Bölüm 7 - Kabus

2.2K 301 66
                                    

Kelime sayımız: 766 

Jisung POV 

''Oldu gibi'' dedim kendi kendime, önümdeki kağıda nota ekledikçe yeniden piyano çalasım geliyordu ''O şeye dokunmayalı uzun zaman oldu'' 

''Jisung! Channie gidiyor!''  

Salona indiğimde Chan dış kapının önünde bavuluyla bekliyordu. Oracıkta Minho'yu da görünce bir anlığına sersemledim. Yani adam beni parkta suya düşürmüştü, neden ondan hoşlanıyordum ki? 

''Seni çok özleyeceğim Channie'' dedi Minji, Chan'ın ceketine yapışıp ağlamasını izledim. 

''Sadece bir haftalığına gidiyorum tatlım. Ayrıca Minho ikinize de bakarak olmak için burada kalacak'' dedi Chan.  

Amacı Minji'yi daha iyi hissettirmekti, ama ben hala Minho'yla ilgili olan kısmı sindirmeye çalışıyordum. 

''Ne? Ne demek Minho burada kalacak?'' dedim Minho'ya doğru bakmadan. 

''Fikrimi değiştirdim Jisung. Biliyorum 18 yaşındasın, ama Minji ve seni yalnız bırakmayı gerçekten istemiyorum'' dedi Chan önce Minji'ye sonra bana doğru gülümseyerek.  

''Haftaya görüşmek üzere o zaman! Haydi grup sarılması!'' dediğinde Minho'ya doğru baktım, biz sarılırken kenardan bize bakıp gülümsüyordu.  

Chan dışarı çıktığında Minho onunla birlikte çıktı, baş başa vedalaşmak istediler. Onlar çıkar çıkmaz olan bitene bakmak için odama çıkıp camdan aşağı baktım.  

Ne konuştuklarını duyamıyordum, ama Minho üzgün görünüyordu. Yani sadece 1 haftaydı, neden bu kadar üzülüyordu ki?  

Chan arabaya binip gittiğinde ben hala camdan bakıyordum, arkasını döndüğünde Minho beni gördü. Hemen camdan uzaklaşıp kendi kendime küfürler yağdırmaya başladım.  

Derince bir nefes aldım ''Bu çok uzun bir hafta olacak, ama kendimi kontrol altında tutmak zorundayım, sonuçta o abimin sevgilisi'' dedim kendi kendime.  

Üzerimdeki kıyafetlerden kurtulup pijamalarımı giydim. Direkt yatağa geçip çoktan uyumuş gibi numara yapacaktım. Dış kapının kapandığını duyunca gözlerimi sıkıca kapattım. Minho'yu düşünmeyi de, onunla muhatap olmayı da istemiyordum. 

''Minho, biraz mısır gevreği alabilir miyim? Jisung bana hazırlardı ama odasında saklanmakla meşgul'' Minji'yi duyduğumda gözlerim istemsizce açıldı.  

Sinir bozucu kız kardeş. 

''Tabii, hemen hazırlıyorum. Jisung da muhtemelen yorgundur, bırakalım dinlensin'' 

''Evet, senden yoruldum'' dedim kendi kendime, sonra da gözlerimi kapatıp uykuya daldım. 

*-*-* 

Soğuk terlerle ve titreyerek aniden uyandım ''Sadece bir rüyaydı'' dedim kendi kendime göğüs kafesimi tutarak.  

Saat gecenin 4üydü ve annemle babamın öldüğü günle alakalı bir kabus gördüğüm için yeniden uykuya dalmam imkansıza yakındı. Bu konuda konuşmaktan Chan da ben de nefret ediyorduk.  

Mutfağa gidip kendime bir bardak su doldurdum ve camdan dışarı bakmaya başladım, bu saatte gökyüzü yıldızlarla dolu ve harikaydı. 

''Çok güzel değil mi?'' 

Kulağımda aniden kalınca bir ses duydum, nefesini de ensemde hissediyordum. Resmen içtiğim bir yudum suda boğuldum.  

''Minho! Beni böyle korkutma!'' dedim arkama dönüp ona bakarak. 

''Üzgünüm, öylesine söylemiştim'' dedi yüzümden bir milim uzaklaşmadan.  

Dudakları benimkilere çok yakın olduğu için kızarmıştım.   

''Neden ayaktasın bu saatte?'' diye sordu. 

''Kabus gördüm. Sen?'' diye sordum.  

Kendimden biraz utanmıştım, 18 yaşındaydım ve hala kabus görüyordum. 

''Gerçekten mi? İyi misin?'' diye sordu saçlarımı alnımdan çekip elini yavaşça oraya koyarak, ateşimin olup olmadığına bakıyordu.  

''iyiyim, sadece kötü bir rüyaydı'' diyerek yüzümdeki elini ittirdim. 

''Sadece emin olmak istemiştim. Ben de derslerimden birine çalışıyordum, o yüzden ayaktayım'' dedi gülerek. 

Ben de gülmeye başladım ''Çalışmak mı? İğrenç!'' dedim onu da güldürerek. 

''Haydi seni yeniden uyutalım o zaman'' dedi ve beni kolumdan tutarak dış kapıdan çıkardı.  

Park yerine kadar gittiğimizde iyice kafam karışmıştı ''Bekle nereye gidiyoruz? Odama buradan gidilmiyor'' dedim hala kolumdan çekilirken.  

Hiçbir şey demeden yürümeye ve beni çekiştirmeye devam etti. 

''Park mı?'' diye sordum etrafıma bakarak, sonra da hala pijamalı olduğumuzu fark ettim ''Minho, biri bizi bu halde görmeden eve dönelim!'' 

''Şşşş, sadece uzan'' dedi yanındaki çimlere hafifçe vurarak, kendisi çoktan uzanmıştı. 

''Neden buradayız?'' diye sordum yanına uzanıp gökyüzündeki yıldızlara bakarak. 

''Stresli yada üzgün olduğumda buraya gelirim, veya sadece rahatlayıp kafamı boşaltmak istediğimde'' dedi bana dönüp gülümseyerek, hemen kafamı çevirdim. 

''Peki o zaman ben neden buradayım?'' diye sordum onunla göz göze gelmekten kaçınarak. 

''Kötü bir rüya görmüşsün. Burası bana iyi geliyorsa belki sana da iyi gelir'' dedi. 

Hiçbir şey demeden gökyüzüne bakmaya devam ettim. Minho sessizce şarkı söylemeye başladığında ona doğru baktım.  

Yine hiçbir şey demedim. Sadece gözlerimi kapatıp kendimi Minho'nun meleksi sesini dinlemeye verdim. 

Minho POV 

Yanıma doğru baktığımda Jisung'un gözlerinin kapalı olduğunu gördüm, uyuyup uymadığını bilmiyordum.  

''Jisung?'' diye seslendim usulca kafasını okşayarak ''Sanırım burası ona iyi geldi'' dedim gülümseyerek.  

Kolumu ona yastık olması için yavaşça başının altına kaydırdım. Bu küçük hareketle ağzı biraz açılmıştı, hafifçe horladığını duyunca gülümsedim ''Ne kadar da tatlı'' 

Bir süre daha orada kalıp derince uykuya daldığını anlayınca onu yavaşça kaldırıp eve doğru yürüdüm. Vardığımızda da odasına çıkıp onu yatırdım ve üstünü örttüm.  

''Lütfen gitme, seni kaybedemem, sana ihtiyacım var'' Jisung'u duyduğumda odasından çıkmak üzereydim. 

Söylediklerini duyunca ona doğru döndüm, uykusunda sayıklıyordu.  

''Kabus mu görüyorsun yoksa yine? Seni böyle görmek canımı yakıyor'' dedim kendi kendime.  

Yatağının yanına oturdum ''Buradayım Jisung'' dedim elini sıkıca tutarak, sonra da oracıkta uyuyakaldım. 

Abimin Sevgilisi -MinSung-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin