12.Bölüm: "Huzur"
"Onun kolları benim evimdi."Bazen öfkemize yenik düşsek bile günün sonunda hep beraber oluruz. Ne olmuş olursa olsun ne yaşanmışsa yaşansın birbirimizi kırsak ta, küssek de yinede birbirimizden vazgeçmiyoruz.
Meriç'in ateşi sonunda düştü. Çok korkmuştum bir an bir şey olursa diye ama neyse ki bir şey olmadı. Yanında oturuyordum Meriç ise uyuyordu. Hastalıktan halsiz düşmüştü. Dün gece geç saatte yattığı için ve abuk sabuk yerlerde içki içtiği için hasta olmuş aslında şeytan diyor bırak git ne yaparsa yapsın ama ben şeytana uyar mıyım onu seviyorum bir kere ne yapmış olursa olsun hem o öylesine yapmadı ki sadece beni çok seviyor ve kıskanıyor her şeyden bu yüzden yanımda kerimi görünce delirdi tabi
Oturduğum sandalyeden kalkıp yanına kıvrıldım. Bende yanında uyuyakalmışımBir kaç saat sonra uyandığımda Meriç yanımda yoktu. Üzerimi örtmüş ve kalkmış olmalıydı. Uyku sersemliğine yattığım yerden doğruldum. İçeriden tıkırtı geliyordu. Sanırım Meriç mutfakta bir şeyler yapıyordu. Tam kalkacağım sırada salona yanıma geldi.
"Uyandın mı küçük prenses." Gülümseyerek bakıyordu bana ve o sırada da yemek masasını hazırlıyordu. Galiba yemek yapmıştı.
"Uyandım... sen iyi misin hemen ayaklanmasaydın keşke."
"Doktorum öyle güzel baktı ki bana hemencecik iyileştim bende şimdi doktoruma yemek yapıyorum." Gülümsedi. Elindeki tabakları masaya bırakıp yanıma geldi. Yanağıma bir öpücük kondurup tekrar mutfağa gitti.
Bende yerimden kalktım banyoya gidip elimi yüzümü yıkayıp ona yardım etmek için mutfağa gittim.
"Yardım edeyim mi sana?"
"Hayır hayır sen lütfen masaya git ve otur her şeyi hallettim zaten bir şey kalmadı."
"Peki madem ben geçiyorum içeri"
"Geliyorum hemen" içeri geçip sandalyeye oturdum. Meriç'te geldi tam karşıma oturdu.
"Ekin her şey için teşekkür ederim ve tekrar tekrar özür dilerim sana kötü davrandım."
"Bu konuyu kapattık Meriç özür dilemene gerek yok lütfen yemeğimizi yiyelim olur mu sonrada ben gideyim annemler beni okulda biliyor."
"Tamam tamam yiyelim ben bırakırım seni."
"Tamam"
Nedense sessizdik masada hiçbir şey konuşmadık öylece oturduk yemeğimizi yedik sonra beni eve bıraktı. Neden böyle olmuştuk? sanki aramızda bir soğukluk vardı. Nedenini bilmediğim bir soğukluk ama inşallah geçer diye ümit ederken bilgisayarımdan bir bildirim geldiğini fark edip hemen bilgisayarın başına geçtim. Her akşam olduğu gibi bu aksam da Meriç ile görüntülü konuşacaktık. Bir kaç saat görüntülü konuştuktan sonra kapattık.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ölümün İntiharım "111518"
Sachbücher(Gerçek hayattan kurgulanmıştır.) '111518' Ekin ve Meriç, çocukluklarından beri hiç ayrılmayan, her zaman beraber vakit geçiren bir çifttir. Peki bu hep böyle sürdümü dersiniz? Her arkadaşlık gibi her dostluk gibi ya da hiç ayrılmayan çiftler gibi...