Bölüm 18 - Benim değil

1.9K 267 87
                                    

Kelime sayımız: 835 

Jisung POV 

Minho'ya baktığımda bana sanki ben yanlış bir şey yapmışım gibi bakıyordu. Bir süre boyunca rüzgar dışında hiçbir şey duyulmamışken Minho sonunda konuştu. 

''Neler oluyor bakalım burada?'' diye gülümseyerek bize doğru geldi. 

''Ah üzgünüm, sadece Jisung'u bırakıyordum'' derken elimi daha sıkı tuttu Hyunjin.  

Minho'ya baktığımda gözlerini ellerimize dikmiş olduğunu fark ettim, bir şeyler mırıldandı ama ne dediğini anlayamadım.  

''Ne dedin? Seni duyamadım'' diyerek sırıttı Hyunjin, açıkça Minho'yu sinir etmeye çalışıyordu. 

''Bir şey yok, sadece düşüncelerime daldım'' dedi Minho gergince gülüp bana bir bakış atarak ''Peki burada olanlar neydi? Yani abin bilmek ister diye soruyorum'' diyerek gülümsedi bir kez daha kollarını önünde birleştirerek. 

''Endişelenme, ona daha sonra anlatırım'' dedim sertçe, nazikçe sorduğu soruya bu şekilde cevap verdiğim için kendimi kötü hissetmiştim.  

Ama bir yandan da artık umurumda değildi, sadece bunun nasıl bir his olduğunu anlamasını istiyordum.  

Bu sırada Hyunjin de aramızda geçen konuya kıkırdıyordu. 

''Ben de bilmek isterim aslında Jisung, anlarsın ya'' dedi Minho daha ciddi bir ses tonuyla.  

Ona sadece omuz silktim ''Neden bilmek isteyesin ki? Sonuçta seninle birlikte falan da değiliz'' diyerek gülümsediğimde Minho bir anda beni tutup Hyunjin'den uzaklaştırdı. 

Tutuşundan kurtulup ondan uzaklaştığımda Minho'nun başı yere eğildi ''Peki o zaman, istediğin yoldan git'' diye mırıldandı sadece benim duyacağım şekilde.  

Sonrasında da eve girdi, onu izlerken kalbim acımaya başlamıştı. 

''Çok mu abarttım acaba?'' diye sordum kendi kendime.  

Omzuma dokunulduğunu hissedince arkamı döndüm ve Hyunjin'in bana gülümsediğini gördüm. 

''Seni etkilemesine izin verme, doğru olanı yaptın, ama benim artık gitmem gerekiyor'' diyerek arkasını döndü ama onu yakaladım. 

''Seni sevmediğimi bildiğin halde bunu neden yaptın?'' diye sordum gözlerine bakamayıp bakışlarımı yere çevirerek.  

Hafifçe gülerek bana bakabilmek için eğildi ''Bana geldiğin zamanki gibi kötü hissetmemen için. Ayrıca belki zamanla benden hoşlanırsın'' diyerek güldükten sonra arkasını döndü, bana son bir kez el salladıktan sonra da gitti.  

Ona gülümseyerek el salladıktan sonra ben de dönüp eve girdim, ama girer girmez bir köşeye çekildim. 

''Ne oluyor-'' diye sorarken bir duvara yaslandığımı ve birinin başını omzuma dayadığını hissettim ''Minho- ne yapıyorsun?'' diye sordum, ama onun kalın sesini duyunca hemen sustum. 

''O da neydi öyle? Bunu konuştuk sanıyordum.'' dedi başını hafifçe kaldırıp bana bakarak, korkutucu görünüyordu. 

''Ne- Ne demek istiyorsun?'' diye sordum gözlerine bakamadan, yüzüm ısınmıştı ve korkumdan hafifçe titremeye başlamıştım.  

''Korkma bebeğim, benden korkmanı istemiyorum'' diyerek ona bakmam için başımı kendine çevirdi ''Bana kızgın falan mısın?'' diye sorduğunda hiçbir şey söylemeden yanağımın içini ısırdım ''Bunu evet olarak algılıyorum'' diyerek bir iç çekti ve beni bırakıp saçını geriye attı.  

Sonrasında başını eğerek arkasını döndü, o tam gidecekken elim sanki kendi aklı varmış gibi onu yakaladı. 

''Bana yalan söyledin!'' diye bağırdım kolundan tutarak, bana doğru dönmedi, sadece dinliyordu ''Chan'ı siktin! Birlikteyiz sanıyordum!!'' dedim, gözlerimden yaşlar akmaya başlamış ve bacaklarım pes etmişti, olduğum yere çöktüm. 

''Chan'ı sikmedim?'' diyerek bana döndü ve yüzümü ellerine almak için olduğum yere çöktü ''Sana bir söz verdim, neden öyle bir şey yapayım ki?'' dedi göz yaşlarımı silerek, onun gözleri de doluyor gibiydi. 

''Sana inanabilmek isterdim. Ama seni duydum Minho. Seni duydum!'' diyerek ayağa kalktım.  

''Jisung, onunla hiçbir şey yaşamadım, sana yemin ederim. Belki başka birisidir'' dedi ayağa kalkıp bana bakarak. 

''Abim sadakatsiz biri değil eğer ima ettiğin şey buysa, seni asla aldatmaz. Tanrım Minho, sus sadece sus'' diyerek başımı çevirip bir iç çektim ''Hyunjin haklıydı, daha geç olmadan bunu kesmeliyim'' derin bir nefes alarak merdivenlere doğru gittim, üst kata çıkmak hiç bu kadar zor gelmemişti.  

Göz yaşlarım ben sildikçe çoğalıyordu ''Tam bir aptalım'' diye mırıldandım.  

Merdivenin aşağısından yukarı doğru gelen ayak sesleri duyunca olduğum yerde durdum.  

Arkamı dönüp baktığımda Minho'yla göz göze geldim, hiçbir şey söylemeden dudaklarıma yapıştı.  

Tepki verecek zamanım olmadığı için şaşkına dönmüştüm, onu öpmenin ne kadar iyi geldiğini hatırlayınca ben de onu öpmeye başladım, ama hemen toparlandım ve onu ittim ''Ne yapıyorsun Minho? Hayır dedim!''  

''Onu sikmedim, bütün gün işteydim bunu nasıl yapmış olabilirim?'' dedi ağlamaya başlayarak ''Jisung seni kaybedemem, daha önce kimseye karşı böyle güçlü duygular hissetmedim'' diyerek yavaşça elimi tuttu, ben de yutkunarak onunkini tuttum. 

''Belki doğruyu söylüyorsundur ama belki de böylesi daha iyidir Minho- Üzgünüm'' diyerek elini bıraktığımda dizlerinin üstüne çöküşünü ve ağlayışını izledim.  

'Yapma Jisung, seni etkilemesine izin verme' dedim kendi kendime benim ağlamam da kötüleşirken.  

'Ne sözünden bahsediyorum ki? Artık büyümem lazım, neler yaptığımın farkına vardım sonunda. Minho Chan'dan ayrılsa bile bir zamanlar ona aitti, o asla benim olamaz' diye düşündüm,  merdivenlerden ağlayarak çıktıktan sonra da odama girip kapımı ardımdan çarptım.  

''Kendimi neden bu hallere soktum ki sanki?'' diyerek elimle ağzımı kapattım. 

''Jisung iyi misin?!'' diye sordu Chan endişeli bir sesle.  

Göz yaşlarımı hızlıca silip yüzüme sahte bir gülümseme yapıştırdım ve kapıyı hafifçe araladım. 

''Evet iyiyim, yemekte ne var?'' diyerek gülümsedim, Chan başını yana eğdi. 

''Noodle yapmıştım, ama sen iyi olduğuna emin misin?'' diye sordu yüzüme daha dikkatli bakarak. 

''Alerjiler işte, neyse, kulağa hoş geliyor hadi gidip yiyelim'' diyerek Chan'a bir daha bakmadan onu geçip mutfağa indim.  

Ben tabağıma yemek alırken gülümsemem de gittikçe yok olmuştu, tam o sırada kapının çaldığını duydum. 

''Minho! Bugün bizimle mi yiyeceksin?!'' dedi Minji.  

Kardeşimi duyunca elimdeki tabağı düşürdüm ve döktüğüm yemeğe baktım.  

Minho şimdi ve bundan sonra hep Chan'ın olacaktı, benim değil

Abimin Sevgilisi -MinSung-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin