BÖLÜM 26: Baskın Basanındır!

13 4 0
                                    

Fulya'nın ağzından~

Şuan da hastanedeydik. Kara yoğun bakıma alınmıştı. Ben yoğun bakım kapısının bir-iki metre gerisinde öylece duruyordum. Hiçbir şey yapamıyorum! Lanet olsun ki hiçbir şey yapamıyordum!! Öylece boş boş durmak dışında başka hiçbir şey yapamıyordum!! Beni saran kolların sahibine baktım. Ege... Ege'm! Birden ona sarıldım
"Neden geldiniz ki siz!? Neden atladı önüme!? Bora'nın bana zarar vermeyeceğini biliyor!" Ege benden biraz uzaklaşıp yüzüme baktı
"Güzelim farkında mısın o piç sana ateş etti!!" haklıydı ama bilmediği şeyler vardı. Bora öyle biri değildi. Ne kadar takıntılı teki olsada çok nazik ve duygusal bir insandır o! Kötü biri değildir!!
"Evet ateş etti ama o bana zarar vermez veremez! Bora karınca bile ezmez! Bunun arkasında başka biri var! Eminim!"
"Nasıl yani?" diyerek daha da uzaklaştı.
"Biri Bora'yı kandırmış olmalı! Ayrıca benim o gün oraya gideceğimi kimse bilmiyordu! Aramızda bilgi sızdıran biri olmalı!" dedim ve Ege'ye baktım.
"Kara yoğun bakımdan çıksın gidip o kişiyi birlikte bulacağız güzelim söz!" aklıma gelen şeyle yüzümü buruşturdum
"Ege sen Bora'yı öldürdün! Sen böyle biri değildin. Yani sen ahh!"
"Sen yokken ben Kara ile anlaşma yaptım. Bende artık bu işteyim! Seninle birlikte!"
"Sen manyaksın!"
"Sanki sen manyak değilsin!" gülüp bana sarıldı.
"Neden çevremde normal insan yok ki!?"
"Çünkü merkezde olan sen normal değilsin ki biz çevrendekiler normal olalım"

Ege çok zayıflamışsın yemek yemelisin diyerek hastane kantinine inmişti. Ben ise yoğun bakımın önündeki sandalyelerde oturmuş Kara'nın bir an önce çıkmasını bekliyordum. Birden içerde bir hareketlilik başladı. Hemşirenin kapıyı açıp dışarı çıkması ile bende ayaklandım
"Ne oluyor? O iyi mi!?" içeri girmeye çalıştım fakat kadın beni tutmuştu
"Çok kan kaybediyor! Ve kurşun çok hasar vermiş!! 0(Rh)- kana ihtiyacımız var! Ama şuan hastanemizin kan bankasında yok! Kanı 0(Rh)- olan birini tanımıyor musunuz?" düşündüm. Sma yoktu!
"Lanet olsun hayır tanımıyorum!"
"Duyuru yapacağım!" kadını durdurup
"Yanına gelmek istiyorum!"
"Üzgü-"
"BANA BAK SANA İÇERİ GEÇMELİYİM DİYORUM!"
"Ta-tamam efendim size yardımcı olması için doktor beyi göndereceğim" diyerek ilk önce resepsiyondaki görevliye duyuruyu yaptırdı ardından içeri girip doktor ile konuştu. Doktor dışarı çıkıp yanıma geldi
"Bakın hanımefendi sizi içeri ala-"
"EĞER İŞİNİZE DEVAM ETMEM İSTİYORSANIZ BENİ İÇERİ ALIN!!" Ege yanımıza gelmişti
"Ne oluyor burda!?"
"İçeri geçmek istiyorum ama bu doktorlar beni içeri almıyor!!"
"Bakın beyefen-"
"Başlıyacam şimdi işinize!! BANA BAKIN BEN NEMESİSİM ANLADINIZ MI!? EĞER BU İŞE HAYATTA KALIP DEVAM ETMEK İSTİYORSANJZ DEDİĞİMİ YAPIN!!!!" korkmuş olmalılar ki kabul ettiler. Kıyafet eldiven ve bone giydikten sonra içeri girdim. Hemşire kanı getirip heyecanla yanımıza geldi.

Yarım saaten fazla süredir burada Kara'nın elini tutuyordum. Birden makine öttü. Ben ne olduğunu anlammdan hemşireler beni dışarı çıkardı.
"Ne oluyor ona! NE OLUYOR!!?"
"Hanımefendi lütfen sakin olun! Ve burda kalın!" kapıyı kapatıp içeri girdi. Ben ise kapıyı yumrukluyordum
"AÇIN AÇIN LÜTFEN! ONU BIRAKAMAM! O BENİM AİLEM..." olduğum yere yavaşça çöktüm.
"O benim ailem. Abim... O gidemez... gidemezz..." iyice yere çöktüm ve dizlerimi kendime çekerek başımı yasladım. Ege yanıma gelip beni ayağa kaldırdı.
"Kalk güzelim hadi! Gel buradaki pencereden bakalım hadi!!" dediği şey ile ayağa kalkıp hızla dediği pencereye gittim. Doktorlar ona şok uyguluyordu. Ege'ye döndüm ağlıyordum
"Ege o ölmez dimi? O iyi olacak dimi? Ege bir şey de! İyi olcak de! Konuş!!" birden bana sarıldı. Ama bir şey demedi. Neden bir şey demiyordu ki!? Elimi camın üzerine koydum
"Sanki ordaymışsın gibi elimi uzatıyorum-" sözümü bitirmemi engelleyen şey kulakları sağır edercesine çıkan makinenin sesiydi. Büyük bir sessizlik kapladı içimi, başım dönmeye başladı. Koşarak içeri girdim. Yüzünü kapatıyorlardı koşarak engelledim onları
"Kapa-kapatmayın yüzünü! O beni bırakmaz!" Ege belimden tutup beni uzaklaştırmıştı yanından
"LÜTFEEN! BIRAK BENİ! BIRAAKK! EGE BIRAK! KAPATMAYIN YÜZÜNÜ KAPATMAYIN!!" duyduğum en son şey
"Saat 16.23" ve ardından karanlık...

"Kara!" diyerek uzandığım yerde aniden doğruldum. Etrafıma bakındım. Hastane odasındaydım tek başıma. Yanımda kimse yok diye düşündüğüm sırada Ege içeri girdi.
"İyi misin güzelim!? Bir şey mi oldu!?" yanıma geldiği anda ona sarıldım.
"Kara gitmedi değil mi? Burda gitmedi!?" saçlarımı okşamaya başladı
"Ö-özür dilerim Güzelim" daha şiddetli bir şekilde ağlamaya başladım. Ege yanıma uzandı başımı göğsünün üstüne yasladı ve bana sarıldı. Bende onun beline.

Gözlerimi açıp etrafına bakındım. Hâlâ Ege ile sarılmış bir şekildeydim. Bu işin arkasında kimin olduğunu aramızda ki haini bulmalıyım! Telefonuma uzanacağım sırada Ege uyanmıştı. Telaşla irkildi
"Ne oldu!?"
"Aramızda ki o haini bulmalıyım!"
"Güzelim bak çok yorgun ve halsizsin. Daha sonra birlikte hallederiz!"
"Olmaz! Bak eğer o kişi beni biraz tanıyorsa şuanda kaçma planları yapıyordur. Kaçmadan onu bulmalıyım!"
"O kişi eğer seni biraz tanıyorsa hayatı ona zehir edeceğini de biliyordur!"
"Ege lütfen!" ona yalvaran gözlerle bakıyordum. Derin bir nefes aldı ve
"Tamam. Ama bir şartla düzgünce bir yemek yiyecez!!" tamam anlamında başımı salladım.
"Şey önce onu görsek?"

Doktor bizi morga götürmüştü. Yüzündeki beyaz örtüyü açmış ona bakıyordum. Gözümden bir damla düştü.
"Yalancı! Yalancısın işte! Hani beni bırakmayacaktın!? Hani ben istemediğim müddetçe gitmeyecektin!? Hani ben ne dersem o olucaktı!!" göz yaşlarını sildim ve tekrar konuştum
"Şimdi geri dönmeni istiyorum! Neden dönmüyorsun!? Ha?! Neden!? Nedenn..." Yere çöktüm.
"Özür dilerim özür dilerim!" Ege bana sarılıp dışarı çıkardı.

Şuanda depoya gelmiştik. Bütün adamları da toplamıştım. Adamların hepsini yan yana dizmiş önlerinde duruyordum. Arkamdaki masada ise Ege ve Ayhan abi araştırma yapıyordu.
"Efendim bulduk!" hemen onlara döndüm. Ekrana baktığım zaman gördüğüm kişi ile şok geçirmiştim!
"HASAAAN!!" adamlara dönmüştüm
"Tutun şu piçi!" Arda yanında duran Hasan'ı sıkıca tutmuştu. Onlara doğru yürümüş tam önlerinde durmuştum.
"Bir kere soracam! Hangi şerefsize çalışıyorsun!?"
"K-kimseye-" karnına sert bir yumruk attım
"YALAN SÖYLEME TEK BAŞINA YAPACAK KADAR GÜÇLÜ DEĞİLSİN! Söyle yoksa" belimden silahı çıkarıp kafasına dayadım ve sırıttım
"Çok zevk alırım bu şeyi yapmaktan!"
"Ta-tamam Murat. Murat'a çalışıyorum." lafını bitirdiği an gözümü bile kırpmadan kafasına sıktım. Geri çekildim adamlara dönerek
"Hazırlanın gidiyoruz!"

Murat'ın deposuna gelmiştik. Arabaları çok geride bırakmış yaklaşık 2.5 kilometre kadar yürümüştük. Depoya yetiştiğimizde etrafını sarmıştık. Adam sayısı olarak onlardan oldukça fazlaydık. Kapıdaki adamları Ege halletmişti. Ona dönüp
"İlerde benim yerimi kaparsan seni ordan indiririm" ikimizde gülüyorduk.
"Merak etme Güzelim senin yerine geçebilecek kadar güçlü değilim" ona gülümseyip ilerlemeye başladık. Arda kapıyı sertçe açtı ve benim girmem için kenara çekildi. İki elimede silah aldım ve içeri girdim.
"BASKIN BASANINDIR!!" dediğim anda adamlarım pencereleri kırıp içeri atlamıştı. Ellerimdeki silahları kaldırıp tetiklere basmaya başladım.
"Murat'ı bana bırakın!!" diyerek ilerledim. Rahatça ilerliyordum çünkü beni koruyorlardı. Murat itinin üstüne doğru gidiyordum o ise geri geri yürüyordu. Arkasını döndüğü sırada bacağına sıktım. Acıyla yere düşmüştü. Ben ise sakince yanına gidiyordum. Yanına geldiğimde yere çöktüm
"Köpeklerine söyle ateşi kessinler yoksa ben kökten keserim!"
"DURUN!" köpekleri ona bakıyordu
"Durun. Durun geri çekilin! " sırıtarak onlara baktım.
"Silahları da yere bırakın kuçukuçular" silahları yere bıraktıkları sırada Ayhan abiye işaret verdim ve hepsini tutup yere oturttular. Arda'ya seslendim
"Arda şu ana köpeğide alın!"

Kendi depomuza gelmiştik. Arda yanıma gelip
"Hazırladık efendim" dediğinde Ege ile birlikte ayağa kalkıp Murat'ı tuttuğumuz odaya gittik. İçeri girip sağına geçtim.
"Kolayca kurtulabileceğini falan mı düşünüyordun!?" konuşmasına izin vermeden kafasını tutup önünde duran suyla seyreltilmiş kezzaba soktum. Geri kaldırdığında acıyla bağırdı
"Se-sen manyaksın!"
"Neden herkes bunu söylüyor ki!? Manyak olduğumu BİLİYORUM!" kafasını tekrar soktum.
"Fazla uzatmayalım ben açım. Ege silahı verir misin?"
"Ben hallerim!" demiş ve anında adamın kafasına sıkmıştı.
"Oha Ege içinden cani çıktı!"






SELAAAMM~
UMARIM HOŞUNUZA GİDER 💋
İYİ OKUMALAR 🦋💜
OY VERMEYİ UNUTMAYIN 🍓

FOREVER TOGETHER (SONSUZA DEK BİRLİKTE)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin