Bölüm 10 - Hata

2.3K 282 198
                                    

Kelime sayımız: 833  

Jisung POV 

Öpücük hararetli bir hal alırken nefes alabilmek için ondan birkaç saniye ayrıldım ''Minho, bunun anlamı ne?'' diye sordum. 

Minho başını omzuma dayadı ''Bilmiyorum'' dedikten sonra da beni tekrar öpmeye başladı.  

Dudaklarıma dil darbeleri attığında ona izin vermek için ağzımı hafifçe araladım. Öpücük derinleşirken bacaklarımı da Minho'nun beline doladım.  

Sonrasında ellerimi ensesinden göğsüne indirirken sanki deliye dönmüştüm. İnlemiştim de, isteyerek olmamıştı ama vücudum ateş içindeydi.  

''Jisung-'' diye seslendi bir saniyeliğine beni öpmeyi bırakarak. 

''Evet?'' gözlerim yarı kapalıydı, gözlerine bakmak için ondan hafifçe uzaklaştım. 

Işık aniden açıldığında Minji tamamen uyanık şekilde gözlerini ovuşturarak mutfağa girmişti.   

Minho'yla gözlerimiz fal taşı gibi oldu, orada öylece kalakalmıştık.  

Minho elleri hala belimdeyken bana bakıyordu. Minji'nin hiçbir şey görmediğini umarak hızlıca tezgahtan indim ve ondan uzaklaştım.  

''Ne?'' diye sordu Minji gözlerini açtığında bizi mutfakta görünce ''Jisung? Minho? Bu saatte burada ne yapıyorsunuz?'' diye sordu buzdolabına gidip bir şişe su alarak.  

''Ben de susamıştım'' diyerek hızlıca dolaptan bir şişe su da ben aldım.  

Önce Minji'ye sonra da Minho'ya baktım ve direkt odama koştum. 

''Onun nesi var?'' diye sordu Minji.  

Minho ise bilmiyormuş gibi omuz silkti. 

''Az önce neler oldu öyle?'' diyerek kendimi yatağıma attım ''Biz gerçekten..?'' derken dudaklarını hala kendi dudaklarımda hissedebiliyordum, kendi kendime gülümsedim.  

''Peki ya Chan ne olacak?'' diyerek dudağımı büzdüm ve dönüp kafamı yastığıma gömdüm ''Acaba onun için bir anlamı var mıydı? Yani olması lazım, benden hoşlanmıyorsa neden Chan'la olan ilişkisini riske atıp beni öpsün ki?''  

Bir anda pişmanlık ve ihanet duyguları mideme vurdu ''Chan benim abim, neler düşünüyorum böyle? Kardeşler sevgililerden önce gelmeli tabii ki, ama şu durumda kendimi kontrol edemedim ki'' diyerek yeniden sırt üstü yatıp penceremden dışarı baktım, yağmur dinmiş ve ortalık açılmıştı. 

*-*-* 

''Hey Jisung, nerelerdeydin?'' diye sordu Hyunjin ben sınıfa girer girmez. 

''Merhaba, evdeydim'' diyerek yorgun şekilde sırama oturdum, dün gece gözüme uyku girmediği için hiç uyumamıştım. 

''Vay be, dayak yemiş gibi görünüyorsun'' dedi Changbin sırasından geriye dönüp bana bakarak ''Üstüne üstlük gözlerin kan çanağına dönmüş! Yoksa uyuşturucu falan mı alıyorsun?!'' 

''Ne? Hayır! Dün gece uykumu alamadım, o yüzden benimle konuşmayı bırakın da uyuyayım'' diyerek başımı sıraya bıraktım.  

Ne kadar uğraşırsam uğraşayım bir türlü uyuyamıyordum, dün gece olanlar aklımdan bir saniyeliğine bile çıkmıyordu. 

''Evet sınıf, lütfen dikkatle dinleyin. Yeni stajyerimizle tanışmanızı istiyorum''  

Başımı kaldırıp gözlerimi ovuşturarak baktım. Halüsinasyon görüyorum sanıyordum ama değildi, gördüğüm kişi gerçekten oydu. 

''Bu Lee Minho, online bir öğrenci ve burada stajyerlik yapıp sınavlarınızı geçmenize yardımcı olacak'' 

''Yok artık ya!'' diyerek kafamı sıraya vurdum. 

''Jisung? İyi misin?'' diye sordu Hyunjin bana bakarak. 

''Şşşş sus, ben burada değilim'' diye fısıldadım kafamı iyice kollarımın arasına gömerek. 

''Ama... buradasın işte'' dedi Changbin bana dönerek. 

''Hay ben sizin aklınızı... Sadece çenenizi kapayın ve normal davranın'' dedim. 

''Peki?'' dediler ve önlerine döndüler. 

''Umarım beni görmez-'' der demez durdum. 

''Jisung?'' Minho tam önümde elinde bir kitap ve dizüstü bilgisayarıyla duruyordu. 

''Ah Minho, seni görmemiştim? Burada ne yapıyorsun?'' dedim doğal olmaya çalışarak, ama kilometrelerce öteden bile sesimdeki sahtelik belliydi. 

''Bu okula stajyer olarak geldim, sınavlarınız konusunda falan yardımcı olacağım'' dedi elini utangaç şekilde ensesine atarak, benimle göz göze gelmemeye çalışıyor gibiydi. 

''Minho dün gece konusunda-'' ben cümlemi bitiremeden Minho sözümü kesti. 

''Burada değil'' diye fısıldadı kulağıma eğilerek.  

Onaylamak için sadece başımı salladım, okulun bitmesini beklemekten başka çarem yoktu. 

Dersler bitince Hyunjin kendini, Felix'i ve Changbin'i evime kendiliğinden davet etmişti.  

Binadan çıktığımızda gülümseyerek gökyüzüne baktım. Son zamanlarda çok yağmur yağıyordu, güneşi yüzümde hissetmek iyi gelmişti. 

Minho arabasının önünde beklerken bana el salladı. Arkamdakiler beni takip ederken ona doğru yürüdüm. 

''Hey Jisung, ve arkadaşları?'' dedi bize bakarak ''Seni bugün eve ben götürebilir miyim?'' diye sorduğunda arkamdakiler kafaları karışmış şekilde bana baktılar.  

''Sakin olun, o abimin sevgilisi'' dedim göz devirerek ''Bizimle gelseler olur mu? Ödevimiz var da'' dedim, Minho'yla yalnız kalmayı da pek istemiyordum zaten. 

''Öncesinde seninle bir şey konuşmak istiyordum aslında, biraz izin verir misiniz çocuklar?'' diye sordu Minho arkamdakilere bakarak.  

Hepsi onayladı ve okula doğru dönüp orada beklemeye başladılar. 

''Ne oldu?'' diye sorduğumda kalp atışlarım hızlanmıştı ve alnımdan akan terleri hissedebiliyordum. 

''Şey, bunu nasıl söyleyeceğimi bilmiyorum'' dedi gergince gülerek, başını da yere eğmişti. 

''Dün geceyle mi alakalı?'' diye sordum başımı eğip gülümseyerek, bir yandan da parmaklarımla oynuyordum. 

''Aslında evet, bunun bir hata olduğunu ve bir daha olmayacağını söylemek istemiştim'' dediğinde ifadem hızlıca değişmişti.  

Başımı kaldırıp ona baktım, gözlerim dolarken kalbime bir acı saplanmıştı. 

''Haha tabi ya öyleydi, hiç olmamalıydı zaten'' dedim sahtece gülerek ama o kadar sahteydi ki gören duyan herkes aslında iyi olmadığımı fark ederdi. 

''Jisung, yanlış anladıysan çok üzgünüm'' dedi elini omzuma koyarak. 

''Hayır tamamen anlıyorum, sen abimle birliktesin zaten. İkimiz de sadece çok yalnız hissetmiş olmalıyız'' dedim.  

Gözlerine bakmıyordum, elini de omzumdan attım ''Gidelim mi artık?'' diyerek arkadaşlarımın geri gelmesi için onlara doğru el salladım. 

''Jisung? Sen iyi misin?'' diye sordu Felix nemli gözlerimi görünce. 

''Tabii ki iyiyim, haydi gidelim'' dedim ve diğerlerinden birinin öne oturmasına izin vererek arka koltuğa geçtim. 

Minho POV 

'Neden öne oturmadı? Artık iyiyiz sanıyordum' diye düşündüm dikiz aynasından Jisung'a bakarken. 

Bir süre sonra eve doğru sürmeye başladım. Yolda bir kırmızı ışıkta durduğumuzda ona yeniden baktığımda yanağından süzülen bir damla yaş gördüm.  

O yaş benim yüzümden miydi? 

Abimin Sevgilisi -MinSung-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin