Bölüm 32 - Devam etmek

1.5K 198 89
                                    

Kelime sayımız: 844 

Yazar POV 

''Selam, ben Minho. Sen kimsin?'' diye sordu Minho Jackson'a doğru yürüyerek. 

Jackson sessizliğini korurken Chan ayağa kalkıp Minho'ya doğru yürüdü ve tam karşısında durdu.

''Onun kim olduğu hakkında endişelenme sen'' dedi ciddi bir ses tonuyla. 

Minho bakışlarını Chan'ın arkasına çevirince yabancıyla bir kez daha göz göze geldi.

''Bu o, değil mi?'' diye sordu öfkeyle gülümseyerek ''Çoktan eve gelmeye başlamış bile, aramızdakileri daha yeni sona erdirdik! Aslında biliyor musun, sinirlenmeyeceğim bile artık'' dedi başını iki yana sallayarak.

''Neden sinirlenesin ki?! Aynı şeyi sen de bana yaptın. Ve işin kötüsü bunu yaptığın kişi benim kardeşimdi!'' diye bağırdı Chan, göğsü o kadar yanıyordu ki neredeyse tutuşacaktı. 

Jackson ona yaklaşıp elini omzuna koyduğunda biraz sakinleşebildi.

''Evet yaptım! Ama bütün suçu bana atmayı düşünürken kendinin de bir şeyleri mahvettiğini unutma!'' diyerek Chan'a doğru bir adım attı Minho. 

Jackson Chan'ı arkasına alıp Minho'nun karşısına geçti.

''Dinle. Şu anda daha fazla sorun yaratmayalım. Ben yalnızca Chan'a destek olmak için buradayım, seninle kavga etmek için değil'' dedi sakin bir sesle.

''Seninle kavga etmek mi? Seni öldürmeliyim!'' dedi Minho Jackson'u iterek. 

Karşısındaki ise buna yalnızca bir iç çekti. 

Chan tam bir şey söylemek için ağzını açtı ki, Jisung Minji'nin odasından çıkıp hızlıca merdivenlerden indi.

''Çocuklar!'' diye bağırdı ''Minho, gidelim buradan'' dedi olanları idrak eder etmez. 

Sonrasında Minho'nun yanına gidip elini tuttuğunda Chan da Jisung'un bileğini yakaladı.

''Bekle!'' dedi ortanca kardeşinin bileğini sıkıca tutarak ''Jisung... Seni kaybetmek istemiyorum... Seni seviyorum'' dedi gözleri dolu şekilde yere bakarak ''Benden nefret etmeni veya benden uzaklaşmanı istemiyorum''

''Ben de seni seviyorum Chan...'' dedi Jisung gülümseyerek.

''Ama Jisung... Bunu kabul edemem'' dedi Chan, bakışları Minho ve Jisung arasında gidip geliyordu. 

Eğer araları düzelecekse, Chan'ın bu ilişkiyi onaylamadığı apaçık ortadaydı. 

Jisung bunu anlayınca yanağına bir damla göz yaşı düştü.

''Ben seni çok seviyorum Chan...'' dedi yeniden gülümseyerek, ama hemen sonrasında bileğini Chan'ın elinden kurtardı ''Ama Minho'yu da seviyorum. Umarım bir gün beni affedebilirsin'' 

Jisung sözünü bitirdikten sonra derin bir nefes aldı ve Minho'yla el ele evden çıkıp gitti.

''Jisung!'' diye seslendi Chan, ama kapı yüzüne çarpıldı. 

En büyük kardeş hala olanları sindirmekle meşguldü, dizleri büküldü ve onu yere yığdı. 

Jackson onu düşmeden yakaladı, ama Chan çoktan ağlamaya başlamıştı, sevgilisinin kollarında ağlarken kalbinin milyon parçaya ayrıldığını hissediyordu.

''Bunların hepsi senin suçun!'' dedi Minji ağlayarak, merdivenin tepesinden olan biteni izlemişti, bunu söyledikten sonra da odasına döndü ve kapısını kilitledi.

''Hepsi benim suçum...''

''Hiçbiri senin suçun değil Channie... Er geç sana dönecektir. Ama eğer Jisung'u hayatına geri istiyorsan, onu yanındaki pislikle kabul etmek zorundasın'' dedi Jackson gülerek, buna Chan da hafifçe gülmüştü.

''Seni hak etmiyorum'' dedi Chan gülümseyip erkek arkadaşına bakarak.

''Hayır hak ediyorsun... Sen bütün dünyayı hak ediyorsun'' dedi Jackson Chan'ı iyice kendine doğru çekip ona sıkıca sarılarak.

*-*-* 

''Bok gibi geçti'' dedi Jisung sakinleşmeye çalışırken.

''Daha kötü de geçebilirdi'' diyerek güldü Minho, ama Jisung'un yüzündeki üzgün ifade değişmedi.

''Neyse, hadi gidelim artık'' dedi Jisung somurtup önden yürüyerek.

''Kendine bu kadar yüklenme, sana geri dönecektir, er ya da geç'' dedi Minho, bir yandan da koşup sevgilisine yetişti ve ona arkasından sarıldı.

''Okul neredeyse bitti, burada işim biter bitmez üniversite için şehir dışına gidiyorum'' dedi Jisung beline sarılmış olan elleri tutarak.

''Ben de hemen yanında olacağım'' diye gülümsedi Minho dünyalar kadar sevdiği erkek arkadaşının alnından öperek.

*-*-* 

Chan ve Jisung konuşalı 2 hafta oluyordu. 

Ortanca hala Minji'yle iletişim halindeydi, ama onu görmeye eve gidemiyordu, zaten mezuniyet zamanı geldiği için buna vakti de olmamıştı. 

Bu sırada mezuniyet günü çoktan gelmişti, diplomasının verilmesi için Jisung'un adı okununca kalabalığın içinden Minho'nun sesi duyuldu ''İşte benim bebeğim!'' 

Jisung buna gülümsedikten sonra abisinin mezuniyetini görmek için yanında olmadığını hatırladı.

''Başardım!'' dedi, heyecanla kepini atıp Minho'nun boynuna sarıldı ve hafifçe dudağından öptü.

''Başardın!'' dedi Minho sevgilisine kocaman gülümseyerek. 

Güzel bir kutlama yemeğinden sonra direkt eve gittiler. 

Daha eve girmeden öpüşmeye başlamışlardı bile, hararetli öpücüğü kırmadan kapıyı açıp içeri girdiler. 

Minho Jisung'u kaldırıp kapıyı kapattı ve onu koltuğa yatırdı.

''Seni seviyorum'' diyerek gülümsedi Jisung.

''Ben de seni seviyorum Ji'' diye kıkırdadı Minho Jisung'un boynuna, bu da Jisung'u güldürmüştü.

''Hadi yatağa gidelim'' Jisung sevgilisini bir kez daha öptükten sonra onunla birlikte yatak odasına gitti ve sarmaş dolaş uyudular.

*-*-* 

Birkaç gün sonra çift çoktan valizlerini hazırlamıştı. Jisung'un kazandığı okul şehir dışındaydı, oraya biletlerini almışlardı bile. 

Minho da okulun yakınında bir ev tutmuştu. İkilinin yerleşip ortama alışması uzun sürmedi, göz açıp kapayıncaya kadar da 5 yıl geçti ve Jisung bu kez üniversiteden mezun oldu. 

Artık müzik dalında bir diploması vardı. 

Asıl evlerinde bulunalı 5 yıl oluyordu. Jisung arada hala Minji'yle görüntülü konuşuyordu, ama Chan'la kavga ettikleri günden beri görüşmemişlerdi. 

Aslında Jisung abisiyle yeniden konuşmayı çok istiyordu, ama aralarının hiçbir zaman eskisi gibi olmayacağını biliyordu.

*-*-* 

''14üncü doğum günün kutlu olsun!!'' diye bağırdı Jisung ve Minho telefon ekranlarına bakarak.

''Selam Jisung, selam Minho. Teşekkür ederim!'' dedi Minji mutlu bir sesle.

''Selam Minji! Oralarda işler nasıl gidiyor?'' diye sordu Minho.

''Her şey güzel, ama keşke sizi de görebilseydim''

''Biz de seni yeniden görmek istiyoruz... Bu yüzden oraya ziyarete gelmeye karar verdik!'' diye güldü Jisung.

''Ne?! Şaka mı?!'' diye haykırdı Minji, heyecandan sesi çatlamıştı.

''Şaka değil kardeşim. Minho ve ben artık eve dönme vaktinin geldiğini düşünüyoruz'' 

Abimin Sevgilisi -MinSung-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin