Bölüm 16 - Acı

2K 255 88
                                    

Kelime sayımız: 577 

Jisung POV 

''Vay be!'' dediğinde öpücükten ayrılıp Chan'a doğru döndüm.  

Hyunjin'in gözleri de fal taşı gibi açılmıştı. 

''Burada ne yapıyorsunuz?'' diye sordum nefesimi kontrol altına almaya çalışırken. 

''Burası evimiz'' dedi Chan çevresine bakıp gülmemeye çalışarak. 

''Ah tabi ya'' diye gülerek Hyunjin'i bıraktım.  

Minho'ya baktığımda o sadece yere bakıyordu. 

''Eee, bizi arkadaşınla tanıştırmayacak mısın?'' diye güldü Chan Minho'yu da dürterek. 

''Bu Hyunjin, okuldan arkadaşım. Tam da gidiyordu zaten'' diyerek Hyunjin'e döndüm, hala şokta gibiydi ama sonradan normal haline döndü. 

''Aynen'' diyerek Chan ve Minho'ya doğru gitti ''Tanıştığıma memnun oldum Chan, seni de yeniden görmek güzeldi Minho'' diye gülümsedi ve bana da son bir bakış attıktan sonra arkasını dönüp gitti.  

Biz eve girince Hyunjin'i yağmurda gönderdiğim için kendimi biraz kötü hissettim. 

''Umarım hasta olmaz'' dedi Chan kapıyı kapatırken. 

''Kocaman çocuk, bir şey olmaz'' dedi Minho bir saniyeliğine benimle göz teması kurarak. 

''Eee Jisung, erkek arkadaşın mı?'' diye sordu Chan merak içinde. 

''Hayır değil'' diye cevap verdi Minho bana bakarak. 

''Ya öyleyse?'' dedim koltuğa oturarak. 

''Öyle mi yani?'' diye sordu Chan. 

''Hayır'' diyerek bir iç çektim ''Ama benden hoşlanıyor, ben de ondan hoşlanıyor gibiyim hatta'' dedim Minho'ya bakıp sırıtarak. 

''Tatlıymış'' diyerek güldü Chan ''Çifte randevuya gitmek isteyecek olursanız Minho ve ben buradayız'' dedikten sonra telefonu çaldı.  

Kocaman bir gülümsemeyle telefonuna bakıyordu ''Bunu açmalıyım'' diyerek odasına koştu.  

Bir süre sessizce salonda oturduk. Sonrasında Minho kalkıp mutfağa gittiğinde köpek gibi onu takip ettim. 

''Demek cidden bu çocuktan hoşlanıyorsun?'' diye sordu.  

Aniden meraklanmış olmasına şaşırmıştım ''Evet. Ama Chan'la seni de böyle çifte kumrular gibi görmek güzel'' diyerek gülümsedim. 

''Jisung, o çocuğu sevmiyorsun'' dedi Minho bana dönerek. 

''Onu da nereden çıkardın? Az önce öpüştüğümüzü görmedin mi?'' diye sordum dudaklarımı büzerek. 

''Seni tanıyorum, onu sevmediğini biliyorum'' diyerek iç çekti. 

''Neden sevmeyeyim? Seni sevdiğimi falan mı düşündün? Çünkü sevmiyorum'' diye fısıldadım, Chan'ın beni duymasını istemiyordum. 

''Sevmiyor musun? Yani evet, sevmemen gerekir'' derken başını yere eğdi, bir yandan da bana yaklaşıyordu. 

''Sevmemem gerektiğini biliyorum, zaten senin de beni sevdiğin yok, abimi seviyorsun'' dedim ben de yere bakarak.  

Bir süre hiçbir şey söylemedi, sonra da elimi kendi eline alıp parmaklarımızı birbirine geçirdi ''Sorun da bu ya. Seni daha çok seviyorum'' dedi ben ellerimize bakarken.  

Elini yavaşça bıraktım ''Minho bu doğru değil'' dedim kapıya doğru bakarak, ama Minho çenemi tutup ona bakmamı sağladı. 

''Doğru olmadığını biliyorum, ama sen o çocuğu öptüğünde sinir olmamak elimde değildi. Benden başkasını sevmeni istemiyorum. Dudaklarının benimkiler dışında kimseyi öpmesini istemiyorum'' dedi baş parmağıyla alt dudağımı okşayarak. 

''O zaman sinirlenme. Onu sevmiyorsan bunu ona açıkça söyle'' dedim.  

Kalp atışlarım hızlanmıştı ve yüzümde hafif bir gülümseme oluşmuştu. 

''Jisung, seninle birlikte olmak istiyorum. Ama onu üzemem, henüz olmaz. Bu yüzden lütfen bekle beni'' dediğinde gülümsemem düştü. 

''Ben de onu üzmek istemiyorum, o yüzden ona en yakın zamanda söyle lütfen. Bekleyebilirim, ama sonsuza kadar olmaz'' diyerek gülümsedim, ama kalbim hem Chan hem de Minho için acıyordu.   

Mutfak kapısı açılınca birbirimizden hızlıca uzaklaştık. Chan telefonuna bakmaktan başını kaldırmamıştı bile.   

''Üzgünüm, iş yerinde bir şeyler ters gitmiş ve acilen oraya gitmem lazım. Minho sen gidebilirsin, Jisung Minji'ye bakar'' diyerek Minho'nun dudağından öptüğünde ben kafamı çevirdim.  

''Ah, tamam birazdan çıkarım o zaman'' diyerek gülümsedi Minho Chan evden ayrılırken.  

''O zaman sonra görüşürüz'' dedi Minho dış kapı kapanınca.   

Sahte bir gülümsemeyle başımı onaylarcasına salladım.  

''Söz veriyorum ona yakında söyleyeceğim'' dedi küçük parmağını benimkine geçirerek. 

Sonra da hızlıca toparlanıp başka bir şey demeden çıkıp gitti. 

''Ne yapıyorum ben böyle? Ama ona güvenmeliyim. Chan'ın canını yakmak istemiyorum, ama sanki Minho'yla birlikte olmam gerekiyormuş gibi hissediyorum'' diyerek gülümsedim yanaklarıma yaşlar dökülürken. 

Abimin Sevgilisi -MinSung-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin