Leyla kan kırmızısına dönen kahverengi gözlerini zorlukla açıp kapatıyordu. Artık ne gücü kalmıştı kavgasına ne de konuşmaya bir kelam sözü. Aynadaki solgun yansımasını ikiye bölecek o mavilikler belirdi, Çetin tam arkasında doğrudan ona bakıyordu. Ellerini lavabonun soğuk yüzeyine geçirip iki büklüm vaziyette inledi sadece. Gözyaşı kurumuştu gözünde, yaşananları atlatamıyor, bu yalan hayattan kaçmak için bir adım kolluyordu.
"İzin ver, izin ver oğlumu alıp gideyim Çetin. İzin ver" diye yalvardı sessiz sessiz.
Çetin kollarını kızın incecik beline doğru dolayıp onu kendisine doğru çekti ve uzun zamandır hasret kaldığı o kokusunu içine daha rahat çekebilmek için boynuna doğru yüzünü eğdi.
"Gidemezsin Leylam bensiz olmaz. Sensiz olmaz" dedi adam ve hemen sonra tekrarladı.
"Oğlumda sende benimle kalacaksınız"
ÇETO (YAKINDA)
2015
"Düğünü biraz erteleseydiniz daha iyi değil miydi abi?" Ahmet söyledikleriyle beyninden vurulmuşa döndü Mahir. En yakın çocukluk arkadaşının sorduğu o sorunun ağırlığı boğazına takılı kaldı.
"Hayırdır Ahmet'im bir durum mu var?" dedi Fırat sigarasından bir dal çıkarıp önüne koymuş o da Mahir gibi sorguluyordu Ahmet'i.
"Yok abi daha Derya'nın okulu devam ediyorken zor olur diye düşündüm ben" Bundan fazlası olduğunu ve bildiğine emindi Mahir. O yüzden ki bir akşam iş çıkışında yakaladı can dostunu.
"Ne biliyorsan konuş Ahmet" dedi sadece.
"Abi bak bana söylemek düşmez ama sende farkındasın Derya daha küçük ve gönlü yok-"
"Ahmet ne biliyorsan konuş dedim. Sana can dedim dost dedim, yüzüme karşı dürüst ol da konuş!" Mahir'in sert tavrı karşısında duruldu Ahmet. Ağzında büyüyen ve konuşmaya zorlandığı şeyi solukta dökmek istedi.
"Serdar'ın kardeşi yok mu?"
"Yeliz mi?" dedi Mahir sakince. Başını sallamakla yetindi adam. Mahir devam et der gibi baktı ona.
"Derya'nın okuldan bir çocukla beraber olduğunu söylemiş birkaç kez. Doktor muymuş neymiş tam bilmiyorum ama-"
"Başka kim biliyor?" "Ben nereden bileyim Mahir, kızın ağzı sakız gibi uzadıkça uzuyor susmamışsa herkes biliyordur" zorlukla yutkundu Mahir, tamam der gibi başını sallayıp bu durumdan kimsenin haberi olmaması için özellikle uyarıp ayrıldı yanından. Önceliğinde o kız vardı, Derya'nın hala hayatında olduğundan bir haber olan doktor mevzusuna sonra bakacaktı. Hava iyice karardığında çaldı Serdar'ın kapısını. Kapıyı onun için açan kıza sert bir bakış attı önce.
"Mahir abi? Hoş geldin" dedi kız şaşkın şaşkın.
"Serdar evde mi?" ses tonunu olabildiğince sakin tutmaya özen gösteriyor ama bu konuda oldukça başarısızdı.
"Yok abim daha gelmedi annem var ama içeride" kızın ağzındaki çiğnediği sakızı fark edip yüzünü çevirdi.
"Esra ablaya fark ettirmeden iki dakikalığa çık şu bahçeye, konuşacaklarım var seninle" Yeliz'in şaşkınlığı yüzünden okunuyordu bir önce karanlık sokağa hemen ardından kendine bakındı.
"Benle mi? Niye ki?"
"Bahçede bekliyorum dedim" Mahir çok konuşmayı hiçbir zaman sevmezdi. Adımlarını bahçenin diğer ucuna doğru atıp kızı beklemeye koyuldu. Üzerine ince uzun hırka alan kız hızlı adımlarla yaklaştı yanına, Mahir ceketinin içerisinden çıkardığı çakmağıyla sigarasını yaktı o anda.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
UNUTULMAZ
RomanceMahallenin başında ki duvarda yazılıydı o yazı ve yıllar geçse de silinmemişti hiç. Ne yağmurlar yağmıştı o duvarın üzerine kaç kış geçmişti kaç bahar ve Mahir dikilip de karşısına her okuduğunda yanan yüreğine öfkeliydi. "Derya'sına kavuşamadı Mah...