33-Fotoğraf

120K 6.5K 2.9K
                                    

Önce beğenelim mi? 💚

Üç gün olmuştu Trabzon'a geleli, ilk günü annemlerin yanımda geçirmiş, bol bol yeğenimle ilgilenmiştim, yengemin iğneleyici kelimelerinden fırsat bulduğum vakitlerde...

Abimin bu kadına nasıl katlandığını hiç bir zaman anlamayacaktım. Sözlerinin bittiği yerde gözleriyle iğneliyordu insanı.

Babama köy evine gitmek istediğimi söylediğim de anahtarı elime bırakmıştı. Yalnız kalıp kalamayacağımı teyyit ettikten sonra daha fazla üstelememişti. Benimle birlikte bir kaç alışveriş yaptıktan sonra köy evine bırakıp, geri dönmüştü kendisi. Yaklaşık bir gündür de burada bir başıma kafa dinliyordum.

Düşünmekten ve ağlamaktan kesinlikle bitap düştüğüm anda kendimi yeşilliklerin içine atmıştım.

Doğa da olmak kesinlikle çok başka birşeydi. Çocukken çok yaptığım ve uzun zamandır yapmadığım bir şeyi yaparak ayakkabılarımı kenara bırakarak ağacın dalına çıkıp oturmuştum. Kafamı dala yaslayıp, durduğum da gözlerimle etrafı tarıyordum. Sessizlik ne güzel şeydi. Ama o sessizliği bozan deklanşör sesiyle olduğum yerde irkilip arkama döndüğümde beni fotoğraflayan muhtemelen benden üç dört büyük yaş biri ile göz göze geldim, otuz iki diş sırıtıyordu.

(Neeee!! Yeni karakter mi dediğinizi duyar gibiyim:) )

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

(Neeee!! Yeni karakter mi dediğinizi duyar gibiyim:) )

Az önce beni fotoğraflayan biri demiştim değil mi? Zaten çatık olan kaşlarım daha da çatıldığında öfkeyle konuştum. "Ne yaptığını sanıyorsun sen? Benim iznim olmadan beni nasıl çekersin?!" demiştim demesine de onun odağı benden kopmuş çektiği fotoğrafa en değerli elmasına bakar gibi bakıyordu.

"Seni çektiğimi de nerden çıkardın?" dedi ukalaca, gerçekten ukalaydı ama tavrı!

"Kameranın odağının hala bana çevrili olduğundan çıkarmış olabilir miyim acaba?" kısa şortuma dikkat ederek, temkinli hareketlerle indim ağaçtan, seri hareketler ile ayakkabılarımı ayağıma geçirip yanına adımladım.

"Önümde ki güzelliği çekiyorum." el kol hareketleriyle az önce olduğum ağacı ve etrafını göstermişti. Ve nedense hala beni çektiğini düşünüyordum. İnandırıcı gelmemişti konuşması.

"Çektiğin fotoğrafı görmek istiyorum." demiştim çenemi havaya dikerek.

"Elbette." dedi çarpıcı gülümsemesiyle. Yakışıklı olduğu gerçeğini inkar edemeyecektim. Dişleri inci gibiydi ve esmer teninde dikkat çeken yerlerden kesinlikle sadece bir tanesiydi.

Ona doğru ilerleyen adımlarıma eşlik edip, karşı karşıya geldiğimiz yerde aramızda iki adımlık mesafe bırakarak durmuştuk. Daha fazla yakınlığa gerek yoktu.

Kamerasını önüme doğru uzatarak tuttu. Başımı uzatıp fotoğrafa baktığım da gözlerim büyümüştü. Elimi avucumun içinde sıkıp yumruk haline getirdiğim de öfkemi toparlamaya çalışıyordum, hani beni çekmemişti!

Büyük Adamın Küçük Kadını Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin