Bölüm 23 - İki Yüzlü

1.9K 235 100
                                    

Kelime sayımız: 740

Jisung POV

Yemek yedikten sonra Chan başka işleri olduğu için beni eve bırakıp gitmişti, ben de öylece odamın camından yere düşen kar tanelerini izliyordum ''Ne kadar da güzeller'' diyerek derin bir iç çektim.

Telefonumu çıkarıp bildirimlere baktığımda Minho'dan gelen 3 cevapsız arama ve 6 mesaj olduğunu gördüm.

Minho 🖤

Jisung hiç aramadın? Her şey yolunda mı?
-11.00am


Jisung neden cevap vermiyorsun? İyi misin?
-1.00pm


Lütfen konuş benimle
-3.30pm


Bana kızgın mısın? Chan'dan bu gece ayrılacağım
-5.45pm


Jisung iyi olduğunu göstermek için emoji bari at
-7.30pm


....⊙︿⊙
-8.20pm

Jisung
Kusura bakma Chan'la birlikteydim
Buluşabilir miyiz?
Seninle konuşmam lazım.
-9.25pm

Minho
Jisung! Hayattasın!
Tamamdır seninle parkta buluşuruz o zaman, lütfen sıcak tutacak şeyler giy
Jisung'umun hasta olmasını istemem
-9.36pm
-Görüldü

Telefonuma bakıp gülümsedikten sonra üstüme kalın bir mont alıp boynuma da bir atkı sardım ve kendimi dışarı attım.

Minho'yla tanıştığımız park buraya çok uzak değildi, oraya vardığımda banklardan birine oturup ellerimi ceplerime soktum ve beklemeye başladım.

''Ne diyeceğim ki? Minho seninle birlikte olamam, abim sana deliler gibi aşık mı?'' diyerek bir iç daha çektim, çok sürmeden de bana doğru gelen ayak sesleri duydum.

Başımı kaldırıp baktığımda Minho'nun bana gülümsediğini gördüm, tabi ki buna dayanamayıp ben de ona gülümsedim.

Hava çok soğuk olmasına rağmen kalbim sıcacık olmuştu. Minho yanıma oturur oturmaz beni kollarına aldı ve omzumu okşamaya başladı.

''Kış mevsimini her daim sevmişimdir. Götüm donsa bile kar yağdığında ortalık çok güzel görünüyor'' diye gülerek eldivenlerini çıkarıp benim ellerime geçirdi.

Yere bakarak hafifçe gülümsedim, yanaklarım toz pembe bir renge bürünmüştü.

Minho çenemden tutup yüzüme yaklaştığında beni yumuşakça öptü, ben de onu öperek karşılık verdim, ama onu buraya neden çağırdığımı hatırlayınca öpücükten ayrıldım.

''İyi misin? Yanış bir şey mi yaptım yoksa?'' diye sordu başını eğerek.

Ellerimi birleştirdim ve ona bakmamaya çalıştım ''Minho, seninle birlikte olmak istemiyorum'' diye mırıldandım rüzgar daha kuvvetli esmeye başlarken.

''Üzgünüm anlamadım, ne dedin?'' diye sordu Minho bana iyice yaklaşarak.

Bir iç çekerek tekrarladım ''Seninle birlikte olmak istemiyorum'' ama rüzgar daha da kuvvetlendiği için beni yine duyamamıştı ''Kahretsin Minho, seni istemiyorum artık!'' diye bağırdım rüzgar tam durmuşken.

Yüzüne bunu resmen bağırdığım için gözlerim dolmaya başlamıştı, Minho'nun yüzündeki tatlı gülümseme yavaşça yok olurken hiçbir şey söylemedi.

''Ama- neden- ben düşündüm ki- dün gece-'' diyerek ayağa kalktı Minho, elleri titriyordu.

''Senden düşündüğüm kadar hoşlanmadığımı fark ettim'' diyerek omuz silktim kalbim yokmuşçasına soğuk bir ses tonuyla.

Minho yere bakarak ellerini cebine attı.

''Üzgünüm Minho'' dedim gözlerim iyice dolarken, onu geçip gidecektim, ama bana bakmadan kolumdan tuttu.

''Jisung, bu hiçbir şeyi değiştirmeyecek'' dedi kolumu bırakarak, oracıkta ağlamamak için elimden geleni yapıyordum.

Dönüp yüzüne baktığımda rüzgar saçlarını dalgalandırırken bana sadece gülümsüyordu.

''Seni seviyorum Jisung'' bu sözleri duyduğumda kalbim bir anlığına durmuştu.

''Beni duydun mu?'' diye sorarak kulağıma eğildi ve tekrarladı ''Sana aşığım Han Jisung'' yüzüme baktığında çoktan artık dayanamayıp ağlamaya başlamıştım.

''Senden vaz geçmeyeceğim'' diyerek alnımdan öptü ve göz yaşlarımı sildi ''Ne kadar da güzel bir elveda'' dedi.

Benim arkamı dönüp gidişimi izlerken gülümsüyordu, yanağına da bir damla yaş düşmüştü.

''Elveda Minho'' onu karın ortasında öylece bırakırken sesim çatlamıştı.

Ben oradan uzaklaştıkça kalbim daha çok acıyordu, yüksek sesle ağlamaya başlayınca koşarken elimle ağzımı kapattım.

Minho POV

Evin yolunu tuttuğumda Hyunjin denilen çocuğun çalıştığı kahve dükkanının önünden geçiyordum. İçeri girip montumu çıkardım ve çay istedim.

''Hyunjin'' diye seslendiğimde etrafına bakındı ve benimle göz teması kurdu, sonra da bana doğru gelerek karşıma oturdu.

''Selam Minho, n'aber?'' diye sordu bana gülümseyerek.

''Bir süre buralarda olmayacağım, bu yüzden benim için Jisung'la ilgilenirsen minnettar kalırım'' dedim çayımdan bir yudum alarak.

''Ne? Neden ki?'' diye alay edip sandalyesine yaslandığında neredeyse içtiğim çayda boğuluyordum.

''Chan'dan ayrılacağım, ve bunun Chan'ın hoşuna gitmeyeceğinden eminim''

''Bu durumda Chan'ı suçlayamazsın, onun yerine başkalarını suçlamalısın bence''

''Üzgünüm, ne? Kimden bahsediyorsun sen?''

''Sen ve Jisung. Chan'dan ayrılma sebebin bu değil mi?'' dedi Hyunjin yüz ifadesi tamamen değişirken.

Gözlerim dolarken yavaşça masadan kalktım ''Neden bahsettiğini bilmiyorum'' diyerek montumu aldım, onunla göz teması kurmamaya çalışıyordum.

''Chan küçük kardeşini siktiğini öğrense neler hisseder acaba. Öğrenmek ister misin?'' diyerek sırıttı ve telefonunu çıkardı.

''Jisung'a bunu yapmazsın'' diyerek yerime geri oturdum.

''Bunu Jisung için yapıyorum zaten, sen sadece Chan'la olan ilişkine devam et. Ben de Jisung'un şu anki halinden faydalanıp ona iyi gelmenin yollarına bakayım'' diyerek kalktı ve son bir kez bana dönüp sırıttı.

''Jisung'a bu konuşmadan bahsetmeyi aklından bile geçirme, onun gözünde ben iyi niyetli bir arkadaşıyım ne de olsa'' dedikten sonra da arkasını dönüp gitti.

Beni oracıkta ne yapacağımı bilmez halde bıraktı, yere bakarak Jisung'u düşündüm.

''Jisung'un benden nefret etmesini zaten istemiyordum, Chan'ın da nefret etmesini hiç istemem...''

Abimin Sevgilisi -MinSung-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin