》üstteki muziğimizi açıp okuyalım.
》iyi okumalar sevgili sevgililerim.4.Bölüm: Mucize
"Sen güzel bir düştün. İmkansızdın. Ve ben yine de, o düşün peşine düştüm."Mucizelere inanır mısınız? Ben önceden hiç inanmazdım. Mucize de neymiş derdim. Ama öyle olmadı ta ki onu görene kadar.
Hayat size önce mucizelerini sunar asıl zehrini mucizesinden sonra verir. Hayat önce çok mutlu oldurur sonra ağlatır. Bizim masalımız da ise durumlar böyleydi önce güldürür sonunda hep ağlatırdı. Dedim ya hayat gibi, hayatta böyle öncesinde çok mutlu olursunuz sonunda hep yakar, yıkar, yok eder...Ben mucizemi buldum. Adı da Meriç Bulut. O benim hayatımdaki en değerli mucizem ona bir şey olsa en çok benim canım yanar. O ise şuan acı içinde ve benim canım yanıyor. Hayatta en değer verdiği insanı kaybetti. Babasını. Her şeyi beraber yaparlardı, her yere beraber giderlerdi. Zaten Meriç babasının müdür olduğu okulda okuyordu. Tabi artık orada değil burada benim yakınım da yeni bir hayata başlamaya çalışıyor. Yeni bir okul, yeni arkadaşlar...
Meriç dinlenmem için beni yatağına yatırmıştı. Orada beş on dakika uyumuşum o ise ben uyurken annesine bakmış ona bir şeyler yiyip içmesi için ikna etmiş çünkü kadın geldiğinden beri bir lokma bir şey yememiş, içmemiş.
Yataktan kalktım. Tam kapıyı açmak için kapı koluna uzandığım sırada Meriç kapıyı açtı.
"Günaydın. İyi uyuyabildin mi?"
"Evet uyudum teşekkür ederim. Annem çok merak etmiştir ben artık gidiyim."
"İyi de aç değil misin? Kahvaltı yapalım öyle gidersin olur mu?"
"Bilemedim ki şimdi sizinkiler bir şey demesin ne de olsa gece burada kaldığımı bilmiyorlar."
"Artık biliyorlar."
"Nasıl nereden biliyorlar?"
"Ben söyledim merak etme bir şey demediler ne diyebilirler ki sonuçta sen annemin arkadaşının kızısın öyle değil mi?"
"Öyle tabi." Tabii kesin öyle zaten ben senin hiç bir şeyinim ama annenin arkadaşının kızıyım. Diyememiş ki benim arkadaşım falan diye neyse sinirlenmeyeceğim sonuçta onun da kafası karışık olabilir ne de olsa babasını kaybetti normaldir.
"Hadi gel kahvaltıya inelim bekletmeyelim bizimkileri"
"Tamam gidelim."
O sırada beraber odadan çıktık. Salona doğru ilerlediğimizde herkes oradaydı bizi bekliyorlardı. Fitnat hanım yani anneannesi bana gülümseyerek şöyle dedi;
"Ekin kızım günaydın gel çekinme otur bakalım sana çay koyayım."
"Hayır Fitnat hanım siz zahmet etmeyin ben koyarım."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ölümün İntiharım "111518"
Non-Fiction(Gerçek hayattan kurgulanmıştır.) '111518' Ekin ve Meriç, çocukluklarından beri hiç ayrılmayan, her zaman beraber vakit geçiren bir çifttir. Peki bu hep böyle sürdümü dersiniz? Her arkadaşlık gibi her dostluk gibi ya da hiç ayrılmayan çiftler gibi...