Gözlerimi yavaşça açtım ve ışığın kamaştırdığı gözlerimi kısarak pencereye baktım. Pufta yatan kişiye odaklanamadan gözüm yanmaya başladı ve ışıktan kurtulmak için diğer tarafa döndüm.
Pufumda biri yatıyordu!
Gözlerimi hızla açtım ve yatağımda doğrularak yatan kişiye baktım. Bu, bu Atlastı. Ne arıyordu ki burada?
İki elimide şok olmuş gibi ağzıma götürmüştüm. Eğer ağzımı kapatmasan çığlık atmadan duramazdım.
Nasıl odama girmişti ve ben nasıl uyanmamıştım. En son, en son okuldan geldiğimi ve üstümdekileri yorgunca çıkarıp yatağa girdiğimi hatırlıyorum.
Üstümdekiler!
Hemen yorganımı kaldırıp üstümde ne olduğuna baktım. Normal kışlık bir pijama takımı vardı üzerimde. Bunları bana kim giydirmişti.
Kapıya baktığımda anahtarın sola doğru çevrili olduğunu gördüm. Kapıda kilitliydi.
Şok olmuş gibi bir Atlasa, bir kapıya, bir üstümdekilere bakıp dün ne olduğunu kavramaya çalışıyordum.
Yanımdan gelen esneme sesi ile kafamı tekrardan Atlasa çevirdim. Uyanmıştı.
Fısıldayarak "Sen, sen nasıl girdin odama? Ben nasıl giyindim? Kapı neden kilitli?" Diye sorularımı yağdırdım Atlasa. Daha gözlerini bile tam açamamış sadece yatarak kısık bakışları ile bana bakıyordu.
"Kızım bir destur yeni uyandım ya." Diyerek üzerindeki örtüyü boynuna kadar çekti ve bana sırtını döndü. Her yerimin ağrımasını umursamadan hızla yataktan kalktım ve onu omuzundan tutarak tekrar bana doğru çevirdim.
"Ne arıyorsun burada!?" Dedim çatılan kaşlarım eşliğinde. O ise sırıtarak "hatırlamıyor musun?" Dediğinde kafamı olumsuzca salladım ve anlatmasını bekledim.
"Babanın gelmeyeceğini ve evde tek kalmak istemediğini söyleyip beni çağırdın. Zili çaldığım an kapıyı açıp üzerime atladın ve saatlerce, deliler gib-" sözlerine devam edeceği sırada utancımdan kıpkırmızı olmuş şekilde ellerim ile ağzını kapattım.
Sussada sırıtışını kesmemişti ve dişleri elime değiyordu. Ağzını açıp bir anda elimi ısırınca hızla ağzından çektim elimi. Ve diğer elim ile acısını azaltmak için ovmaya başladım
"Napıyorsun be! Kuduz musun?" Dedim cırlayarak. Atlas hala sırıtışından ödün vermiyor ve yattığı yerden doğrulmuyordu.
"Sağlıklı halinin tadını çıkarıyorum güzelim." Diyerek göz kırptı ve pufta oturur vaziyete geldi
"Şaka maka, beş saat seninle uğraştım. Sabah cırlama diye üstündekileri bile zar zor değiştirdim ama sen yinede cırlayacak yer aradın" diyerek kollarını yukarıya doğru esnetti ve ayaklarını puftan indirdi.
"Beni, sen mi giydirdin?" dedim şokta olan yüz ifademle. Bu, Atlası yine güldürdü ve ellerini, ben masumum der gibi havada kaldırıp "merak etme ayıldın ve kendin giydin. Hiç mi hatırlamıyorsun?" Dedi. Bende, olumsuzca başımı salladım. Hiçbir şey hatırlamıyordum. Ne giyindiğimi, ne de Atlası eve aldığımı.
"Nira. Uyansana kız artık, okula geç kalacaksın. Yine kilitlemişsin kapını" sesi geldiğinde titredim ve telaşla Atlası kolundan tutup dolaba soktum. Sonra ise kapıyı açtım.
Deren bana soran gözlerle baktığında "Enesteyken üşüttüm sanırım siz dün yokken ateşim çıktı. Hapla geçirdim ama kendimi çok yorgun hissediyorum. Bugün okula gitmeyeceğim Deren." Diyerek başımı ovalamaya başladım. Onları inandırmam gereken bir yalan yoktu gerçekten kötü hissediyordum. Ayrıca devamsızlığa karşı bir insan olduğum için beni kaytarıyor sanmazlardı. Deren hemen elini alnıma koyup ateşime baktı ve "hafif ateşin var. Üstündeki de polar Nira! Çıkar çabuk şunu. Sonrada git yat. Yeni geldim ben, biraz uyuyacağım. Bir şey olursa bana seslen, tamam mı?" Diyerek üstümdekini çıkardı ve geri giyeceğimi bildiği için alıp götürdü.
Üstümde yarım yamalak taktığım kopçası ile sütyenimle kalmıştım.
Neden dede neden been?
Dolabım sürgülüydü ve ilk önce askı tarafı gözüküyordu. Atlas ise tam o askı tarafındaydı. Kapıyı kapatıp dolabın önüne geçtim ve "bana bak, hiç uygun bir vaziyette değilim. Sakın bana bakmıyorsun, tamam mı? Kapa gözlerini!" Diyerek dolabı açtım. Gerçektende gözleri kapalıydı. Bu haliyle oldukça masum ve tatlı görünüyordu.
Hemen bir tişört alıp üzerime geçirdim ve onuda kolundan tutup dolaptan çıkardım. Gözlerini açtığında "ben nasıl çıkacağım?" Diye sordu.
Evet çok güzel bir soru?
"Nasıl girdiysen öyle çık Atlas efendi!" Dedim ve tekrardan yatağıma oturdum.
"Beni sen içeriye almıştın, şimdide sen çıkar bakalım" diyerek kolarını göğüsünde birleştirdi ve o da benim gibi yatağa oturdu. Bu salak buraya girmiştide arabası ve ayakkabıları neredeydi
"Arabanı nereye koydun asalak?" Dedim merakla. Bunları düşünemediyse tam asalaklık yapmış olurdu.
"Yan evin önünde" diyerek ayağa kalktı ve kapıya doğru yürüdü. Telaşla yanına koştum ve "dur, ne yapıyorsun? Deren daha uyumamıştır. Derin uykuya bir saatte geçiş yapıyor, beklemeliyiz" dedim bilmişçe.
Evet Deren zor uyur ama uyudumu asla uyanmazdı.
Atlas sıkılmış gibi " iyi o zaman, yapacak bir şey söyle de onu yapalım bari. Çok sıkıldım" dedi ve tekrar yatağıma oturdu. Odada tıkılı kalmıştık resmen. Ders çalıştırmasını isteyebilirdim aslında. Ama deren ses duyarsa direkt biterdim. En iyisi ben yiyecek bir şeyler getireyim de bir şeyler yiyelim diyerekten gözlerimi, Atlasın siyahlarına çevirdim ve "burada bekle. Ses duyarsan dolaba gir ve sakın ses çıkarma." Diyerek odadan çıktım.
Babam sanırım eve gelmemişti. Hızla mutfağa indim ve ikimize de büyük bir sandviç yaptım. Yanınada portakal suyu katıp tepsiye koydum ve üst kata çıkmak için merdivenlere yürüdüm. Nergis abla bir haftalığına izinliydi sanırım.
Ve mutfak şimdiden dağılmıştı. Merdivenleri çıkıp odaya girdim fakat Atlası bıraktığım yerde bulamadım. Tam arkamı döneceğim sırada dolabın kapısı hızla açıldı ve ödümü patlatmış oldu. Elimdeki tepsi titresede hiçbirini düşürmemiştim ama çığlık atmamak için zor tutmuştum kendimi.
Tepsiyi masama bırakarak, Atlasın karşısına geçtim ve kahkaha atan suratına kendine gelmesi için bir tane yapıştırdım. Ama yinede susmadı. İkinciyi de vurup çocuğu şamar oğlanına çevirsemde fayda etmiyordu hala sessizce ama bir o kadarda gıcıkça kahkaha atıyordu. En sonunda, Derenin uyanma ihtimalini yeniden aklıma gelince, resmen Atlas'ın üzerine atladım.
Mecaz olarak değil gerçekten, sinirden Atlas'ın üzerine atlamıştım. Ben sadece geriler zannetsemde Atlas, gerilemekle kalmamış dengesini kaybederek beni de beraberinde yere toslatmıştı.
Atlas'ın üzerine serilmiş şekilde yerde şaşkınca siyah harelerine bakıyordum. İlk defa bu kadar parlak bir tondaydı. Gerçekten, normalde siyahın en mat hali olan gözleri, şu anda pas parlak şekilde şaşkınca gözlerimin içine bakıyordu.
Benim de bi farkım olduğu söylenemezdi. Atlas gözlerini gözlerimden ayırarak dahada aşağılara doğru ilerlettiğinde ne yapmayı düşündüğünü anladım, ama buna izin veremezdim. O bana sanki çok uzaktaymış gibi daha da yaklaştığında düşerken belimi tutan ellerinden kurtularak, ne yapmaya çalıştığını anlamamış gibi hızla üzerinden kalktım
Bunu yapmasına şu anlık gerek yoktu!
![](https://img.wattpad.com/cover/224750141-288-k84051.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PORTAKAL KOKULUM
Teen FictionHer güzel şeyin bir sonu vardır derler ya hani. İşte o son, yeni bir hayatın başlangıcı olacaktı. Nira, annesinden babasına kalan bir emanet. Daha 18 yaşında iken Niraya hamile kalmıştı annesi ve aynı anda beynindeki tümörü öğrenmişti. Aynı gün, bu...