BÖLÜM 2: Kapalı Alan

26 6 0
                                    

Ders boyunca Ege ve Berke'nin bakışlarını üzerimde hissetsem de umursamadan hocayı dinleyip not almıştım.

Teneffüs zili çaldığı an da sınıftaki kızlar Ege ve Berke'nin etrafına otomatik olarak benim de atrafıma toplandı. Ece "Egecim size okulu gezdirmemi ister misiniz?" ağzını yayarak sorduğu soruya iğrenerek baktığımda Berke "Gerek yok sürtük bizi Fulya gezdirirecek" dediğinde kafamı çantamdan ayırmadan "Peki bundan Fulya'nın haberi var mı?" dediğim de Ege "Artık var" diye cevap verdi. Verdiği cevaba arkamı dönüp göz devirmekle yetindim. Tabiki onları okulda gezdirmeyecektim.

Dersimiz resim/müzik olduğu için sınıfın yarısı müzik sınıfına, içinde benimde bulunduğum diğer yarısı ise resim atölyesine gidecektik. Fakat şuan erkekler hariç herkes yeni çocuklar ile ilgilendiği için hâlâ kimya sınıfındaydı.

Çantamı alıp ayaklandığım sırada Berke ve Ege de ayaklandı ve peşimden geldiler. Kızlar ne olduğunu anlamaz gözlerle arkamızdan bakarken ben peşimden gelen Berke ve Ege'yi umursamadan zemin kattaki resim atölyesine inmek için merdivenlere yöneldim. Ege "Neden asansöre binmiyoruz" diyerek kolumdan tutarak beni merdivenlerin yanında bulunan asansöre bindirdi. Kolumu ondan kurtarmıştım ama artık çok geçti asansör kapısı kapanmıştı bile. Ben panikle onlara bağırırmaya başladım "Ne yaptığınızı sanıyorsunuz siz!!?? B-benim kapa-kapalı alan kor-korkum var" son kelimelerim zarzor çıkmıştı ağzımdan. Nefes nefese kalmıştım. Ege ve Berke panikle özür dilemeye başladılar ama onları duymakta zorlanıyordum. Berke asansörü durdurmak için düğmelere basıp duruyordu. Ege ise beni sakinleştirmeye çalışıyordu. Ama pek başarılı olmuş sayılmazdı. 2 dakika sonra asansör kapısı atölyenin bulunduğu kata gelince açılmıştı. Kendimi aniden dışarı atınca yere çöktüm ve derin derin nefes almaya başladım. Ege ve Berke de yanıma çöküp iyi olup olmadığımı sorup durdular.

Biraz daha olduğum yerde kaldıktan sonra bağdaş kurarak oturdum. Başımı ellerimin arasına alarak bacaklarıma yaslandım. Berke çantamdan aldığı suyu gözümün önüne uzattı. Önce elindeki suya sonra onun yüzüne baktım ve şişeyi elinden alıp koca bir yudum içtim. Şişeyi yere bıraktım ve az önceki pozisyona geri döndüm. "B-ben üzgünüm... Yemin ederim bilmiyordum!" dedi Ege. Sesindeki hüznü ve pişmanlığı gizleyemeyerek.
Kafamı kaldırıp ona baktım. Gerçekten de üzgün ve pişman bir ifade vardı yüzünde. Nefes alarak önüme döndüm ve yerimde dikleştim ardından yerdeki çantamı alarak ayağa kalktım hâlâ yerde oturan kuzenlere bakıp "Umarım yeni tanıdığınız insanları kendi kafanıza göre bir daha yönlendirmezsiniz!" diyerek arkama bile bakmadan resim atölyesine ilerledim.

Ardımdan atölyeye giren Ege ve Berke'ye bakmadan çantamı masama bıraktım ve yan tarafta resim eşyalarımızın bulunduğu dolabın anahtarını çantamdan çıkartıp ayağa kalktım. Oraya doğru adımladım. Anahtarı deliğe koyarak kapağı açtım ve boyalarımı aldım masama bırakıp geri döndüm ve tuvalimi alıp kapağı geri kilitledim. Yerime oturduğumda Ege ve Berke'nin hâlâ bana baktığını hissedebiliyordum.

Telefonumu çantamdan çıkartıp sosyal medya hesaplarımda biraz dolaştım ve telefonu geri kapatarak çantamda ki yerine geri koydum. Ders başlamıştı. Ve ben resmimi çizmeye devam ettim.

Tüm gün peşimde dolanan Ege ve Berke'ye aldırış etmeden her zaman yaptığım gibi derslere girdim.

Paydos zili çaldığında eşyalarımı toparlayıp telefonu çantamdan aldım ve kütüphaneye gitmek üzere otobüs durağına doğru yürümeye başladım.







TEKRAR MERHABA ARKADAŞLAR!! BİR BÖLÜMÜN DAHA SONUNA GELMİŞ BULUNMAKTAYIIIZZ~
UMARIM BEĞENİRSİNİZ.
SİZİ SEVİYORUM TEŞEKKÜRLER 😘🦋

FOREVER TOGETHER (SONSUZA DEK BİRLİKTE)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin