2014 MART
Abisinin ona son iki gündür değişen bakışlarının farkındaydı Derya. Bir kere sürekli göz göze gelmeleri, sanki ağzında bir bakla varmış da söyleyememe halleri hiç normal değildi. Hoş abisinin de kolay kolay içinde bir şey tuttuğu görülmezdi, ağzın gevşek oğlum senin diye takılırdı annesi bazen ona. Derya'nın içinde tuttuklarını o saniyesinde boşaltırdı masaya. Yani Derya ne kadar sır küpüyse Fırat bir o kadar değildi.
"Hanım bu oğlanın bir derdi var" dedi birden Rıza bey. Şükran hanım da kaşlarını aynı kızı gibi havaya kaldırıp elinde ki iğne oyasını hafif indirerek sürekli ayağını yere vurup öylece kardeşine bakan oğluna çevirdi bakışlarını.
"Vallahi ağzımdan aldın lafı, Fırat! Oğlum, ne diye sürekli kardeşine bakıyorsun oğlum sen?"
"He?" Fırat düştüğü derin düşüncelerinin deryasından annesinin bağırmasıyla uyandı sanki. Elinde ki kitaptan başını kaldıran Derya'ya baktı sonra kez daha sonra ona bakan diğerlerine.
"Yok bir şey anne"
"Ne yok bir şeyi falan, bal gibi var bir şeyin de ağzın nasıl kapalı kalıyor hayret" dedi gülerek. Rıza bey de istemeden güldü bu lafa. Derya elinde ki ders kitabının kapağını sert bir şekilde kapatıp daha yeni yeni başlayacak olan dersin vizesini bir rafa kaldırdı.
"Yok bir şey dedim ya anne ya, kızın başımıza katip çıkacak ne okuyor diye baktım"
"Fizyoloji abi pek ilgini çekecek bir konu değil" Derya kitabın kapağını bu kez karşısında oturan çocuğa gösterdi.
"Anlamam ben fizyoloktan falan, şey diyeceğim Derya-" ensesini kaşını önce sonra aklına gelen son çareyi dillendirdi."
"Yarın ben alayım mı seni okuldan"
Kaşları aniden havaya kalktı Derya'nın, bu da nerden çıkmıştı? Abisi kalkıp ta karşı yakaya iki saatlik yola onun için mi gelecekti.
"Abi, kafana bir şey falan mı düştü senin?"
"Yok kızım ya-"
"Oğlum sana iki ekmek al gel dediğimizde aşağı sokakta o fırın diye söylenir de gitmezsin kalkıp ta Kartal'a mı gideceksin sen?"
Fırat tepkilerin böyle olacağını düşündüğü için hızlıca açıklama gereği duydu.
"Yarın bir arkadaşın asker kutlaması var zaten gideceğim havaalanına baba, dönüşte de alırım Derya'yı işte."
"Hani arkadaşın?" dedi Derya kaşlarını kaldırarak.
"Ya yok mu bizim asker arkadaşı Emin-" Ne söylediğini ona bakan şaşkın başlardan fark edip nasıl çevireceğindi düşün.
"Abi asker arkadaşın Emin ikinci defa mı askere gidiyor?"
"Yok kızım onun küçük biladeri gidecekmiş-"
"Vallahi var bu çocukta bir haller" dedi Şükran hanım tekrar.
"Anne sende kırk yılın başı kızına iyilik yapıyorum diye hemen bir tarafa çekme"
"Abi eğer Songül'le görüşmek için falan alacaksan beni boşa uğraşma onun yarın seçmeli dersi yok"
"Ne Songül'ü?" dedi annesi aniden. Fırat sert bir şekilde Derya'ya bakıp bu işten nasıl sıvışacağını düşündü.
"Yok anne Songül falan! Uyduruyor ya-"
"He! Uyduruyorum, Asiye teyze vermez sana kızını bak diyeyim ben sana"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
UNUTULMAZ
RomanceMahallenin başında ki duvarda yazılıydı o yazı ve yıllar geçse de silinmemişti hiç. Ne yağmurlar yağmıştı o duvarın üzerine kaç kış geçmişti kaç bahar ve Mahir dikilip de karşısına her okuduğunda yanan yüreğine öfkeliydi. "Derya'sına kavuşamadı Mah...