Ben her şeye rağmen yine onu, hep onu sevecektim... hayatta ne yaşanırsa yaşansın, ne olursa olsun, hayatın bizi nereye sürüklerse sürüklesin, ben yine hep onun yanı başında olacaktım. Çünkü biz ayrılırsak biteriz, çünkü biz ayrılırsak söner ışıklarımız ardımızda ne biz kalırız ne de bizim ışıklarımız.
Artık eve dönme zamanı gelmişti. Buradan bu insanlardan ayrılmak biraz canımı sıksa da yanımda tek bir kisiyi de beraberinde götürüyordum. Meriç'i...beraber geldiğimiz bu yere şimdi yine beraber dönüyorduk. Bavulumu hazırladım. Odaya son bir kez göz gezdirdim bir şey unutmamak için iyice bir süzdüm odayı sonra bu güzel odaya veda edip koridora çıktım. Meriç de koridordaydı bavulunu sürükleyerek asansörün önünde bekliyordu. Bende bavulumu çeke çeke yanına geldim. Asansörün düğmesine bastık beraber asansörün kapısı açılırken bavullarımızı çeke çeke asansöre bindik.
"Geldiğimiz gibi geri dönüyoruz hı!"
Iç çekerek ve üzülerek başımı "evet!" der gibi salladım. Evet üzülüyordum çünkü ailesini çok sevmiştim. Betül teyze, Ömer abi o kadar iyi insanlardı ki.. aa tamam unutmuşum bir de Ayşe abla var tabi o kızın benle alıp veremediği ne bilmiyorum. Acaba bana yaptıklarını Meriç'e söylesem mi sonuçta artık Kastamonu ya dönüyoruz şu saatten sonra söylesem ne değişecek.
Derken asansörün kapısı açıldı. Bavulları çeke çeke indik. Betül teyze gözyaşları içinde bana sarıldı bende ona.
"Ah kızım gitmeseniz olmaz mı?"
"Bende gitmek hiç istemiyorum ama malûm okul var."
Betül teyzeye bir kez daha sarıldım. Sıra Ömer abiye geldi. Gülümseyip sarıldım o da bana sıkı sıkı sarılırken kulağıma fısıldadı.
"Bizim oğlana göz kulak ol oralarda bu haylaz seni üzerse bana söyle abiciğim ben onun kulağını çekerim sen hiç merak etme." Gülümseyerek tamam der gibi başımı salladım. Meriç de ailesiyle vedalaşırken bir ara merdivenlere kaydı gözüm. Ayşe abla merdiven başında bize doğru bakıyordu, ellerini göğsünde birleştirmiş bana yine o sert dik bakışlarını attı. Sonra herkesle vedalaşıp taksiye bindik.
"Annenleri çok sevdim. Çok iyi insanlar hatta Ömer abi çok iyi birisi esprili falan. Fakat Ayşe abla sanki biraz bana soğuk gibi geldi."
"Ablamı çok takma ya boşver hatta onu." Anlam vermeyerek bakıyordum yüzüne Meriç ise tam karşıya bakıyordu.
"Neden?" Diye sorduğum sırada yutkundu derin bir nefes alıp başını bana çevirdi.
"Ablamın biraz psikolojik sorunları var. Babam vefat ettiğinden beri böyle hatta annem onu bir sürü psikoloğa götürdü. Hastaneye bile yatırdık ama o iyileşmedi inatla ilaçlarını bile kullanmadı doğru düzgün, annem ona çok emek verdi iyileşsin diye ama o iyileşmemeye yemin eder gibi hiç bir tedaviye yanıt vermeyince annemde bizde vazgeçtik artık uğraşmıyoruz yani, belki kendiliğinden düzelir diye..." sonra kaslarını çatarak bana baktı. "Yoksa sana bir şey mi yaptı? Bak yaptıysa söyle benden saklama lütfen."
İki saniye kadar düşündüm acaba gerçeği ona söylesem mi söylemesem mi diye
"Geçen gün bana saldırdı."
"Ne! Nasıl?"
"Ben odamdan çıkmış aşağıya yanına geliyordum sonra kapıyı acar açmaz kapının önünde belirdi bende gayet samimi konuştum onunla ama o beni anlamadı. Sonra beni kolumdan tuttuğu gibi duvara yapıştırdı. Sonra bana saçma sapan cümleler kurdu."
"Canın yandı mı? Ne dedi sonra?"
"Yok ya o kadarda acımadı. Bana 'seni bu evde barındırmayacağım bu evde asla kalamazsın tarzı bir şeyler söyledi."
"Ya Ekin sana inanamıyorum bunlar oluyor ve bana şimdi söylüyorsun."
"Ya ne yapıyım Meriç o kadar mutluyduk ki bu bozulsun istemedim."
"Sevgilim, güzelim bak bundan sonra ne olursa olsun bana söyleyeceksin tamam mı?"
"Tamam sevgilim. Çok kızdın mı bana?"
"Yok bu sefer o kadar kızmadım ama sende bundan sonra hep söyleyeceksin söz mü?"
"Söz!" Gülümseyerek Meriç'e sarıldığım sıra da o da gülümseyerek bana sarıldı. Sonra havalimanına gelmiştik bile gelirken otobüsle gelmiştik bari dönerken uçakla dönelim dedik. Size bir şey söyleyeyim mi ben uçağa da hayatımda ilk kez Meriç ile biniyordum. Bu ilkler beni öldürecek bir gün ama olsun bu ilkler bizim olsun...
Sonunda uçağa binmiştik. Hayatımda ilk kez uçağa biniyordum çok heyecanlıydım kalbim küt küt atıyordu. Cam kenarına geçmiştim etrafı görebilmek için uçak yavaşça kalkışa geçiyordu. Kemerlerimizi bağlamamız için anons gelmişti kemerimi bağlayıp gözlerimi kapadım başımı arkaya yasladım. Meriç'te beni hayranlıkla izliyordu. Ne yapmaya çalıştığımı anlamaya çalışır gibi sonra koltukta duran elimi tuttuğunu hissettim.
"Sevgilim ne yapıyorsun?" Benim bu halime gülerek konuşuyordu. Gözlerimi yavaş yavaş açarak ona baktım.
"Şey... biraz korktum sanırım." Karşımda gülmemek için kendini zor tutuyordu resmen
"Korkma sevgilim ben yanındayım."
"Hep yanımda olmaya söz verebilir misin?"
"Söz veriyorum sevgilim senin hep yanında olacağım. Koltuğunda, heyecanlandığında, mutlu olduğun da hep, hep yanında yanı başında olacağım söz veriyorum. Meriç sözü."
Bu cümleleri duymak içimdeki korkuyu azaltmaya yetmişti bile beraber camdan baktık aşağısını izledik. Yükseldikçe etrafımız bulutlarla kaplandı sanki bulutların üzerinde yalnızca Meriç ve bendik.
____
Bu bölüm biraz kısa oldu farkındayım ama o kadar yorgunum ki bir de biliyorsunuz gündüzleri ders çalıştığımdan ve online derslere katıldığımdan bölümleri gece yazıyorum ve gündüzden kalan tek şey bende biraz yorgunluk ama yinde sizi bölüm den mahrum bırakamak adına elimden geldiği kadar bölüm yazıyorum.
Umarım bu bölümü beğenmissiniz dir. Artık eve dönmeleri gerekiyor onları oradada da bir sürü macera bekliyor.
Sizi çok seven ben iyi okumalar diliyorum. <3 <3 <3
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ölümün İntiharım "111518"
Phi Hư Cấu(Gerçek hayattan kurgulanmıştır.) '111518' Ekin ve Meriç, çocukluklarından beri hiç ayrılmayan, her zaman beraber vakit geçiren bir çifttir. Peki bu hep böyle sürdümü dersiniz? Her arkadaşlık gibi her dostluk gibi ya da hiç ayrılmayan çiftler gibi...