan ve mutlulukla kısamadığı sesi ile bir şeyler söylemeye çalıştı.
Sessiz olmasını söylemeye çalışsamda hoca bizi gördü ve "kızlar ne oluyor orada? Uyarıyorum, duymuyorsunuz da. derhal müdürün odasına kalkın bakayım" diyerek gözleriyle beni yerin dibine soktu. Beni diyorum çünkü Aylin, hiç etkilenmeden kalkıp yürümeye başlamıştı bile.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PORTAKAL KOKULUM
Ficção AdolescenteHer güzel şeyin bir sonu vardır derler ya hani. İşte o son, yeni bir hayatın başlangıcı olacaktı. Nira, annesinden babasına kalan bir emanet. Daha 18 yaşında iken Niraya hamile kalmıştı annesi ve aynı anda beynindeki tümörü öğrenmişti. Aynı gün, bu...