Derya hastane de kalmak istemiş ama sabah işe gitmesi gerektiği için kalamamıştı. Anne kucağına sımsıkı bağladığı küçük kızıyla beraber bindi Fırat'ın taksisine. "Ben sizi bırakırım" demişti, Derya hala aralarında ki buzların soğukluğunu hissetse de sessiz kalmıştı. Bazı şeyler kolay yutulup, unutulmuyordu bunu da yeni öğreniyordu.
"Sen nasıl tatlı bir şeysin kız öyle" dedi Fırat yeğenine doğru. Derya başını cama yaslamış hiç abisine bakmamaya özen gösteriyordu. Fırat arka koltukta oturan kıza doğru bir kez bakıp öksürdü.
"Derya?" dedi sonra. Derya başını hafif kaldırıp ön tarafa baktı. Dikkatini yoldan çekmeyen adamın konuştu.
"Babam yarın çıkacak eve, bir şeyler demişsin babama taşınacağım falan. Adam kendine zor geldi. En azından bir süreliğine eve gel, sonra istersen taşınırsın"
"Olmaz" dedi Derya hiç uzatmadan.
"Tamam taşınacaksan taşınırsın mahalleden ama en azından babam biraz daha iyi olsun sen şimdi taşınırsan daha kötü olursa?"
"Fırat olmaz dedim, neyi anlamıyorsun? Kızımla beraber bugün ev bakacağım."
"Eve çıkmak kolay mı öyle kirası var depozito ve iki ay peşini hiç söylemiyorum. En azından bir süre kızım-"
"Ben senin kızın değilim Fırat, ben hala o yaşadığı evi taşladığın kızım unuttun mu?" Kaşlarını artık tamamen çatmış halde bakıyordu ona. Yutkunamadı adam, başını hafif eğip kızaran yüzünü sakladı.
"Unutturmuyorsun ki, nasıl unutayım. Kabul yaptım bir salaklık ama sende benim öfkelenince gözümün döndüğünü biliyorsun"
"Ben bir şey bilmek istemiyorum artık Fırat. Öfke sorunların için bir psikoloğa git unutma ki sende baba olacaksın, senin de kızın hatta kızların olacak."
"Songül de beni affetmiş değil zaten." Dedi sessizce. Cennet teyzenin evinin önüne geldiklerinde küçük kızının çantasına uzanıp indi arabadan. Fırat'ta onlara eşlik ederek indi araçtan.
"Derya ne olursun, en azından bir haftalığına kal evde. Babam çok sevdi Çiçeği, iyileşince söz ben yerleştireceğim sizi evine olur mu?" Yeşil gözlerini hiç çekmeden ona bakıyordu. Derya yorgunca gözlerini abisinden çekmeye çalışırken küçük kızı iki ayağını sallayarak gülüyordu. Kızın eli sıkıntıyla açık saçlarına girip geri geldi.
"Bilmiyorum Fırat, düşüneceğim"
Fırat sevinçle gülümseyip iki eliyle kızın omzuna dokunup ona sarılmak için hamle yaptı ama küçük kızın tepkisiyle geri çekildi.
"Az daha Çiçek pastırması yapacaktım he, tamam konuşuruz akşam. Kaçta alayım sizi?"
"Alma bizi, kendi başımıza geliriz."
"6 da buradayım"
"FIRAT!" Derya'nın itirazını dinlemeden taksiye binen adam kornaya bir kez basıp uzaklaştı. Sinirleri bir anda gerilmiş, bütün kaslarında yanma hissiyle hafif sarıldı Derya. İki basamak çıkıp kapıyı açmak için anahtarlara uzandı ama kapı ondan önce kendiliğinden açılınca biraz şaşırdı. Cennet teyzenin odası ikinci katta olduğu için ve sık sık merdivenlere inemediği için yedek anahtarları ona vermişti. Küçük kızıyla beraber kapıyı onlar için açan karşılarındaki yabancıya bakındılar. Uzun boylu yeşil gözlü adam onlara doğru bakıyordu. Üzerinde bir mutfak önlüğü vardı. Çiçekte annesi gibi başını havaya kaldırmış uzun boynundan yüzünü zorlukla gördüğü adama bakıyordu.
"Buyurun?" dedi yabancı.
"Cennet teyzenin yardımcısıyım ben, siz?" dedi Derya elini hafif kaldırıp adamı işaret ederek. Bir anda adam içten bir şekilde gülümseyip elini uzattı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
UNUTULMAZ
RomanceMahallenin başında ki duvarda yazılıydı o yazı ve yıllar geçse de silinmemişti hiç. Ne yağmurlar yağmıştı o duvarın üzerine kaç kış geçmişti kaç bahar ve Mahir dikilip de karşısına her okuduğunda yanan yüreğine öfkeliydi. "Derya'sına kavuşamadı Mah...