Bölüm 9 - Bu Yanlış

2.5K 301 252
                                    

Kelime sayımız: 868 

Jisung POV 

Ben Minho'yla konuşalı 1-2 gün oluyordu. Yani daha öncesinde de çok konuşmuyorduk ama şimdiki durum farklı gibiydi.  

Artık bana günaydın bile demiyordu ve açıkçası beni görmezden geldiğini hissetmeye başlamıştım, bunun sebebini de anlamıyordum. 

Akşam yemeği hazırlamaya başladım. Minji'nin yakında okuldan eve geleceğini ve kurt gibi aç olacağını biliyordum.  

Dış kapının açıldığını duyunca mutfaktan kafamı uzattım. Minho elinde ders kitaplarıyla eve giriyordu ''Hoş geldin, yemek yapıyorum. Yakında hazır olur'' dedim ve mutfağa döndüm.  

Kapının kapandığını duyunca salona geçmiştir diye düşünmüştüm, ama bir anda belimi kavrayan 2 el hissedince gözlerim fal taşı gibi oldu ''Ne yapıyorsun?!'' diye sordum, belime bir önlük geçirilmişti.  

''Kıyafetlerin kirlenebilir'' dedi Minho ve gülümseyerek mutfaktan ayrıldı.  

Arkamı dönüp ona bakarken ben de gülümsemeden duramadım. 

''Evdeyim!'' diye bağırdı Minji, sesi geldikten hemen sonra da mutfağa gelip masadaki yerine oturdu ''Burası bir garip kokuyor sanki?''  

''Ne? Nasıl yani?'' diye sordum etrafı koklayarak ''Neyse, yemek hazır yiyebilirisin'' diyerek kardeşime yemeğini servis ettim. Tabağına iğrenmiş bir suratla baktı.  

''Denemedin bile'' dedim gıcık olmuş bir ses tonuyla. 

''Tadının kötü olduğunu anlamak için denememe gerek yok'' dedi Minji, tepkisine somurtmuştum.  

''Tamam tamam, deneyeceğim ama sadece seni sevdiğim için'' dedi ve kaşığıyla yemeğinden bir lokma alıp ağzına tıktı. 

''Eee?'' dedim heyecanlı bir şekilde. 

''Mmmm, harikaa'' dedi Minji, ama yemeğini zar zor yutmaya çalıştığını görebiliyordum. 

Bir iç çektim ''Peki o zaman yemek sipariş edeyim, tükürebilirsin artık'' dedim kardeşim ağzındakini tükürürken gülerek. 

''Üzgünüm Jisung'' 

''Sorun değil, ben Chan değilim sonuçta'' dedim başını okşayarak.  

Siparişi vermek için telefonumu almam lazımdı, ama ben mutfaktan çıkıp odama gidemeden Minho mutfağa girdi. 

''Neler oluyor?'' diye sordu.  

Saçından su damlıyordu, belli ki duştan yeni çıkmıştı. Üzerindeki beyaz tişört incecikti ve ıslandığı için neredeyse içi görünüyordu, ona bakarken yanaklarım kızarmıştı. 

''Minji yaptığım yemeği beğenmedi, o yüzden dışarıdan yemek söyleyeceğim'' dedim.  

Minho Minji'ye ve bana bakarak gülümsedi ''Ben size yemek hazırlarım'' dedi ve Minji'ye bir elma uzattı ''Şimdilik bunu yiyebilirsin, yemek yarım saate hazır olur''  

''Tamam! Yaşasın! Minho bize yemek yapacak!'' diye bağırdı Minji mutfaktan koşarak çıkarken.  

''Ne? Cidden mi? Seni nankör küçük..'' dedim Minho'ya dönerek, yaptığım yemekten bir lokma alıyordu ''Ah, çok kötü olmuş yeme bence'' dedim elimi enseme atarak. 

''Çok da kötü değil aslında, ama hiç baharat kullanmamışsın sanırım?'' dedi Minho ben ona kafam karışmış şekilde bakarken. 

''Baharat?'' 

''Bunu hayır olarak algılıyorum'' dedi gülüp beni tezgaha doğru çekerken ''Al bakalım bunları doğra'' derken de bana birkaç sebze uzattı.  

Ben de hemen doğramaya başladım, ama Minho'nun göğsünü sırtımda hissedince durdum.  

''Öyle değil, bu şekilde'' dedi ellerini ellerimin üzerine koyup doğramaya başlayarak. Nefesini ensemde hissedebiliyordum, bütün vücudum elektriklenmiş gibiydi, kalp atışlarım da hızlanmıştı.  

''Tamamdır, artık sana bırakabilirim'' dedi ellerini benimkilerden çekerek, ben de tek başıma doğramaya devam ettim.  

''Ne kadar da hızlı öğrendin, aferin sana'' dedi omzuma hafifçe vurarak. 

Minho su kaynatmaya başladığında terleyen alnını sürekli sildiğini fark ettim. Doğramayı bırakıp tezgahın kenarından bir parça kağıt havlu aldım. Ona doğru gidip çenesini hafifçe kendime doğru çevirdim, ben alnını silerken benim dışımda her yere bakıyordu.  

''Üzgünüm'' diyerek peçeteyi atıp doğrama işime geri döndüm ''Yanlış bir şey mi yaptım acaba?'' diye sordum kendi kendime sessizce.  

Düşünceme dalınca bir anda ''Hay sikeyim!'' diye bağırıp bıçağı bıraktım ve parmağımı tuttum. 

''Ne oldu? İyi misin?'' diye sordu Minho hemen bana doğru gelerek, elimi aldı ve incelemeye başladı. 

''Evet iyiyim, dikkatim dağıldı ve parmağımı kestim sadece'' diyerek hafifçe güldüm, ama Minho hala ciddi bir şekilde parmağıma bakıyordu.  

''Ben bir yara bandı alıp geleyim'' diyerek uzaklaşmaya çalıştım, ama Minho beni kendine doğru çekti ve kanayan parmağımı ağzına aldı.  

Parmağımı ağzından çıkardığında ağzım açık kalmıştı. 

''Al bakalım'' diyerek cebinden çıkardığı yara bandını parmağıma sardı. Benimle göz göze geldiği o birkaç saniye bana yıllar gibi gelmişti, bir süre boyunca öylece birbirimizin gözlerinin içine baktık, içten içe ne kadar heyecanlı olduğumu hissedebiliyordum. 

''Jisung-'' Minho cümlesini bitiremeden Minji mutfağa daldığında, elimi bırakıp benden uzaklaştı. 

''Yemek hazır mı artık?'' diye sordu kardeşim karnını ovuşturarak. 

''Evet, sanırım işimiz bitti'' dedi Minho bana bakarak. 

*-*-* 

Yemeklerimizi yedikten sonra Minji ve Minho biraz sohbet ederken ben sessizce oturdum.  

Gece olduğunda Minji çoktan uyumuştu, ben ise odamda uzanmış sarılı olan parmağıma bakıyordum.  

''Neden böyle bir şey yapsın ki?'' dedim kendi kendime gülümseyerek.  

Yağmur sesi duyunca camıma doğru gittim ve bardaktan boşalırcasına yağdığını gördüm. 

Odamdan çıkıp kendime bir bardak su almak için mutfağa indim. Ayak sesleri duyunca arkamı döndüm ve Minho'yu gördüm.  

''Hey, bu saatte ayakta ne yapıyorsun?'' diye sordum ona doğru yürüyerek, ama o benden birkaç adım uzaklaştı. 

''Uyuyamadım, sen?'' diye sordu başını yere doğru eğerek. 

''Aynen'' dedim gözlerimi kısıp ona bakmaya çalışarak, ama ortalık çok karanlıktı.  

Bir anda gürültülü bir şimşek duyuldu ''Neyse, ben odama dönsem iyi olur'' diyerek kapıya doğru gittim, ama hemen bunun sonrasında olacak olanlar Minho ve benim aramdaki her şeyi değiştirecekti.  

Minho bir anda beni tutup tezgaha dayadı.  

''Ne yapıyorsun?!'' diye sordum aniden olanlara şaşkın halde.  

Bir şimşeğin daha çakmasıyla yarım saniyeliğine Minho'nun yüzünü görebildim ''Sen ağlıyor muydun yoksa?'' diye sordum yanaklarını silerek, ama cevap vermedi.  

Bir anda dudaklarını kendi dudaklarımda hissedince iyice şaşkına döndüm. Başta onu itmeye çalıştım, ama Minho benden çok daha güçlüydü ve öpücüğü derinleştirmeye devam etti.  

Beni kaldırıp tezgaha oturttu ve bacaklarımın arasına yerleşti, beni hafifçe belimden tutuyordu. Bu noktada yaptığımız şeyin yanlış olduğunu biliyordum, ama yine de kollarımı başının arkasına doladım.  

Düşüncelerim sadece ve sadece Minho'yla dolarken artık başka hiçbir şey düşünemiyordum bile. 

Abimin Sevgilisi -MinSung-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin