》umarım güzel bir bölüm olur..
》bu arada uzun zamandır yoktum. Bunun için özür dilerim. Bir türlü ilham gelmedi ve yazamadım kusura bakmayın.16.Bölüm:"küçük çılgınlıklar"
"Ellerimi tutarsan, dünyam ısınır benim."Seni bulmaktan önce aramak isterim. Seni sevmekten önce anlamak isterim. Seni bir yaşam bitirmek değil de, sana hep hep yeniden başlamak isterim.
Ne güzel demiş Özdemir Asaf. Edebiyatı çok seviyorum. Bilmiyorum bana bir çok yönünden ilginç geliyor. Şairler; mesela şiirleri en çokta Özdemir Asaf'ın şiirleri...
Büyük bir hayranlık duyuyorum ona karşı ve bir kitap yazmayı çok istiyorum ama ne konuda yazacağım hakkında hiçbir fikrim yok. Geçenlerde telefonumda gezinirken bir uygulamaya rastladım. İnsanlar o uygulama ile bir sürü kitaplar yazmışlar. Hatta bunu ünlü yazarlar bile yapmış acaba diyorum bende mi yazsam ama ne hakkında yazabilirim? Bence bu konu biraz araştırılmalı.Meriç ile beraber oturduğumuz o bankta beraber birkaç saat geçirmiştik. Hava kararmış, biz hala o bankta oturuyorduk.
"Sevgilim... seni birileriyle tanıştırmak istiyorum. Hazır İstanbul'a gelmişken."
Başımı Meriç'in omzundan kaldırarak ona baktım.
"Öyle mi? Kimle?"
"Ayta, Sezgin, Hakan ile bir de onların sevgilileri tabi ki."
"Hmm.. tamam olur ama ne zaman?"
"Şimdi!" Anlamayarak baktım yüzüne yani hava karardı gece oldu yani gece gece nasıl buluşacaktık?
"Tamam da hayatım gece oldu farkındaysan."
"Zaten onlarda gece takılmayı seviyorlar onlarda benim gibi motorcu hatta mesaj atmışlar az önce ben de senden bahsedince 'yengeyle bir tanıştırırsın artık' dediler öylelikle gelişti olaylar yani."
"İyi bakalım tanışalım şu motorcu arkadaşlarla."
Bankta biraz daha oturduktan sonra kalkıp kasklarımızı da takıp tekrar motora atlayıp buluşacağımız yere gitmek için yola çıkmıştık.
Nasıl birileriyle karşılaşacaktım, beni seveceklermiydi ya da arkadaşları olarak beni de kabul edeceklermiydi hiçbir fikrim yoktu. Uydum Meriç'in aklına gidiyoruz bakalım. Yaklaşık 20 dakika sonunda gelmiştik.
Her yeri ışıklarla kaplı güzel bir yere gelmiştik. Görünüşü parkı anımsatan bir yerdi. Etrafta bir sürü insanlar vardı. Sevgilisi ile el ele tutuşup gezenler mi dersin yoksa arkadaşları ile sohbet edenler ve içip içip sızanlar bile vardı. Ama onun dışında burası baya güzeldi. Biz Meriç ile motoru park ederken arkadaşları olduğunu sandığım kişiler bizi görmüş uzaktan el sallıyorlardı biz buradayız der gibi. Meriç ile beraber el ele tutuşup yanlarına gittik. O kadar tuhaf giyinmişler ki. Mesela kızlar siyah deri ceket, içinde siyah bustiyer sonra bazısı da ya mini etek giymiş ya da benim gibi siyah pantolon erkekler yine rock havasını andıran kıyafetler giyinmişler ve bir sürü de dövmeleri vardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ölümün İntiharım "111518"
Non-Fiction(Gerçek hayattan kurgulanmıştır.) '111518' Ekin ve Meriç, çocukluklarından beri hiç ayrılmayan, her zaman beraber vakit geçiren bir çifttir. Peki bu hep böyle sürdümü dersiniz? Her arkadaşlık gibi her dostluk gibi ya da hiç ayrılmayan çiftler gibi...