26.Bölüm: "Sessizlik"

31 11 0
                                    

Iyi okumalar dilerim....

Iyi okumalar dilerim

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.




26. Bölüm: "Sessizlik"


"Yedi Senem..."

Hayatınızda olan insanlara hayatlarında var oldukları için teşekkür edin mesela, bazen öyle bir zaman geliyor ki keşke diyorsunuz. Keşke biraz daha vaktimiz olsaydı da doya doya eğlenebilseydik. Doya doya konuşabilseydik. Doya doya birbirimize anlatabilseydik...

Ama olmuyor, yapamıyorsunuz. Geriye sadece bir avuç pişmanlık, gözyaşı ve vicdan azabı kalıyor. Küsmeyin sevdiğiniz insana; darılın, kırılın, kırgın olun ama yinede küsmeyin. Bunu yapmayın. Bunu yaparsanız bir gün küsüpte konuşmadığınız zamanları hatırlarda kendinize lanet okursunuz.

"Keşke onunla; onu kırmadan, incitmeden konuşsaydım da küs ayrılmasaydım diye... benim de çok oldu küs ayrıldığım bir daha konuşamadığım insanlar ya da bir keresinde kavga etmişizdir ve bir hafta, bir ay ya da ne bileyim bir sene konuşmamışızdır. Yanarsam bir tek o kaybettiğim zamanlara yanarım...

  Kübra, yaklaşık iki saattir aralıksız uyuyordu yanı başımda. Doktorlar bir takım ilaçlar verdi. Ağrı kesiciler, uyuması için vurulan iğneler...

Ben ise yanı başında her zamanki halimle onu bekliyordum. Bazen onunla konuşuyorum sanki uyanıkta beni dinliyor gibi... ya da belki de dinliyordur ben bilmiyorumdur.

Bundan yedi sene önceydi... Kübra ile tanıştığımız ilk günler... o zamanlar ortaokuldayız. Kaçıncı sınıfız pek hatırlamıyorum ama tanıştığımız o gün dün gibi aklımda...

Ben bir arkadaşımla beraber okulun bahçesinde dolaşırken, Kübra'nın ileride arkadaşlarıyla beraber top oynarken ayağını sakatlayıp düştüğünü görmüştüm. Yerde oturmuş o kadar çok ağlıyordu ki, bir yandan da bileğini tutuyordu. Tam o sırada oradan geçiyordum. Arkadaşım Melis ile beraber.

Melis'i durdurdum. Ve koşarak onun, Kübra'nın yanına gittim. Gözyaşları arasından bana bakıyordu. Ama yanına benden başka kimse gelmemişti. Öylece acı içinde yerde oturuyordu. Pek arkadaşı yoktu sanırım. Onu yerden kaldırdım. Dokkatli bir şekilde, orada bulunan banklardan birine oturttum. Melis'ten bir ıslak mendil alıp kanayan dizini, elimden geldiğince pansuman yapmaya başladım.

Acıdan kıvranıyordu. Ben her defansında yarasını temizlemeye çalışırken... yarasını temizledikten sonra bana içten ve samimi bir bakış attı ve gülümseyerek bana teşekkür etti. O an içimden bir şeyler aktı sanki, arkadaş değil sanki kaybettiğim kardeşimi bulmuş gibi olmuştum. Ona her baktığımda...

Ölümün İntiharım "111518"Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin