BÖLÜM 27: Hayat Devam Ediyor

6 3 0
                                    

Yazarın anlatımı~
1.5 yıl sonra~~

Kara'nın ölümünün üzerinden 1.5 yıl geçmişti. Kara'nın ölümünden 2 hafta sonra Fulya'nın babası alkollü araç kullandığı için kaza yapmış ve hayatını kaybetmişti. Fulya Kara'nın ölümünü sindirememişken babasının ölümü de onu çok derinden etkilemişti. Sadece onu değil annesinide çok etkilemişti. Ayrılmış olsalarda bunca zaman birlikteydiler. Annesi Türkiye'de iki ay kadar kalmış ardından burada yaşadıkları anılar yüzünden daha fazla kalmayacağını dayanamadığını söylemişti ve Amerika'ya annesinin yanına gitmişti. Fulya'yı da almak istediğini söylesede Fulya reddetmişti. Çünkü sevdiği adam abisi gibi gördüğü Berke; Kara, bebeği ve Orhan amcasının bedenleri anıları işi her şey burdaydı. Bırakıp gidemezdi. Bunca olaydan sonra kendine gelmesi çok uzun zaman almıştı. Eskisi kadar konuşmuyor, gülmüyordu ama işine hâlâ devam ediyordu. Çünkü söz vermişti. Orhan amcasına ve Kara'ya söz vermişti. Ne olursa olsun bırakmayacaklarıdı ne bu işi ne de birbirlerini. Ama onlar sözlerini tutmamış ve Fulya'yı bırakmışlardı. Fulya ise hâlâ verdiği sözü tutuyordu. Çünkü onları aileleri gibi görüyor ve seviyordu. Mezarlarının başında ne olursa olsun sözünü tutacağına yemin etmişti. Onlara kırgındı ama aynı zamanda minnet ve sevgi doluydu... Ne de olsa HAYAT DEVAM EDİYORDU!

Gelelim bu 1.5 yıl içinde olanlara: Fulya'yı eski haline getiren kişi ise çok sevdiği üç adamdı. Ege, Berke ve Cem. Ege, Berke ve Fulya üniversiteyi kazanmışlardı. Üçüde aynı üniversitede okuyacaktı. Cem'de artık Türkiye'de okuyacaktı. Kardeşi gibi gördüğü kuzenini yalnız bırakmak istemiyordu. Sonraaa Ege'de artık bu işin içindeydi. Fulya her ne kadar ondan yol yakınken vazgeçmesini ve başladı mı asla bırakmayacağını söylesede Ege reddetmiş ve sonuna kadar yapacağını asla bırakmak istemeyeceğini söylemişti. Ayrıca büyük patron her ay toplantı düzenliyordu. Fulya sürekli gitmesede adamlarından birini gönderirdi. Bugünde o toplantıların olacağı bir gündü. Ama diğerlerinden daha farklı olacaktı. Hadi bakalım olacakları karakterlerimizden dinleyelim ;)

Fulya'nın ağzından~

Mutfakta yemey yapıyordum. Doğrusu yapmaya çalışıyordum! Çünkü benimle birlikte yaşayan üç koca bebek bana bir türlü izin vermiyor! Ege peşimde dolanıyor diğer ikisi de çocuk gibi birbirleri ile uğraşıyordu. Her ne kadar sinir bozucu olsada bu hallerini çok seviyordum. Yanımda oldukarı için çok şanslı ve mutluyum. Umarım onlarda Orhan amca, Kara ve babam gibi gitmez...

Belime sarılan ellerle düşüncelerimden sıyrıldım. Çenesini omzuma koyarak konuştu
"Öyle dalmış ne düşünüyorsun Hatunum?" gülümsemiştim gülümsemeliydim ne de olsa HAYAT DEVAM EDİYOR öyle değil mi!? Belki de o olmasaydı ben şuan bitmiş hâlde olurdum. Ona çok minnettardım!
"Hiç öyle dalmışım işte"
"Hıımm" demiş ve boynumu öpmüştü
"Ooo çifte kumrular!" ikimizde sesin geldiği yöne dönmüştük.
"Kıskanma canım!" Ege'yi sus dercesine dürtmüştüm.
"Hah! Kıskanmak mı?" bunu dedikten sonra Berke Cem'in yanına gidip sarılmış ve konuşmaya devam etmişti
"Sizin neyinizi kıskanalım ki biz! Değil mi aşkım?" dudak büzüp Cem'e daha da sarılmıştı.
"Aynen bebeğim! Gel biz game oynayalım"
"Cem Türkçeyi düzgün kullan dövmeyeyim seni!"
"Sorry baby!" ona gözlerimi devirmekle yetindim.

Yemeği bahçedeki çardakta yiyecektik. Masayı Ege ile birlikte hazırlamıştık. Son tabağı koyarken içerdeki koca iki bebeğe seslendim
"Berke! Cem! Sofra hazır gelin hadi!" ikiside koşarak gelmişlerdi. Tam masaya oturacağım sırada içerden telefonumun sesi geldi. Gitmeye yeltendiğim sırada Berke
"Ben getiririm yoruldun zaten" kafamı sallayıp oturdum. Koşarak içeri girdi ve telefonumu getirdi. Ne kadar hayırlı bir evlat ama(!) Telefonu ondan alıp kapanmadan açtım
"Evet?"
"Efendim büyük patron toplantı yapacakmış"
"Tamam sen git işte Arda"
"Hayır efendim özlellikle sizin ve Ege'nin gelmesini istediğini önemli bir şey açıklayacağını söyledi."
"Önemli bir şey mi? Anladım tamam. Ne zaman yapacakmış?"
"Şey... Yarın akşam 9'da"
"Yarın mı? Ah! Cidden mi? Uff anladım tamam"
"İyi günler efendim" telefonu kapatıp Ege'ye döndüm.
"Yarın akşam 9'da toplantı varmış. Ve özellikle ikimizi bekliyormuş!"
"Yarın mı? Ama yarın senin doğum günün!" sadece kafamı salladım.
"Gitmeliyiz" oflamış ve yemeğini yemeye başlamıştı.

FOREVER TOGETHER (SONSUZA DEK BİRLİKTE)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin