Bu şarkıda bugünlük bana gelsin. Seviyorum seni Tan! Ciğerimi biliyor, sözleri öyle yazıyorsun sanki!
*** *** *** *** ***
" Biliyor musun? İnsan çok üzgün olduğunda gün batımını izlemeyi daha çok seviyor. " Küçük Prens, Antoine de Saint-Exupéry
*** *** *** *** ***
Bulaşıkları halledip odasına geçerken herkesin giyindiğini ve yatağın üzerine oturup konuştuklarını gördü. Onun gelmesiyle herkes ona bakış atıp gülümserken hızlıca dolabına ilerlemişti. Etek, bluz kombini yapıp bu sıcak havada pantolon giymek istemedi. Hızlıca onları üzerine geçirirken Yeşim teyzesi onu iki kere bacaklarından mıncıklamıştı. Saçını, makyajını da hallederken ailesi onu salonda beklemiş yanında sadece Katre kalmıştı. Ablasına bakıp bakıp gülümsüyordu.
"Neye gülüyorsun küçük fare?"
"Ne bileyim, bu anılarımızın güzelliğine belki! Ya da kocaman bir ailem olduğuna! Veya seninle olan bu hallerimize! Bir o kadar uzak hayallerim bir anda bu kadar çabuk gerçekleşti."
Katre'nin neler yaşadığından hala haberi olmasa da az çok neler olduğundan emindi. Kardeşini üzmek istemediği içinde üzerine gitmese de bir süre sonra bu konuyu aralarında konuşacaklardı. Onların ne yaptığını ondan duymak istiyordu. Bununda zamanı gelecekti.
Yatağın bir kenarına oturup Katre'yi kucağına doğru çekerken Katre'nin de ona sıkıca sarılmasıyla iki beden kavuşmuştu.
"Ben hep yanındaydım Katre. Ben hep yanındayım küçük fare. Hepte olacağım."
"Biliyorum abla. Hep biliyordum."
Bu duygusal anı Melike'nin telefonunun çalmasıyla sonra ermişti. Arayan Arel'di.
"Efendim!" Arel'in sert soluğunu kulağının dibinde hissederken umarım günün kötü geçmemiştir diye de içinden geçirmeden edemedi. "Ne yapıyorsun?" Arel'in ona soru sorduğu nadir anlardan biriydi belki de. "Dışarı çıkacaktık ailecek! Sen ne yapıyorsun?" işaret parmağı dişlerinin arasında dolanırken bu yaptığından habersiz Katre'nin onu izlediğini yeni yeni fark ediyordu.
"İşler birikmişti onları hallediyorum. Bir ay sonra yurtdışı işlerim var onları düzene sokuyorum."
"Anladım. Peki, ne için aramıştın ki?"
Bağırmaması için alttan alan Melike'yle o en başında aslan kesilen Melike arasındaki farkı kimse çözemezdi her halde.
"Öylesine! Kalabalıksanız otobüsle uğraşmayın VIP araç göndereyim. İstediğiniz yere götürsün."
Arel'in öylesine söylediği cümleler Melike'nin duyduğu belki de en büyük sözlerdi. Gerçekten öylesine mi aramıştı yani? Ve Melike buna inanacaktı! Tuhaf!
"Gerek yok otobüsle gideriz."
"Melike bir kere olsun tamam desen. Bende sinirlenmesem."
Üstüne gitmek için ağzını açarken Katre'nin onu izlediğini hatırlayınca parmağı yeniden ağzının yolunu tutmuştu.
"Peki ama bugünlük. Hazırız zaten. Fazla kalmayız."
"İstediğini yapabilirsin. Araba senin."
Gözlerini devirmemek için can çekişi içsel olarak sürmüştü. Yine de teşekkür etmek istemişti.
"Teşekkürler!"
"Ararsın bir şey olunca! Görüşürüz!"
Bir şey demeden telefonu kapatmıştı. Katre'ye göz kırpmış ve durumu ailesine açıklamak için odadan çıkmıştı. Herkes kahvelerini içerken sohbete devam etmişlerdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İSTEMESEN DE BENİMSİN!
ChickLit"Sana son kez soruyorum 'Kim o adam?' senin peşinden neden geldi? Seninle ne işi vardı? Neden korkmuş gibi davranıyordun? Neden ellerin buz kesildi? Neden o adam sana dokunabilecek kadar yakınına geldi?" Melike, gözlerini kısıp iyice derin soluklan...