"Bize iki çay getir koçum" dedi Mahir garsona doğru. Ben öylece durmuş boşluğa bakıyordum. Yarım saat önce yaşananları düşündükçe yaptığım küçük intikamın aslında gerçekleştiğini anlıyordum. Arda gram olmayan aklıyla Çiçeğin babasının Mahir olduğuna inanmıştı. Dudaklarım incecik bir çizgiyken birden kıvrıldı ve gülmeye başladım. Karşımda oturan adam gözlerini hafif kısarak bana bakıyordu. Ben güldükçe gözlerimden yaşlar dökülüyor sinirlerim iyice yıpranmış olmalı ki kendime gelmekte zorlanıyordum. Bana doğru peçeyi uzattı, hızlıca aldım.
"Onu aldatabileceğime inanmış" dedim sessizce.
"İstediğin bu değil miydi?" dedi Mahir sorgulayarak, bana uzun uzun baktım Çiçeğim babası olmaya o kadar hazırdı ki bu durum beni içimde büyük sıkıntıya gebe bıraktı. Onu tekrar tekrar kırdığımı, birbirimize zarar verdiğimizi fark edemiyordu.
"Öyleydi ama bu kadar hızlı beklemiyordum" dedim uzağa bakarak, sahilde ki kafelerden birinde oturuyorduk ve ben hala Mete'yi arayıp gelemeyeceğimi söyleyememiştim. Elim masanın üzerindeki telefona uzandı, Mahir her hareketimi bütün dikkatini vererek inceliyordu.
"Kimi arıyorsun?"
Hiç cevap vermeden Mete cevap verdi. "Alo?"
"Alo Mete" sesim git gide zayıflayınca bana bakan kömür karası gözlerden kendimi çektim. "Ben gelmeyeceğimi haber vermek için aradım, lütfen kusura bakma"
"Önemli bir şey yok değil mi?"
"Yok hayır, sadece öyle olması lazım benim Çiçeğin yanında olman gerekli sana geç haber verdiğim için tekrar üzgünüm." Bir süre cevap vermedi ama sesinde kırgınlık vardı ve bu beni daha çok üzdü.
"Yok önemli değil, tabi sen Çiçeğin yanında olman gerekliyse eğer-" duraksayıp öksürdü hemen ardından devam ettirdi.
"Zaten sıkıcı bir film olacaktı"
"Yarın görüşürüz" lafı toparlamak için adeta boğulmuştum sonuç olarak telefonu iyi niyetleriyle kapattım ve kendimi tekrar o sıkıntının içinde buldum. Mahir bana hiçbir şey demeden bakıyordu ama diyecek çok şeyi vardı.
"Onun için mi bu kadar güzel giyindin?" kısık gözlerinin içine baktım.
"Hayır, kendim içindi."
"Kendin için mi?"
"En son ne zaman sinemaya gittim bilmiyorum hatta en son ne zaman film izledim bilmiyorum. Kendim için yapmak istedim."
"Mete'yle" dedi üstüne basa basa.
"Mete benim arkadaşım Mahir. İnsanlar dostlarıyla beraber bir şeyler yapabilir." Sıcak çaydan bir yudum alıp kendimi tekrar Arda sorununu düşünürken buldum.
"Arkadaşlarını doğru seçemediğin ortada" dedi birden, bana doğrudan Yeliz'i ima ediyordu hiç savunmaya geçmedim umursamıyorum der gibi uzağa baktım.
"O kızın tehlikeli olduğunu sana önceden söylemiştim" diye hatırlattın.
"Sadece sen değil Fırat'ta demişti, Yeliz ikna etmişti" dedim birden, bana doğrudan bakan kurşun gibi ağır gözleri ağır ağır düştü neden bahsettiğimi anlamıştı.
"Eğer o ikna etmeseydi belki seninle asla nişanlanmazdım, zaman kazan dedi" güldüm aklıma hala bana oynadığı oyunlar geliyordu.
"Ona güvenmemen gerekirdi" diye diretti.
"Haklısın" dedim yorgunca, sarsıldı sanırım ilk defa ona haklısın dediğim için şaşırmıştı.
"Şimdi ne yapacağız?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
UNUTULMAZ
RomanceMahallenin başında ki duvarda yazılıydı o yazı ve yıllar geçse de silinmemişti hiç. Ne yağmurlar yağmıştı o duvarın üzerine kaç kış geçmişti kaç bahar ve Mahir dikilip de karşısına her okuduğunda yanan yüreğine öfkeliydi. "Derya'sına kavuşamadı Mah...