19. BÖLÜM

8.3K 616 60
                                    

Eskimiş yüzlü duvara bakarken zorlukla yutkunuyordu, çok değil bir yıl önceye tekrar dönememek için kendisiyle mücadele etmeliydi. Mücadelelerin sonu gelmiyordu, kucağında oturan küçük kızı yakasına yapışmış vaziyette onu tutup çekiştiriyordu.

"Bu cehennemden hemen gitmemiz gerekiyor çiçeğim" dedi sessizce. Eve kendini nasıl attığını bilmiyordu. Babasıyla karşılaşmayı beklememişti, belki de buna hazır hissetmesi zihninin bir yanılmasıydı. O hiçbir zaman hazır olmayacaktı. Dudakları hafif aralık şekilde kalıp sol tarafında kalan aynaya, yabancı yansımasına baktı. Değişen tek şey zaman değildi, eskiden sadece gülümserken belli olan yüz çizgileri hafif belirmeye başlamıştı. Ağladığını bile yansımasından fark edip dudakları hafif kıvrıldı. Kollarının arasında hala onun yakasını yakalamaya çalışan küçük kızının gülümsemesiyle kendine geldi.

"Acıktın mı annecim?" dedi cevap bekler gibi bir halde. Usulca ayağa kalkıp önce kendi kıyafetlerini sonra bebeğin kıyafetlerini değiştirdi. Kafasını dağıtmak için uzun zamandır yapmadığı bir şey yapıp Sevinç teyzenin eski radyosundan bir şeyler açıp dinledi. Dudaklarında eski bir şarkının nameleri mırıldanırken kızını sürekli ona gülücükler atıyordu. Babasıyla hiç karşılaşmamışlar, Mahir'e taşınacaklarını hiç söylememiş gibi tekrar eskisi gibi olmaya çalıştı.

Mutfak masasının yanında ki mama sandalyesinde oturan küçük kıza hazırladığı çorbayı içirmeye çalışıyordu. Dişleri hala kaşındığı için sık sık elinde ki oyuncağı ısırmaya çalışan küçük kızı keyifle seyrediyordu Derya.

"Aa bak annecim çok güzel çorbaymış bu, ımm.." küçük kızı da onu taklit ederek tükürükler çıkararak "Imm.." dedikçe Derya daha çok gülüyordu. Derya elinde ki mendille her yerine bulaşan çorbayı sildi.

"Beğendin mi?" dedi hevesle, bir çift maviler onunla buluşunca güldü Derya.

"Derya!" Sevinç hanım telaştan hızlıca girdi içeriye, mutfaktan gelen seslerle nefes nefese kapıya dayandı.

"Teyze, bir şey mi oldu?" kıpkırmızı yüzüyle zorlukla konuşan kadını görünce endişesi iki kat arttı.

"Kızım baban! Baban kalp krizi geçirmiş, kahveden birkaç kişi götürmüş hastaneye bende yeni öğrendim-"

Donup kaldı Derya, kılı kıpırdamadan kulağına bir anda gelen tiz uğultuyla duraksadı. Önce teyzesinin ne dediğini anlamaya çalıştı ama baban kalp krizi geçirmiş dedikten sonra anlaması daha çok zorlaştı. Ağladığını yere düşen iki damlacıktan hissetti, ne diyeceğini bile düşünmeden dudakları hafif aralandı.

"Öldü mü?" ne dediğini bile duyamayacak vaziyetteydi. Küçük kızının ellerini sürekli sallayarak çorbaya ellerini soktuğunu bile görmüyordu. Annesi geldi aklına, kulağında hala teyzesinin ilk geldiği gün annesiyle ilgili söyledikleri vardı.

"Sen gittikten sonra kalp krizi geçirdi, hastaneye götürdüklerinde zaten ölmüş.." demişti. Kalbi ritmi bozuk bir şekilde atmaya başladığında dizlerinin bağı çözülür gibi iki büklüm oldu. Onu yakalamaya çalışan kadın zorlukla tuttu.

"Dur yavrum, iyiymiş çok şükür daha bir şeyi yok babanın-"

"Babam.." dedi sessizce, söyledikleri mi ağır gelmiş kalbine, ondan mı olmuştu.

"Benim yüzümden!" dedi birden, dilinin bağı çözülmüş gibi teyzesinin iki yakasından tutup ağlamaya başladı.

"Benim yüzümden oldu teyze! Sebebi oldum ben, gene ben sebep oldum-"

"Yavrucum sakinleş, dur bir hele gider bakarız babana. Bir şeyciği yoktur çok şükür" yaşlı kadın hızlıca bir bardağa su doldurup zorlukla kıza içirdi.

UNUTULMAZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin