Bölüm 21 - Pişmanlık yok (+18)

3.1K 257 47
                                    

(⚠ Bu bölümün tamamı +18 olacaktır. Bu konuda hassas iseniz direkt diğer bölüme geçiniz, okuyacak olanlara iyi okumalar!!~~ 💖) 

Kelime sayımız: 750 

Jisung POV 

Minho üstüme çıkarken dudağımı ısırdım, bütün vücuduma öpücükler kondururken sonunda eşofman altıma ulaşmıştı ''Minho bekle'' diye hafifçe inlediğimde durdu ve bana baktı. 

''Anladım'' diyerek gülümsedi ve ayağa kalkabilmem için bana yardım etti, ama ben kollarımı yeniden boynuna dolayıp onu bir daha öptüm. 

''Hayır durmanı istemiyorum, sadece bunu herkesin yemek yediği yerde yapmak istemedim'' diye güldüm başımı boynuna gömerek. 

''Ah, haklısın bu iğrenç olurdu'' diyerek güldü ve beni tekrar kucakladı.  

Dudaklarımız bir kez daha birleşirken beni odama taşıdı, bu sırada ben de öpüşmeye ara verip kulağına küçük ısırıklar bırakırken sessizce inliyordu.  

Dudaklarımı köprücük kemiklerine indirince orada kalıcı izler bırakmaya başladım.  

''Jisung, bunu yapmak istediğinden emin misin?'' diye sordu beni yavaşça yatağıma yatırıp üstüme çıkarken.  

Onu onaylamak için başımı salladıktan sonra üstümdeki tişörtü çıkarıp bir kenara attım, o da aynını yapıp kendi üstünü çıkardığında vücutlarımızı karşılaştırmadan edemedim.  

Ben utancımdan kendi üstümü kapatmaya çalışırken o ellerimi çekti ve karnımdan öptü ''Çok güzelsin'' dedi ve beni iyice süzerken dudağını ısırdı.  

Elleri vücudumdan tekrar eşofmanıma kaydığında delicesine kızardım. 

''Daha önce böyle bir şey yaşamadım, o yüzden birazcık korkuyorum'' dedim bacak aramda elini hissedince gergince gülerek. 

''Korkma, canını yakmayacağım'' diyerek gülümsedi, bu sırada benim gözlerim dolmuştu ''Ne oldu? Canını mı acıttım yoksa?'' diye sordu yüzüme doğru gelip bana endişeyle bakarak. 

''Hayır acıtmadın, sadece uzun bir süredir bu kadar mutlu hissetmemiştim'' diyerek gülümsediğimde Minho göz yaşlarımı sildi ve beni bir kez daha öptü, ama bu sefer daha tutkuluydu. 

''Aynı şekilde hissediyorum'' diyerek bana gülümsedikten sonra sonunda eşofmanımı ve iç çamaşırımı çıkardı.  

Sertleşmiş olan organım gözlerinin önüne gelince yutkundum, Minho ise ''Vay be'' diyerek dudaklarını yaladı ve beni birden ağzına aldı.  

Siyah saçları bacak aramda inip kalkarken bir süre şok içinde izledim, sonrasında dayanamayıp parmaklarımı saçlarına doladım.  

İstemsizce inlemeye başladım, sessiz olmaya çalışıyordum ama Minho'nun beni açıkça duyduğundan emindim.  

Organım daha önce hiç olmadığı kadar sert hale gelince beni ağzından çıkardı ''Tadına bakmak ister misin?'' diye sırıtarak yukarı geldi ve beni derince öptü.  

Öpücükten ayrılınca da ''Tatlı değil mi?'' diyerek güldü ve yataktan inip kendi pantolonunu çıkarmaya başladı.  

Büyük organı iç çamaşırından çıktığında gözlerim fal taşı gibi açıldı. Yataktan kalkıp elimi Minho'nun göğsüne koydum ve onu yavaşça yatağa ittim.  

Onu yatırdıktan sonra üstüne çıkıp bacaklarının arasına girdim. Organını elime alıp ona bir süre baktıktan sonra ağzıma aldım, ama büyüklüğünden dolayı çıkarmam gerekti. 

''Fazla büyüksün'' diye mırıldandıktan sonra başımı aşağı yukarı hareket ettirmeye başladım.  

Bakışlarımı ona çevirdiğimde gözleri şehvet doluydu ve yarı kapanmışlardı, eli de saçlarımdan tutuyordu.  

'Sanırım hoşuna gitti' diye düşünerek hareketlerimi hızlandırdım.  

Bir süre sonra başımı kaldırıp beni kucağına oturttu ve dik oturup boynuma izler bırakmaya başladı. 

Beni hararetli bir öpücüğe daha çektikten sonra ''Söyle bakalım, nerede olmak istiyorsun?'' diye sordu. 

''Ne demek istiyorsun?'' diye sordum o boynumdan öperken başımı geriye atarak.  

Minho sırıtarak beni yatağa yüz üstü yatırdı ''Üstte olmak istersen vücudundaki sanat eserini içime sokacaksın anlamına gelir'' diyerek güldü ben utancımdan kızarıp elimle ağzımı kapatırken. 

''Şu anda tam olarak ne yaptığımı bilemiyorum, bir dahaki sefere üste geçerim ama'' diyerek sırıttığımda Minho bir parmağını aniden içime doğru itti.  

Bu değişime ağzım açık kaldı, altımdaki yastığı sıkıca tutarak dudağımı ısırdım ''A-acıyor'' diye hafifçe inledim. 

''Biliyorum bebeğim, söz veriyorum birazdan daha iyi hissedeceksin'' derken içime bir parmağını daha itti.  

Bir süre ikisiyle gidip geldikten sonra beni sırt üstü çevirdi ve bana bakarak ''Sıradaki sadece parmak olmayacak, hazır mısın?'' diye sordu bunu isteyip istemediğimden emin olmak için. 

''Minho beni bekletmeyi bırak da gir içime artık-'' keskin bir acı hissedince ağzımı kapattım, Minho kendini aniden içime iterken belimden sıkıca tutuyordu. 

''Anlaşıldı kaptan'' diyerek yavaşça içimde gidip gelmeye başladı.  

O daha derinlere girdikçe ben de iç organlarımın ters döndüğünü hissedebiliyordum. 

''Mmh~ Daha fazla~'' derken utancımdan ellerimle gözlerimi kapattım.  

Minho da hızlanırken bir elini kaldırıp parmaklarını benimkilere geçirdi. 

''Bana bak'' dedi yumuşak bir ses tonuyla, hareketleri de yavaşlamıştı.  

Ben gözlerine baktığımda da ''Jisung, sanırım sana aşık oluyorum'' diye fısıldadı kulağıma eğilip hafifçe öperek.  

Ona cevap veremeden dudağımı ısırdım, aklıma Chan gelmişti, beni asla affedemezdi.  

Minho içime boşalınca vücudumun alt kısmı ateşler içinde yanmaya başladı, ve o anda bütün düşüncelerim yok oldu.  

İçimdeki sıcaklığa ve Minho'nun çıkardığı seslere dayanamayıp yüksek sesle inleyerek ben de boşaldım ve derin nefes alışlarımız evde duyulan tek şey haline geldi.  

Minho içimden çıkıp yanıma yattığında gözlerimi kapatıp nefesimi kontrol etmeye çalışıyordum.  

''Jisung, cevap vermedin?'' dediğinde de uyuyor gibi yaptım.  

Vücudumu yavaşça kendine doğru çektiğini hissettim, bir süre sonra gözlerimi açınca da göğsüyle karşı karşıya geldim, gülümseyerek gözlerimi yeniden kapattım ve uykuya daldım. 

Abimin Sevgilisi -MinSung-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin