Yeni bölüm geldiiiii.
Keyifli okumalar..
♠️♠️♠️♠️♠️♠️♠️♠️♠️
2 Bölüm: "APTAL"
Esen rüzgarla gözümü açtığım da çok güzel uyuduğumu fark ettim. Ama balkonun kapısını açık unuttuğum için donmuştum. Büyük ihtimalle hasta olacaktım... Umursamadım. Küçücük bir tebessüm oluştu dudaklarımda. Mutluydum, yanımdaydı. Ne kadar onunla konuşmak istemesemde buradaydı işte. Bi gün konuşmak zorundaydım farkındaydım. Ve çok merak ediyorum bana ne diyeceğini. Ama duymak istemiyordum. Sanırım korkuyordum. Onu yeniden kaybetmeyi göze alamam. Onun için ölürken, yaşadığını saklamıştı. Tam 8 ay yaşadığını bilmiyordum. Saklamıştı, saklamışlardı. Ediz, Ateş ve Derin biliyordu onun yaşadığını ama bana söylememişlerdi. Onlarla konuşuyordum ama eskisi gibi değildik. Sadece Ateş'e daha yakındım çünkü onunla ilişkimiz farklıydı Pamir'le birdi sanki. Bu aşk değildi tabi ki. Bilmiyorum Pamir nasılsa Ateş'te benim için öyle o yüzden Ateş'i kısa zaman içinde affetmiştim.
Yatağımdan çıktığım da belimin ağrıdığını hissettim üşütmüş olmalıydım. Terliklerimi giyip ebeveyn banyosuna geçip sıcak bir duş aldım. Duştan çıktıktan sonra saçlarımı kurutup dolabımın önüne geçtim. Düşünmeden bir swet ve eşofman alıp giyindim. Aşağı indiğimde herkes kahvaltı da oturuyordu Berk'te dahil. "Günaydın" diyip yerime geçtim. Herkes aynı şekilde karşılık verdiğinde yemeye başlamıştık. Gözlerim ister istemez ona kayıyordu. Gerçekten çok kilo vermişti ve bu beni üzüyordu. Kendimi suçluyordum ama o da suçluydu. Bunca zaman benden gizlenmesi bir suçtu çok büyük bir suç. Tabağımla oynamayı bırakıp ayağa kalktığımda herkes bana bakmıştı. Sonra Berk sanki bana dokunmaya korkuyormuşcasına titreyen elini koluma koyup beni tekrar oturttu.
Berk "h-hiç bir şey yemedin yemeğini ye ondan sonra kalkarsın" beni düşünmesi... ah olamaz hemen affetmemeliyim hayır. Ama haklıydı zaten üşütmüşken daha fazla hasta olamazdım. Tabağımdakileri bitirene kadar herkes kahvaltısını etmişti. Melisa kahvaltı masasını toplarken bizde oturma odasına gitmiştik. Herkes sus pus oturuyordu. Abim yalandan öksürüp dik bir halde oturdu.
Abim " Sence de artık bir şeyleri açıklaman gerek miyor mu Berk?" Dediğinde bakışlarımı ona çevirdim. Evet hikayeyi bilmiyorduk, en azından tamamını. Gözlerim dolmaya başlamıştı bile kafamı yukarıya çevirip ağlamak İçin zor tuttum kendimi. Yanımda oturan Ateş bunu anlamış olacak ki kolunun altına aldı beni başımı göğsüne yaslayıp gözlerimi kapattım. Her kötü olduğumda abim, Pamir veya Ateş odama gelir her zaman bunu yapardık.
Berk " Ada evden çıktığında adamlar onun çıkmasını bekliyormuş gibi bi anda eve Ateş açmaya başladılar. Ben ne olduğunu anlamadım hemen kendimi dışarıya attım. Ama adamları görünce neden geldiklerini anlamıştım. Babam yüzünden..." diyip sustu. Hala gözlerim kapalıydı yavaşça kaşlarımı çattım. Babası yüzünden mi ne alakaydı babası? Babasına bir şey mi olmuştu? "Babam... aslında babam demeye utanıyorum. Rakip bir şirketin sahibinin çocuğunu öldürmüş. Lanet olsun bunu neden yaptığını bilmiyorum" dediğinde gözlerimi açtım. Gözleri dolu doluydu ağlamak istemiyordu güçlü durmak istiyordu farkındaydım. Ama babasının yaptığı çok büyük bir suçtu. Babası yüzünden bu hale düşmesine izin vermemeliydim. "O adamlarda beni öldürmek istedi vurulmuştum ama önemli bir şey değildi. İyileşmiştim ama önceden Ateş'e ve Ediz'e söyleyebilmiştim. Hastane ile konuşup her şeyi anlatmışlardı. Beni ölü göstereceklerdi. Ada... Ada'm biliyorum çok üzülecekti ama ona söyleyemezdim. Çünkü biliyordum beni görmeden iyi olup olmadığımı kabul etmeyecekti. Görmek isteyecekti beni" haklıydı onu görmeden iyi olduğuna inanmazdım. Yani ben babası yüzünden sevdiğim, aşık olduğum kişiden maruz kalmıştım...
Berk "Böyle işte Ateş ve Ediz'in hatta Derin'in hiç bir suçu yok. Onları ben karıştırdım işin içine. Ne kadar özür dilesem biliyorum affetmeyeceksiniz beni. Olsun ben yeniden yine özür dilerim. Böyle olmasını asla istemezdim. Ada'nın bir saç teline kıyamazken aylarca onun göz yaşlarını izledim. Ben ağlattım onu. Ben. O ağlarken yalnız değildi ben de ağlıyordum. Her bir damla göz yaşı döktüğünde kendimden nefret ediyordum. Hala da öyle. Neyse öyle işte...." dediğinde bir damla göz yaşım akmıştı bile. Benimle birlikte o da ağlıyordu demek. Onun hiç bir suçu yokmuş ki... biraz daha sarıldım Ateş'e hıçkırmamak için kendimi zor tutuyordum. Derin bir nefes aldı.
Berk " Affetmeyeceksiniz. Haklısınız. Hatta ben neden buradayım? Neden beni bu eve aldınız? Hak etmiyorum ben her şey için teşekkür ederim. Hepinizi çok seviyorum. Özür dilerim abi senden de. En çok Ada'mı seviyorum." Sonra bana baktı bende ona "seni çok seviyorum papatyam. Özür dilerim. Bi gün affettiğinde geri gelicem. Görüşürüz" ayağa kalkıp kapıya yaklaştı. Ne yani gidiyor muydu? Ateş'i bırakıp ayağa kalktım.
"APTAL" diye bağırdım olduğu yerde durup bana döndü. Ağlayarak " NEREYE GİTTİĞİNİ SANIYORSUN. SENİ BİR KERE KAYBETTİM BİR DAHA KAYBEDEMEM ANLIYOR MUSUN BENİ? O KAPIDAN ÇIKAMAZSIN. Anlıyor musun?" Bağırarak söylemiştim ama sesim sona doğru kısılmıştı. Oda ağlıyordu. Durdu gülümseyip yanıma geldi benden bir atak bekliyordu sanki gülümseyip ona sıkıca sarıldım o da bana. Onun hiç bir suçu yoktu ki. Kendini suçlamasına izin vermeyecektim asla. Ağlayacaksa beraber, gülecekse beraber bundan sonra.
Berk " Özür dilerim, özür dilerim güzelim. Her şey için..." daha sıkı sarıldım, kafasını boynuma gömüp derin nefes aldı, kokumu içine çekti. Aynısını yaptım. Sonra kafamı kaldırıp yüzüne baktım. Gözlerinin içine... sonra ayak uçlarımda yükselip dudaklarımı dudaklarıyla birleştirdim. O kadar Özlem vardı ki içimizde sanki hıncımızı dudaklarımızdan çıkarıyorduk.
Abim " öhm öhm. Ayrılın elimden bir kaza çıkacak yoksa" dediğinde dudaklarımda ufak bir tebessüm belirdi. Berk'ten ayrılıp bizimkilere döndüm. Hepsi bi anda alkışladı biz ise kahkaha atıyorduk. Abim Berk'in önüne geçti. "Özür dilerim ama yapmazsam içimde kalır" diyip yüzüne yumruğu geçirdi. Çığlık attım. Abimi itip yere düşen sevgilimin yanına gittini. Kaşı patlamıştı.
"Öküz yavaş olsana" dediğimde gülümseyip Berk'i kaldırmıştı. Sonra sıkıca sarıldılar. Hepsi sıra sıra yeniden sarıldılar. "Öhm Berk bi yukarı gelsene benimle" diyip Şirince gülümsedim. Abim hariç hepsinin ağzından 'oooo' sözü çıkıyordu. Onlara kızgınca bakıp Berk'in elini tutup odama çıkardım. Ne yapayım yani çok özledim azcık Özlem gidericem. Allah Allah ya neyse. Odama girip kapıyı kilitlediğimde arkama dönüp Berk'e baktığımda sırıtıyordu. Hiç utanmayan ben o an utanmıştım. Başımı aşağı eğip ayaklarıma bakmaya başladım. Eli ile yüzümü kavrayıp başımı kaldırdı.
Berk " benim güzelim beni mi özlemiş" dediğinde gülümsemiştim. Hafifçe başımı salladım. Elini tutup yatağıma yatırdım bende yanına yatıp sıkıca sarıldım. O sırt üstü yatıyordu ben ise başımı göğsüne yaslamış yan bir biçimde sıkaca sarılıyordum. Saçımı okşuyor arada öpüyordu. Kokusunu içime çekiyordum. Çok özlemiştim. Çokkk.... Daha fazla dayanamayıp biraz doğrulup dudaklarına yöneldim. Öpmeye başladığımda gülümsediğini hissettim. Çok geçmeden oda karşılık verdi. Oturur pozisyona geldiğinde belimden tutup beni kucağına oturttu. Bir elimi yanağına bir elimi saçına götürüp hareket ettiriyordum. Saçları her zaman ki gibi yumuşacıktı. Elleri yavaş yavaş kalçama geldiğinde dudaklarına inlemiştim. Yerimde kıpırdandıydım da dudaklarımdan ayrılıp yüzüme baktı.
Berk " hareket etme... Yapma yanarız be güzelim" dediğinde kahkaha atmıştım. Üstündeki çıkarttığımda ellerimi karın kaslarına koyup, kalçamı hareket ettirdim. Kısık bir sesle inlediğinde sırıttım. "Yanalım o zaman sevgilim" diyip devam ettim.
♣️♣️♣️♣️♣️♣️♣️♣️♣️
Evvet bir bölüm daha bitti.
Nasılsınız bakalım?
Yine biraz zaman geçti ama sizi daha fazla bekletmek istemedim papatyalarım.
Berk'in gideceğini sandınız mı?
Bölüm hakkında düşünceleriniz neler bakalım?
Sona doğru biraz ilk defa başka şeyler yazdım ☺️☺️ Rahatsız olmamışsınızdır umarım.
Neyse uzatmıyorum. Oyunuzu ve yorumlarınızı bekliyorum.
Sizleri seviyorum papatyalarım❤️🌼
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÖZEL ALTINTAŞ KOLEJİ
RandomHiç istemediğiniz bir şehire, okula götürülseniz ne hissedersiniz? Babanızın işleri yüzünden doğup büyüdüğünüz şehirden ayrı kalacaksınız ne yapardınız? Babanızla mı giderdiniz yoksa tek başınıza mı kalırdınız? Ama Ada'nın böyle bir seçeneği yok çü...