22. BÖLÜM

8.4K 644 58
                                    

Ocak 2019

Doktorum bir keresinde korku her insanda farklı bir tepkiye neden olur demişti. Ona uzun uzun bakıp korktuğumu anladığını fark ettim, iliklerime kadar korkuyla işlenmişken o beni görebilmişti. Karnım hafif belirmiş hastanenin en ücra odasında ki koltukta otururken karşımdaki doktorun dediklerini zor anlayabiliyordum. Kaçtığım, saklandığım ne varsa hepsini arkamda bırakıp buraya gelmiştim. Bir kızım olacaktı ve ben eğer uykusuz kalmaya devam edersem ona asla düzgün bir hayat veremeden ölecektim.

"Korkularımız bizi bazen başka şeylere mecbur eder, uykusuzluğunun en büyük sebebi olduğunu düşünüyorum Derya." Başımı kaldırıp köşede duran ve 24 saat boyunca beni çeken kameraya baktım. Uyuduğum saatleri hesaplamak için sürekli gözlem altında olmak zorundaydım. Elinde ki kağıtları tekrar kontrol edip grafiğe uzun uzun bakındı.

"Günde sadece 2 saat uyuyabiliyorsun ve bu da hamile bir kadın için çok zor bir durum. Bebeğin gelişimi ve seni zorluyor"

"Biz kadınlar için bir çok şey zor" diyebildim. Yorgunluktan gözlerimin içi acıyordu. Hamileliğim yüzünden ilaç alamıyordum yalnızca terapiyle bu durumu düzeltmeye çalışıyorlardı.

"Yemeklerini düzenli yiyorsun değil mi?"

"Evet" başımı salladım sol elim karnımın üzerinden de gezindi.

"Güzel, şimdilik BDT'ye devam edelim daha sonra beraber gelişimi izleriz"

BDT kısaca bilişsel davranışçı terapi. Başka bir değişle ise gevşeme eğitimi ile uykusuzluğuma yapabilecekleri en iyi yol ama gevşeme terapisinin de pek faydası yoktu.

"Hamile insanların normal insanlardan daha fazla uyku uyduğunu biliyorsun değil mi?"

"Biliyorum, o da huzursuz" dedim sessizce. Ağlamamak için gözlerimi hafif kar toplamış ağaca doğru diktim. Gidebileceğim tek yer burasıydı iyileşmem gerekiyordu.

"Belki ailen ile iletişime geçmek senin için daha iyi sonuçlar verebilir. Hamiliğin verdiği duygusal boşluk ve iyileşme sürecinde olduğunu da düşünürsek eğer-"

"Hayır" dedim aynı hızda, şimdi değil. Şimdi olmaz..

Elimde kalan son kuruşuma kadar bu özel kliğine yatırmıştım. Bulabileceğim en düzgün yer burasıydı ve yatılı tedaviyi de müsaitti. Gözlerim tekrar pencereye doğru çevrildiğinde karın yağmaya başladığını gördüm dudaklarım hafif aralandı. Doktor da kaçamak bir bakış atıp beni kontrol ederek o da pencereye bakındı.

"Karı sever misin?" Sorudan çok az evvel gerilediğim için beni rahatlatmaya yönelikti sorusu. Başımı hızlıca sallayıp en derin sırlarımı açığa çıkardım.

"Çok severdim. Annem karla oynama asla izin vermezdi, soğukta hemen hasta oluyorum diye. Dudaklarım dahi morarıyor derdi abim bahçemizden topladığı karı leğene koyup getirdiğinde nasıl mutlu olurdum" çocukluğumun gizli kaldığı o anlar tekrar dirilmişti işte ve ben mutlu olduğum anları tekrar tekrar yaşıyordum.

"Mutlu bir çocukmuşsun" dedi birden. Daha çok gülümsedim ama sol gözümden yanağıma oradan da dudağıma sızan minicik bir gözyaşı damlacığı düştü.

"Öyleydim, mutluluğun fazlası vardı"

"Belki de tekrar korkularını yenmen için o mutluluğa ihtiyacın vardır."

"Belki de" diyebildim sadece.

***

Günümüz;

UNUTULMAZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin